DEVRİMCİLER İYİ ÇOCUKLAR - MIŞ…
Osman Nuri KOÇAK
Mehmet Ağar Meclis araştırma komisyonundaki yaptığı konuşmada “Biz Devrimcileri sürekli suç işleyen insanlar olarak telakki ederdik. Hâlbuki onlar namuslu fikir adamlarından başka bir şey değilmiş. Kimseyi de kesip doğradıklarını görmedik.” Demiş.
Bu da bir şey!
Hâlâ Alevileri “Mum söndücü” diye niteleyen,
Hâlâ CHP’ nin camileri ahır yaptığı yalanını tekrarlayıp duran,
Hâlâ Mustafa Kemal’ i “Dinsiz Deccal” diye niteleyen,
Hâlâ Cumhuriyetten önce kaybedilmiş toprakların günahını, Atatürk’ e ve Lozan’ a yüklemeye çalışan,
Hâlâ solcuları hiçbir mukaddesatı takmayan yıkıcılar olarak takdim edip duran,
Hâlâ ülkenin ve dünyanın önde gelen Devrimci karakterlerine küfrederek siyaset dünyasında zemin arayan o kadar çok cahil var ki;
Ağar’ ın bu ifadesine o yüzden “Bu da bir şey!” diyorum.
Devrimciler CHE’yi severler ama Şeyh Bedreddin’ le özdeşleşirler.
Devrimciler, Marks’ ı, Engels’ i severler ama Mustafa Kemal için ölürler.
Devrimciler Hegel’i, Spinoza’ yı, Sartre’ ı severler ama Ahmet Yesevi’ yi, Mevlana’ yı, Yunus Emre’ yi; Şeyh Edebali’ yi yere göğe sığdırmazlar. Kendilerini onlar olarak ifade etmeye bayılırlar.
Devrimciler “Ülkemi kirletme, Altıncı Filo Defol!” eylemleri yaparlar ama sözde mukaddesatçılar onları “yabancı uşağı” diye öldürürler.
Devrimciler, “Halkların kardeşliği” diyerek, barış düzleminde sorunların çözülmesini isterler, -yıllardır kim kimin sim kartı olduğu bilinir de - gene onlar, PKK’ nın Sim Kartı diye suçlanırlar.
Devrimciler Ağar’ ın da dediği gibi –elbette münferit ifratları genelleştirmeden- sadece fikir adamlarıdır ama Bekirağa Bölüklerinin en sadık müdavimleri olmaktan kurtulamazlar.
Devrimcilere karşı yapılan iftiraları yazan, çizen ve on binlerce sayfa dolduran fikir adamları ve yazarları bu güne dek kimse dikkate dahi almadı.
Mehmet Ağar’ ın bu sözleri beklenen olumlu etkiyi yaratabilir mi?
Çok ümitli değilim. Çünkü mayası yalan ve iftira ile karılmış bir tutumun, mayasından arınması çok zor gibi. Gen reddi gibi bir şey! Üstelik bu siyaset yapma biçimi ülkede tutuyor da…
Yukarıda örneklediğim gibi Devrimciler sapına kadar millidir, millicidir ama aynı zamanda hümanisttirler ve kemirgenlerin şerrinden tüm insanlığı esirgemeye çalışırlar.
Devrimcisi, ülkücüsü, dincisi, liberali hepimizin aynı haklara, aynı itibara, aynı statüye sahip olduğu bir ülke hayal eder dururum yıllardır.
Tebliğcisine “Yoksul Kasım’ ın Babası” denilen bir dini, feodalizmin, kapitalizmin esiri haline getirenlerin itibar gördüğü bir coğrafyada iyimser olmak için çok erken gibi…