Daha önceki yazılarımda da defalarca dile getirdim belediyelerin kaldırılması köylü için çok kötü oldu, köylerin boşalması hizmetlerin aksaması için büyük bir ivme kazandırdı diye...
En son yolların bakımsızlığı yüzünden (muhtarın defalarca uyarısına rağmen ) siyasi düşünceler yüzünden elim bir kaza meydana geldi maalesef köy minibüsü kaza yaptı ne yazık ki kişi vefat etti ve 11 kişide yaralandı.
Bu kazadan sonra yeni bir mağduriyet ortaya çıktı köyün şehirle bağlantısı kesildi zorlu şartlar altında şehirle haftada üç gün bağlantı sağlanırken şimdi tamamen kesildi; yetkililerin Kızıllar Ağinini de kapsayacak şekilde Taşkale, Atatürk Mah. Yeşildere, Yeşildere TOKİ, Ağılönü güzergâhını çizilmesi gerekmektedir.
İlk önce belediyelerin tasfiye edilmesiyle kamu görevlileri şehirlerdeki başka kurumlara atanarak köyü terk ettiler, onların köyü terk etmesiyle nüfus biraz daha azaldı, önce bazı köylerde olan liseler öğrenci azlığından kapandı, daha sonra ortaokul ve en sonunda taşımalı eğitime geçilerek ilköğretim okulları da kapandı, sokaklarında çocukların oynamadığı köyler kaderlerine terk edildi.
Bilinçli aileler sırf çocuklarına iyi bir gelecek hazırlamak için bir köyden şehre istemeyerek olsa taşınmak zorunda kaldılar, köylerde ise elli yaş üzerindeki ve gidecek bir yeri olmayan köylüler kaldı, şehre taşınanların yıkılmış virane olmuş evleri ise görüntü kirliliği yapmaktadır. Ama her şeye rağmen köylerini terk etmeyenler zorluklar ve olanaksızlıklara rağmen köylerini terk etmiyorlar, bu topraklarda yaşamaya devam etmektedirler ve bu köylülerin tek dayanağı kamu görevlisi olarak yetkileri, bütçesi, olanakları sınırlı muhtarlara kalmıştır.
Çoğu köyler merkezden elli- altmış kilometre uzaklıkta bulunmaktadır, bu köylere ulaşmak minimum bir saat sürmektedir ve bu süre zarfında ölen ölüyor, yangınlarda evler kül oluyor su baskınları yaşanıyor.
Belediyelerin tasfiye edilmesiyle herhangi bir olaya karışı yerinde, zamanında müdahaleler ortadan kalkmıştır.
Hele birde seçilen muhtarların yönetim gücü, kabiliyeti, olanakları, köylüler ile diyaloğu, merkezi yönetimle diyaloğu zayıf ise vay o köyün haline! Muhtar olmak için okuryazar olmak yeterli oluyor ve o insana bir köyün kaderini emanet ediyorsun.
Belediyeler kapatılmadan önce her belediyede bir itfaiye aracı, bir ambulans, bir bekçisi, zabıtası bulunur ve vatandaşın acil ihtiyacı karşılanır olaylar büyümeden önlenirdi...
Şimdi ise yangın olur ev kül olur, hasta olur geç müdahaleden ölür, sel olur heyelan olur, kar kış olur en nihayetinde insanlar mağdur olur.
Birde alt yapı sorunları vardır yıllar önce yapılmış içme suyu boruları her gün bir yerden patlar elektrik arızası olur karanlıkta kalınır.
Partizanlık yapılarak hizmet götürmede ayrımcılık yapılır.
Köyler boşaldıktan sonra o köylüleri geri getiremezsin ne kadar teşvik verirsen ver geri dönüşü zor artık...
Otlaklar, meralar, hazine arazileri, tarım arazileri mermer madencileri tarafından talan edilir göz yumulur.
İklim değişikliğinden, yanlış su kullanılma yanlış tarım politikalarında kuraklık yaşanır, çoğu köyün içecek suyu bile kalmamıştır, bin bir emekle yetiştirilmiş meyve ağaçları kurumaktadır.
Köy muhtarlarının yetkileri ve teşkilatlanmaları yeniden düzenlenmeli hizmet etmelerinin önü açılmalı ki köylerin boşaltılması önlenmeli...
“ BU GİDİŞLE KÖYLERDE SADECE MEZAR TAŞLARI KALACAK”
Köylerde insanlar yaşarsa tarımla hayvancılıkla geçinirler. Üretim yaparken tüketiciye ulaşırken zorunlu harcamalar yapılır. Mevsimlik işçiler, küçük esnaf para kazanır. Devlet vergi alır. Tüketici daha ucuz, daha kaliteli gıda satın alır. Aynı ürünler yurt dışından alınırsa kaybeden bizler oluruz.
Harika bir yaklaşım önce köyler kalkınmalı üretim artmalı üretim yapı*** ürünler şehirlerde pazar bulmalı üretilen ürünler paraya çevirilerek köylü ihtiyaçları giderilmesi köylü daha fazla üretip ürününü değerlendirmesi üretim olmadan hiç bir şey olmaz başarılar yeğenim