Salı günü öğle namazı için cami yolundayım.
Kaldırım da hızlı hızlı gidiyorum.
Bir anda hizamda bir motorlu durdu.
İlk anda bilemedim.
Genç biri, motordan indi elime gelirken;
Enişte benim Hasan dedi.
-Nasılsınız.?
-Teşekkür ederim sen nasılsın Hasan'ım.?
Hasan:
Baldızımın oğlu.
Yirmi yaşlarında.
Annesi babası ayrılar.
Heyecanlı, cana yakın, hareketli bir'i.
İki ay önce gördüğümde iş arıyordu.
- Hayırdır Hasan nereden böyle.?
- Akşam gidiyorum, sizi gördüm veda edeyim dedim.
-Nereye gidiyorsun.?
-İstanbul'a eski patronum çağırdı.
Dağıtım işi yapacakmış Hasan.
Düşünsenize:
Gençsin.
Yirmi yaşındasın.
Aile yok.
İş yok.
İş olmayınca para yok.
Para yok'sa eh, herşey yok.
Kolay işmi günümüz dünyasında.
O kadar iyi bilirim ki o dünyayı.
Hasan la aramızda 52 yaş var.
Pek severim kendisini.
Koyu sohbet ederiz normalde.
İhtiyarları sıkıcı bulan bir'i değil.
Ayaküstü dedim'ki Hasan'a:
Bak Hasan.
Vakit yakın.
Söyleyeceklerimi aklına iyi yaz.
Tamam enişte dedi.
İstanbul okyanus, Karaman onun yanında akvaryum.
Balık okyanus ta büyür derler.
Akvaryum da balık büyümez bilirim ben.
Koyduğun gibi kalır.
Bu sen'in için büyük fırsat.
Durma hemen git.
Yaptığın işi el işi bilme.
Bak tekrar söylüyorum.
Yaptığın işi el işi bilme tamam.
-Tamam enişte.
Saat, mesai konuşma.
İlk hedef:
Orada kalıcı olmaya bak.
Çok çalış.
Daha çok çalış.
Bıkmadan usanmadan çalış.
Dürüst ol.
Temiz kibar ol.
Bak bu zaman da.
Dürüst, çalışkan, disiplinli, beyefendi adam kıtlığı var.
İşin var sayılır.
İşin olunca AŞIN var sayılır.
Aşın ve paran olunca geriye eksik olarak EŞ kalıyor.
Hasan hafif utanarak güldü.
Bak bu gülüş devamlı olsun istiyorsan:
Kendini sevdireceksin.
Ne yapacaksın Hasan'ım.
- Kendimi sevdireceğim enişte.
-Aferin.
Bunu yaparsan onlar sana eşte bulurlar.
Hattâ pekçok patron böyle birini bulunca kendi kızını emin biri diye kendi teklif eder Anadolu'da.
Hasan'ım;
Sahilde tur atana,
Pilaj, pilaj dolaşana,
Bol uyuyup, dizi izleyene,
Hiç kimse değil para vermek, nasılsın bile demez.
Bak okyanus dedikya.
Okyanus ta köpek balığı türü yırtıcıda çok olur.
Çabuk yutarlarmış, haberin bile olmazmış.
Hasan'ım İstanbul görmüş bir'i olarak on sene sonra evi, arabası, iş yeri, olan Hasan görmek isteriz karşımızda.
Yolun açık olsun, sağlıcakla git.
Duama:
Hasan'ım her zaman ki tatlı gülüşüyle,
İNŞALLAH enişte diyebildi.
Abdurrahim Karakoç'un bir şiiri vardı.
"Hasan'a mektuplar" diye.
Öğrenciydim okuduğumda.
Şöyle diyordu rahmetli Karakoç.
Ha Hasan'a,
Ha , sana.
Ben'de öyle bitireyim istiyorum.
Bugünkü genç nesle yardımcı olmak gerekir diye düşünüyorum.
Yok'sa her arızalı işte,
"gençlik nereye" demenin bir anlamı yoktur.
Herkes e hayırlı işler, bereketli kazançlar dilerim.
Sağlıcakla kalın.