KONTROLSÜZ GÜÇ, KULLANANA ZARAR VERİR
Osman Nuri KOÇAK
Demokrasilerde en verimli yönetim dönemini yedi sekiz yıl olarak kabul ederim.
Uzadıkça işin cılkı çıkar.
Siyasetin hasmane ve rövanşist bir hesaplaşma havası içinde yapılması alışkanlığımız olmasa iktidarın zaman zaman başka ellere geçmesi kimseyi çok da rahatsız etmez. Hatta iktidar iken muhalefete düşenler, “neden kaybettiği” konusunda ciddi bir iç muhasebe yapma ve yenilenme imkânı bulmuş olurlar.
Fakat yapamıyoruz.
Çünkü öyle hastalıklı bir duruş oluşturmuşuz ki, sanki iktidarı vatan hainlerine teslim ediyoruz. Bu saptama tarafların hepsi için geçerli.
Önümüzdeki referandum bir seçim olmamasına rağmen, ortama hemen seçim psikoloisi egemen oldu. Bırakın iktidarı devretmeyi, referandumda zayıflama emmaresi bile bazılarını çileden çıkarıyor. Çünkü kazanacak olanlar vatan hainleri olacaklardır(!)
İçim daralıyor.
Ne kolay da ediveriyoruz şu “hain” lafını.
Hatta daha ileri giderek kendimiz gibi davranmayanlara terörist bile diyebiliyoruz.
Bu tavırlar, çağdaş bir demokrasiyi oluşturmaya yatkın mıdır sizce?
AKP’ de en verimli yönetsel sürecini çok gerilerde bıraktı. Ama referanduma öylesine bir vehim yükledi ki, sanki bir ölüm kalım savaşı olacak. Toplumu gerdikçe geriyor. Çünkü tecrübe ile sabit ki gerilen toplumda kendisi kazanıyor.
Bu defa gerilimin iktidara yarayacağından kuşkuluyum.
Devleti, kadroları ve diğer olanakları ile sahaya sürmekten çekinilmiyor. Evet veya Hayır diyen herkesin hizmetinde olan bürokrasi resmen bir taraf için tavır almış durumda. Basının muhalif sesleri işlerinden olmakta…
Daha büyük ve pratikte kontrol edilemez, denetlenemez bir güç isteniyor.
Neden?
İşte o alanda rivayet muhtelif.
Ben, bir yurttaş olarak bu referanduma ölüm kalım misyonu yüklemediğim için gayet sakinim.
Başkanlık mı? Neden olmasın?
Partili Cumhurbaşkanlığı mı? Hiç gocunmam. Çünkü yıllardır zaten partili Başbakanlar tarafından yönetilmiyor muyuz?
Yeter ki; yargı bağımsız olsun ve yönetim denetlenebilir olsun. Güçler ayrılığı gönülden istensin. Yeter ki; Cumhuriyetin Savcıları varken ben ülkemin rejiminin akıbetini düşünmeyeyim.
Okuyorum okuyorum pratikte iktidarın denetlenmekten çıktığını görüyorum. Şöyle denetlenecek, böyle yargılanacak söylemlerinin hepsi palavra. Uygulanma imkânı yok.
Akıllı iktidarlar bu kadar güçten kendileri çekinirler. Çünkü bu güç onları zehirler. Allah esirgesin yaptıkları hataların bedeli ödenemez bir safhaya gelebilir.
Olmaz demeyiniz. Kısa geçmişimiz o kadar “pardon, yanılmışızlar” ile dolu ki…
Sonuç olarak Evet veya Hayır diyenler bu ülkenin evlatları ve kardeşleridir. Yüz yüze bakamayacağımız laflar ederek yeni hasımlık kapıları açılmamalıdır. Buna da en çok baştakiler dikkat etmelidir.
Özellikle Hayır cephesini terör ile irtibatlandırma gayretleri, süreci Cumhuriyet ve kurucularına izan dışı karalamalara dönüştürmek, vicdanlarda kalıcı yaralar açmaktadır.
Ben bu ülkenin adam gibi bağımsız ve adil bir hukuk sistemine kavuşabilmesi için bu referandumun fırsat oluşturabileceğine inanıyorum.
Nasıl mı?
Herkesi, hukukun onlara verdiği yetkilerin sınırları içine çekilmesini sağlayarak…
O zaman hukuk sistemimizin de özgüveni artar ve her alanda kendisini sorgulama imkânı bulur diye düşünüyorum.
Süreç toplumsal kardeşliğimizi ve hukuku zedelemesin.
Gerisi teferruat.