SEHERDE SAHUR YAPINIZ
Mahmut TOPTAŞ
Seher vakti, güllerin açtığı bülbüllerin şakıdığı, kuşların uçtuğu vakittir.
Tabiatın uyandığı bir anda onların uyanışına katılmak ve onlarla beraber Allah’ı zikretmek demektir
Sessizliğin sükuneti, ses kirliliğinin şehri terk ettiği bir zamanda sakin bir ruh haliyle Rabbimizin “Yeyiniz, içiniz emri ibahisinin yerine getirmenin neşvesi vardır seher vakti sahurunda.
Zekatı verildiği için, içinde fakir hakkı bulunmayan, helal malıyla, ibadet için bedenini güçlendirme faaliyetinin yapıldığı andır seherde sahur.
Rabbimiz buyurur:
أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَائِكُمْ هُنَّ لِبَاسٌ لَكُمْ وَأَنْتُمْ لِبَاسٌ لَهُنَّ عَلِمَ اللَّهُ أَنَّكُمْ كُنْتُمْ تَخْتَانُونَ أَنْفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنْكُمْ فَالْآَنَ بَاشِرُوهُنَّ وَابْتَغُوا مَا كَتَبَ اللَّهُ لَكُمْ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الْأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الْأَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ثُمَّ أَتِمُّوا الصِّيَامَ إِلَى اللَّيْلِ وَلَا تُبَاشِرُوهُنَّ وَأَنْتُمْ عَاكِفُونَ فِي الْمَسَاجِدِ تِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ فَلَا تَقْرَبُوهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ آَيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
“Oruç gecesinde hanımlarınızla cinsel iliş-kide bulunmanız size helâl kılındı. Hanımlarınız si¬zin elbise¬niz¬dir. Siz de hanımla¬rınızın elbise¬si-siniz. Allah sizin nefis¬lerinize hı¬ya¬net edece¬ğinizi bildi de tevbenizi kabul etti ve sizi affetti. Şimdi on¬larla cin¬sel iliş¬kide bulu¬nunuz ve Allah'ın sizin için yaz¬dığını arayınız. Sabahle¬yin beyaz iplik siyah iplik¬ten ayırt edilinceye ka¬dar yiyiniz içiniz. Sonra orucu geceye kadar tamam¬layınız. Mescitlerde i'tikafda iken ha¬nımla¬rınızla cinsel ilişkide bu¬lunmayı¬nız. İşte Allah¬'ın sınırı bun-lardır. Bunlara yaklaşmayınız. İnsanlar sakınsınlar için Allah ayetlerini işte böyle açıklar. “ (Bakara süresi ayet 2/187)
Sevgili peygamberimiz de:
فَإِنَّ فِي السَّحُورِ بَرَكَةً
“Sahurda bereket vardır” buyurmuş. (Buhari, Sahih, K. Sıyam, Müslim, Sahih, K. Sıyam)
Seherde sahur yemeğinde, ten ile canın aynı anda gıdasını alır.
Bu gıda alma işinin yiyip içmeyi son dakikasına kadar kullanmamızı ister sevgili peygamberimiz ve hatta şöyle bir sınır belirler:
إِذا سَمِعَ أَحَدُكُمُ النِّدَاءَ وَالإنَاءُ عَلَى يَدِهِ فَلاَ يَضَعْهُ حَتَّى يَقْضِيَ حَاجَتَهُ مِنْهُ
“ (Ezan veya top) sesini duyduğunuzda elinizde olanı sofraya koymayın ve yeyin” buyurmuş. (Ebu Davud, Sünen, K. Sıyam)
Seherde sahur, aile hayatımızı monotonluktan çıkarıp bir değişikliğin getirdiği mutluluk ve neşe saçar evimize.
Gün batımına kadar midemizi haramdan, dilimizi yalandan koruyalım.
Hucurat süresinde ölmüş kardeşinin etini yemeye benzettiği gıybetten sakınalım ve sevgili peygamberimizin diliyle tek kelimesi denizi bulandıracak bu gıybetle havamızı kirletmeyelim.
Bir gün havada pis bir koku etrafa dağıldığında sevgili peygamberimiz:
إِنَّ نَاسًا مِنَ الْمُنَافِقِينَ اغْتَابُوا نَاسًا مِنَ الْمُسْلِمِينَ فَبُعِثَتْ هَذِهِ الرِّيحُ لِذَلِكَ.
“Münafıklardan bir insan topluluğu, Müslümanların gıybetini yapıyorlar. İşte bu rüzgar onun için gönderildi.” Buyurmuş. (Ahmet, Müsned, Cabir bin Abdullah hadisi, Abd bin Humeyd, Müsned, hadis no 1028, Hılyetül Evliya 8/128)
Hazreti Aişe annemiz, peygamberimizin yanında yine annelerimizden olan Safiyye (Allah onlardan razı olsun) hakkında Cüce, kısacık, bacaksız anlamlarına gelebilecek “Kasır” kelimesini kullandığında sevgili peygamberimiz:
لَقَدْ قُلْتِ كَلِمَةً لَوْ مُزِجَتْ بِمَاءِ الْبَحْرِ لَمَزَجَتْهُ"
“Aişe, öyle bir kelime söyledin ki, eğer denize karışsaydı orayı bulandırırdı” buyurmuş. (Ebu Davud, K. Edeb, bab 40)
Ülkenin gıybethane olduğu bu günlerde gazetelerin, televizyonların, Facebook’ların, Twıtter’lerin…yalanlarını yayarak gönlümüzü, dilimizi, havamızı, denizimizi kirletmeyelim.