YAP VE GÖR
Mahmut TOPTAŞ
Hemen hemen her gün gazetelerde bizim hakkımızda Amerikalı generalin söylediği, Putin’in dediği, Avrupa Birliğinin kararıyla ilgili haberler verilir.
Bu haberler üzerine yorumlarla halkı yorma tarafına gidilir.
Dışişleri, duruma göre olumlu veya olumsuz cevap verir ve o cevap üzerinden de yorumlar yayınlanır.
Medine Devletini kuran sevgili peygamberimizin, Bizans İmparatoru “benim hakkımda şunu şöyle demiş” diye bir tek Hadisi yoktur.
İran Kisra’sının söyledikleri de yoktur Hadisi şeriflerde.
Ama Sevgili peygamberimizin hadislerinde İran’ın, İstanbul’un, Roma’nın fethiyle ilgili haberleri vardır.
Bizans kıralı Herakliusa, İran Kisra’sına ve diğer devlet başkanlarına İslam’a davet mektupları göndermiştir.
Rabbinden gelen ayetleri anlamak, yaşamak, duyurmak ve açıklamakla görevli olan sevgili peygamberimiz, mektupları gönderdikten sonra kralların ne söylediklerini ashabına söylememiş ve yoluna devam etmiş.
İslam’a davet mektubu, Herakliusa ulaştırıldığında Ebu Süfyan’da Şam civarlarında ticaret yapmakta iken imparatorun huzuruna çağrılırlar ve imparatorun sevgili peygamberimiz hakkında sorduğu sorulara cevap verir.
Bu soru-cevap bile hadis kitaplarında Ebu Süfyan’ın sözü olarak nakledilir.
Bu olayı bile sevgili peygamberimiz mübarek dilinden nakletmemiştir.
Başkasının yaptığı ve söylediğinden daha fazla kendi yaptıklarımız ve söylediklerimiz üzerinde duralım.
Düşmanların gönderdiği ajanlar, ülkemizde halkımızı kandırarak bizim aleyhimize kışkırtıyorlar” demek yerine düşmana kanmayan ve kendi halkıyla kenetlenen bir toplum meydana getirmek için eğitimimizi ve ekonomimizi düzenleyelim.
Düşman ülkesinde yaşayan Müslümanlara ajan göndermeyelim. Hiçbir insana ve millete ihanet içinde olmayalım.
Yaban ülkelerdeki bir tek Müslümanın bile kılına zarar gelmemesi için aleni olarak onlara eğitim ve ekonomik yardım yaptığımızı herkese göstererek yapalım.
Mesela Amerika ve Rusya’da yaşayan bütün Müslümanların tek tek isimlerini, adreslerini, işlerini ve isteklerini bilelim ve gücümüz yettiğince yardımcı olalım.
Türkiye’de Müslüman olan ve Diyanetten resmi olarak “İhtida” belgesi alan turistlerle bile ülkelerinde ilgilenilmeli.
Müslümanlığı seçtiği halde “İhtida” belgesi almayanların sayısı daha fazladır. Onlarla da devlet olarak da birey olarak da ilgilenelim.
Yabancı ülkelerde Müslümanların ahlaken örnek olmaları İslam’ın canlı tebliği haline dönüşür.
O ülkenin yöneticilerini bile etkiler.
Habeşistan’a hicret eden ashabın, Habeş kralı Necaşi’nin Müslüman olmasına sebep olmuştur.
Bu örnek geçmiştendir, çağımızdan örnek verirsek 1965 yılından beri Avrupa’ya işçi olarak giden, çoğunluğu ilkokul mezunu bile olmayan işçilerimiz, dilleriyle değil tavırlarıyla yüz binlerce Avrupalının Müslüman olmasını sağlamıştır.
“İlk giden işçilerimiz bir de tahsilli olsaydı” demeyin.
İlk giden işçilerimizin torunlarından üniversite mezunu çok insanımız var ama Avrupalı tarzında yetiştiklerinden Avrupalıyı etkileyemiyorlar.
İlk, orta ve üniversite eğitimini Almanya’da okuyan ve bu konuda doktora tezi hazırlayan bir gencimizi dinlemiştim Almanya’da ve bana “Müslümanların asimile olmasını engelleyen, cami etrafında insanlarımızı toplayanlar üzerinde çalıştım ve gördüm ki ilk elen neslin samimi Müslümanlığı bu işi kolaylaştırmış ve başarılı olmuşlar.”
Avrupalı, Amerikalı, Rus siyasilerinin, askerlerinin, diplomatlarının sözlerini okumak ve başkalarına nakletmek yerine her gün evden çıkmadan önce bir ayetin tefsirini okusak ve o gün daire, kışla, kahve, fabrika…arkadaşlarımıza sohbet ederken anlatıversek beş seneye kalmaz Kur’an-i Kerimi baştan sona okumuş ve anlatmış oluruz.
Ne olacak?
Yap ve gör.