YAPTIKLARINDAN KORKUYORLAR
Mahmut TOPTAŞ
Görülmeyen korkunun etkisi daha büyük olur.
Babam anlatır: “Ben birkaç sene köyün bağ bekçiliğini yaptım. Bağdan hırsızlık yapanları yakaladım ama kimseye söylemeden çaldığını yerine koydurdum. Bu sayıları az olan birkaç hırsız tarafından birbirlerine duyurulunca beni dağda hiçbir yerde göremeyen hırsızlar, yakalanırız korkusuyla hırsızlık yapmaktan vazgeçtiler.
İşim olupta bağ beklemeyi bırakıp gittiğimde bile tavların önündeki ardıç ağacının gövdesine değil herkesin uzaktan görebileceği en uzun dalının ucuna azık torbamı asar giderim. Zaten beni görmeyenler, torbamı asılı görünce işimin başında olduğumu zannedip yanlış yapmazlardı.”
Dünkü gazetelerden biri, İngiliz basınından bir haberi yayınladı: Amerika-Kaliforniya- Silikon vadisinde iş yapan dünya zenginleri, hayatlarından endişe duymaya başlayınca, Pasifik okyanusunun içinde küçücük adacıklarda tek başına villa yaptırıp, güneş enerjisi ve kendi ürettiği yiyecek ve giyeceklerle yaşamaya, güvenlik duvarlarıyla o görmedikleri korkularından kurtulmaya çalışıyorlarmış.
Bazıları Yen Zelanda’nın en sessiz ve sakin yerlerinde gizlenerek canlarını koruyacaklarmış görmedikleri korkularından.
Bu sene Ocak ayının ortasında Davos’ta bir araya gelen zenginler ve temsilcileri ile onlara hizmet eden otel personelinin maaş ve gelir hesaplarını yaptı bazı ekonomistlerimiz.
Dünyanın sekiz zengininin serveti üç milyar altı yüz milyon insanın servetinden fazlaymış.
Otelde onlara hizmet eden personelin çoğunluğu da asgari ücretle o aya mahsus geçici işçilerden meydana geliyormuş.
Dünya zenginlerinin korkusu kendi yaptıkları haksızlıktan kaynaklandığından her nereye giderlerse korkuları onlardan önce gider ve saraylarına girerek onları kendi korkuları karşılar.
“Ya güvenlikten sorumlu bu CIA emeklisi albay bizi kendisi öldürür veya öldürtürse.…”
Doğulu kapitalistler, ürettikleri Mankurtlardan korkmaya başladılar, batılı kapitalistler de yetiştirdikleri Frankeştayn’lardan kaçmaya başladılar.
Bu tür korkular yeni de değil.
İstanbul boğazını gezerken dikkatli geziniz.
Boğazın ortasındaki “Kız Kulesi”, Mersin-Silifke’de Akdedinizin içindeki “Kız Kalesi” o dönem kralların korkularından yapılmıştır bu kuleler ve kaleler.
Avrupa seyahatinde yol boyu tepelere bakarsanız, bir çok tepede tarihi Şatolar vardır. Aynı korkunun eseridir bu şatolar.
İslam’la şereflenen topraklarda Kuleler ve Şatolar yapılmamıştır.
Kimseye haksızlık yapmazsan, işkence etmezsen neden korkacaksın ki?
“Sonra korkunun ecele faydası yoktur”
Siz, bu çağda deniz ortasına kule yapmayı, dağ tepesine şato dikmeyi geçin.
Uzaya çıksanız, dünyadan hiç hava yoluyla, akra yoluyla, deniz yoluyla hiçbir insan değil hiçbir mikrop, virüsün bile ulaşamayacağı yerde uzay gemisinin dışını çelik zırhla kapatsanız. Keni güneşininizi yapsanız. Havanızı üretseniz ve geçinmek için herşeynizi dışarıya kapısı olmayan bu yerde yetiştirseniz ecel size yine ulaşacaktır.
Rabbimiz buyurur:
أَيْنَمَا تَكُونُوا يُدْرِكُكُمُ الْمَوْتُ وَلَوْ كُنْتُمْ فِي بُرُوجٍ مُشَيَّدَةٍ
78- Nerede olursanız olun, velevki yükseltilmiş burçlarda olun, ölüm size ulaşır…..” (Nisa süresi ayet 4/78)