KARASEVDA
Osman Nuri KOÇAK
Öğretmenlik standart bir meslek mi?
İlk anda vereceğiniz cevap “Evet!” olacaktır, biliyorum.
Ben de biliyorum. Öğretmenlik bir meslek. Ama o,standart bir meslek ameliyesinin sınırları içinde telakki edilebilir mi?
Sanmıyorum. Meslekten öte bir şeydir öğretmenlik.
08,00- 16,00 saatleri arasında ifa edilen ve ondan sonra ertesi gün saat 08,00 e kadar pek de hatırlamak istemediğimiz sıkıcı bir ameliye…
Bu öğretmenlik olabilir mi?
Hayır!
Öğretmenlik öncelikle haddeden geçmiş bir duruştur.
Temsil ettiği değerlerin imbikten süzülmüş halidir…
Toplam insani, ulusal ve evrensel değerlerin ete kemiğe bürünmüş şeklidir…
Uygulama sınırları, mesaisi olmayan ve nefes aldığı her anda ifadesini bulan bir hal bu.
Bu duruşu bir hayata sığdırmazsınız ki sekiz saate sığdırasınız. Kendisinden sonra gelen hayatları da etkileyen, biçimlendiren bir çaba, sıradan bir meslek ile aynı kategoride telaffuz edilebilir mi?
O zaman onun nesnel adı nedir?
Nesnel bir ada sığmaz.
Öğretmenlik veya hocalık kimlik tarifinin ön adıdır.
Öznel bir ad belki daha yakın bir tarif olur. O bir karasevdadır.
Tüm nesnel ve öznel yaşamını sarmalamış olan bu çabaya olsa olsa Karasevda adı verilebilir.
Bu hissi yaşamayan zaten öğretmen değildir.
Soylu duruşu, davranışı, görünüşü, dili ve üslubu, bilimin önderliğine olan inancı, derinlikli yaşam referansı ve engin sevgisi ile bütünleşemeyen kişi öğretmen, yaptığı iş de öğretmenlik değildir.
Bakınız hâlâ Sokrates’ den, Aristo’ dan, Konfüçyüs’den, Farabi’ den, İbn-i Haldun’ dan, Tonguç Baba’ dan ve Başöğretmenimiz Mustafa Kemal’ den dahi binlerce öğretmenden öğrenmeye devam ediyoruz.
Onlar hâlâ sağlar ve öğretmeye devam ediyorlar.
Gelecek binyıllarımızı örgüleyenler, bordrolu memur diye standartlaştırılabilir mi?
O kadar söylenecek söz var ki. Onca sözün arasından öğretmence bir demet olsun istedim.
Bir 24 Kasım’ da daha gerçek öğretmenlerin önünde ihtiram duygusu ile eğiliyorum.