SİYASET VE ÖNGÖRÜ…
Osman Nuri KOÇAK
Öngörü; elde bulunan veriler ışığında olayın veya olayların bir süre sonra nasıl bir seyir izleyeceğini veya nasıl sonuçlanacağını tahmin edebilme yetisidir.
Dağın size bakan yüzüne bakarak bugüne dek olan bilgi ve görgülerinizi kullanıp, o dağın göremediğiniz tarafında nelerin olup bittiğini doğru veya doğruya yakın olarak tarif edebiliyorsanız “öngörünüz” sağlam demektir. Ancak, tarifinizde büyük yanılgılar ve iniş çıkışlar oluyorsa, öngörü yoksunuz demektir, sakın o dağa çıkmaya kalkmayınız başınız derde girer.
İyi öngörüleri bilge kişiler veya sezgi ve tecrübeleri yüksek liderler yapabilir.
Devlet yaşamında öngörü yaşamsal öneme haizdir. Çünkü gidişata bakarak ilişkilerin yarını hakkında doğru sonuçlar çıkaramayan liderlerin ve temsil ettikleri ülkelerinin hali hep perişan olagelmiştir.
Öngörü yoksunu liderlerin ülkelerine ve insanlığa maliyeti hep çok fazla olmuştur. Hatta bazı ülkeler bu hatalar sonucunda tarihten silinip gitmiştir.
Yarın için öngörüleri hatalı olanlar, bu günkü ilişkilerini düzenleyemez ve hep yanılırlar. Bazı yanılgıların bedeli ise ülkeleri olmuştur. O nedenle devlet adamları etraflarında sürekli olarak her alandan ve her kanaldan haberi olan danışmanlar ve bilge insanlar bulundururlar, kendisi gibi düşünmeyenler ile sıkça bir araya gelirler ve onları hulûsi kalple dinlerler ve dolayısı ile de, çıkarımları hatadan arınmış olur.
Ancak liderin buna ihtiyaç duyması gerekir. Öyle kendisine dokunulması bile ibadet yerine geçecek kadar ayakları yerden kesilmiş olan liderlerin doğru öngörülere pek ihtiyaçları olmaz.
Devletin esasını teşkil eden konularda sıkça yanılan liderler, sonunda yanlışları görseler dahi, her yanlış bazı kanamalara neden olur. Bu durum çok tekrarlandığı zaman da ortada devlet ve devlet geleneği diye bir şey kalmaz.
Bu hataları yapan bir tek lider veya bir parti olabilir.
Özellikle bizim ülkemiz gibi halkı devlet adamından hesap sormaya alışkın olmayan ülkelerde bu maliyet misli ile artar.
Bu nedenledir ki, biz, devlet adamlarında, bilgelik, ağırbaşlılık, sinirlerini kontrol edebilen ve milletine karşı sonsuz bir sorumluluk duygusu ile bağlılık nitelikleri ararız.
“Karakolda doru söyler mahkemede şaşar” türünden davranışlar devlet adamı vasfı ile bağdaşmaz.
Fakat son yıllarda bu vasıftan uzaklaşma görüntüleri arşa ulaştı da Âli Türk Milleti görmez mi, görür de görmezden mi gelir anlayan birileri bana anlatsın istedim.
Bozulan devlet yapısının ve toplumsal düzenin acı maliyetini yaşamayan kuşaklar etrafındaki ülkelere sarfı nazar etsinler yeter.