Günde en az elli defa okuduğumuz Fatiha süresinde,
“Bizi, doğru yola ilet.
Kendilerine nimet verdiğin (Nebiler, Sıddıklar, Şehitler ve Salih bak Nisa süresi ayet 4/69)) kimselerin yoluna ilet, gazaba uğrayanların ve sapıklarınkine değil.”
Bu yoldan, Peygamberler, Sıddıklar, Şehitler, Salihlerin gittiğini Rabbimiz haber verir.
Miladi takvime göre 1414 yıl, Hicri takvime göre 1458 yıl öncesinde yaşayan insanların durumunu tarih kitaplarından öğreniyoruz.
O günün Mekke kâfirlerinin durumunu anlatan Mehmet Akif Ersoy merhum:
“Buhranlar içindeydi, bugünden de beterdi.
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
Fevzâ (anarşi) bütün afakını sarmıştı zeminin,
Salgındı, bugün Şark’ı yıkan, tefrika derdi.” Diyor.
Çölün vahşeti, kâfirlerin vahşetiyle birleşince güçlünün zayıfı yemesi hukuka uygun kabul ediliyordu.
Değişen bir şey yok. Batılı devletler, kendi ülkelerini Siyonistlerden temizlemek için, onları gemilere doldurup, Filistin kıyılarına çöp boşaltır gibi döküp kaçmışlar.
Onlar da en yakın Müslüman evinin içindekileri öldürüp oraya yerleşirler.
Bunun testi için 1915 ten bu güne kadar Filistin haritasını incelemeniz yeter.
Kafayı yormayı 7 Ekim 2023 ten bu güne kadar Gazze’de yirmi bine yakın çocuk olmak üzere elli bine yakın Müslümanın başına evlerini yıkarak harap olmuş bir toprak kazanan işgalci teröristleri görün.
Mekke’deki müşrikler de böyle.
Rahman ve rahim olan Rabbimiz, bozulma zirveye vardığında insanlığa önder ve örnek olacak peygamberler göndermiş.
Son peygamber Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi ve sellem gönderilmiş.
Toplumun en ağır hastalığını tedaviyle başlamış.
İlim ve İman.
İlim deyinde de ilimlerin en değerlisi Tevhid ilmiyle başlamış
Kendisine indirilen her ayeti insanlara tebliğe başlıyor.
İnen her ayete iman edenlerde olumlu değişim görülüyor.
İman edenlere “Ashab” ismi verilmiş.
Önderimiz ve örneğimiz, kendisine iman edenlere hitap ederken “Ashabi/arkadaşlarım” diyerek başlamış.
Ashabı da işittikleri her ayeti ezberlemeye, onunla amel etmeye ve o günün yazı malzemeleriyle kayda almaya başlamışlar.
İşte o metodu uygulayan Mekke ve Medine Müslümanları hazreti Ömer döneminde yüz yıllarca Bizans’la savaşa devam eden Pers imparatorluğunun zulmüne son vermişler.
Bizansın, Şam, Mısır ve Kudüs’teki zulmüne son vermiş.
Yalnız bilgi yüklememiş.
Bilgiyi taşıyacak bedenin de korunmasına işaret etmiş ve:
“Biz insanı en güzel kıvamda yarattık.” buyurmuş (Tin süresi ayet 95/4)
Bu kıvamı korumak için, giyinmeyi ve ihtiyacı kadar yiyip içmeyi emretmiş:
“Ey Âdemoğulları, her mescide varışınızda güzel elbiselerinizi alınız. Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz. Çünkü O, israf edenleri sevmez.” Buyurmuş. (A’raf süresi ayet 7/31)
Yani, biz hayatımızı İslam’a göre ayarlayıp yaşamaya devam edeceğiz.
Bizi, Kur’an ve Hadis üzerinde mücadeleye çekerek yerimizden oynatmaya çalışanların, sözlerini de, yazılarını da tenkit için bile olsa dile getirerek onların sapıklığını yaymada bizi kullanmalarına izin vermeyeceğiz.
İslam üzerine öylesine çok tartışma yalanı yağdırıyorlar ki, Firavun ve kavmi üzerine yağdırılan tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gibi musibetlerden beter bu tartışmaların yalnız doğrusunu söylemek ve yazıvermekle yetinelim.
Sevgili peygamberimize tartışma konusu bulan müşriklere benzememeye dikkat edelim:
Meryem oğlu (İsa) bir örnek olarak anlatıldığında, bir de bakmışsın ki, senin kavmin buna gülüyorlar/gürültü çıkarıyorlar.
“Ve dediler: "Bizim ilâhlarımız mı daha hayırlı yoksa o (İsa) mu? Bunu yalnız tartışma olsun diye söylediler. Doğrusu onlar kavgacı bir toplumdurlar.” (Zuhruf 43/57-58)
Sevgili peygamberimiz, Kur’an’ın kendisinin Allah kelamı olup olmadığını, manasını tartışmak küfürdür” buyurur. (Ebu Davud, Sünen, K. Sünnet bab 5, Nesai Sünen’ü Kübra K. Fezailü’l Kur’an, bab 61)
Kendimiz, anlamada bazı tereddütlere düşersek nasıl davranacağımızı Rabbimiz haber veriyor:
“Ey iman edenler, Allah'a itaat ediniz; Rasülüne itaat ediniz ve sizden olan emir sahiplerine de (itaat ediniz.) Herhangi bir şeyde çekişirseniz, eğer Allah'a ve âhiret gününe iman ediyorsanız onu Allah'a ve Rasülüne havale ediniz. Bu daha hayırlı ve sonuç itibariyle daha güzeldir.” Buyurur. (Nisa süresi ayet 4/59)
Yani, manasında tereddüt olduğunda o konuyu işleyen diğer ayetler ile sevgili peygamberimizin Hadislerine bakacağız.
Sevgili peygamberimizin eğitiminden geçenler ev onları iyilikle takip edenlerin, yani Ehlisünnet’in çizgisinden çıkmamaya kendimizi şartlandıralım.