TALİP UĞUR
Osman Nuri Koçak
Belki de bazılarınız “kim bu adam?” diyecekler hemen.
Ben de yıllarca sordum hep; “Kim bu adam?” diye. Kim olduğunu anladığımı sandığım anda dahi yeniden ve yeniden sorma gereği duydum.
“Kim bu?”
Çarıklı erkân-ı harp denilen o mu?
Sanmıyorum.
Bir kanaat veya toplum önderi mi?
Böyle iddiaları hiç olmadı.
Bir entellektüel mi?
Tahsili ilkokul…
Ama haftada bir iki kitabı devirirdi. Öyle böyle kitaplar değil hemi de… Tuğla gibi her biri… Ayrıca da birçokları için tercüman gerektirir nitelikte kitaplar. Bazen telefon açar ve bir kavramın veya dizinin anlamını sorardı. Hiç üşenmeden yanıt vermeye çalışır, bilemezsem öğrenir ve ona geri dönerdim. Çünkü çok önemsediğini bilirdim. Kimi bilmeyi ve mütekâmiliyeti önemserdi kimi de bir avuç sarı lirayı. Talip’le kemaliyet bir birlerine pek de yakışırdı…
Okuduklarını da paylaşmaya can atardı.
Dildaş bulabilir miydi kendine?
Ne gezer…
O zaman Talip Uğur kimdi? Yukarıdaki nitelemelerin hiç birisi tek başına ona uygun durmuyordu.
Belki de bu parça parça görünenlerin tamamıydı. Hem aydın, ham çarıklı erkân-ı harp, hem toplum önderi hem de amansız bir savaşçı. Toprağın altındaki cesameti toprağın üstündekinden kat be kat fazlaydı.
Sarıkeçili genetiğinin kendine güvenli ve sofistik bir dinginliğine sahipti. Vücudu zayıf ama yüreği pehlivandı.
Kisecik köyünün son muhtarıydı. Orasını belde yapandı aynı zamanda…
Hep dost sahibi değildi. Her savaşçı gibi amansız düşmanları da vardı. Herkesi hoş etme gibi fırsatçı bir tavrı hiç sevmezdi. İyilerin sevgisini önemserdi ama kötü bildiklerine de eyvallahı yoktu.
Hastaneye yoğun bakım odasına kadar vardım, elini tuttum ama iletişim kurabildiğimiz konusunda kuşkuluyum. O zaman onu ne kadar çok özleyeceğimi de anladım. Olsun o kadar yeterdi.
O şimdi aramızda yok.
Sevgili dostum. Biliyorum ve inanıyorum ki gittiğin yerde veremeyeceğin bir hesabın yoktur. Sadece burada bir güneşimiz daha eksildi. Telefonlarını, fakslarını, kapıdan girip de “Abdaloğlu, bir çay bir sigara” demeni; hâsılı seni özleyeceğim.
Bugün uzun uzun gökyüzüne baktım. Acaba hangi yıldızsın diye…
Allah elbette seni ödüllendirecektir.
Işıklar içinde uyu. Işık saçarak uyu…