KÖTÜLÜĞÜN KAYNAĞI
Mahmut TOPTAŞ
Dün telefon eden bir dostum anlattı. Avrupa başkentlerinden birinde yerde bir cüzdan buldum. Açtım içinde biraz para var, parasal değeri olan kartlar ve ve bir de adresini açıklayan kart var.
İşim de olmadığı için o adrese doğru gittim, buldum ama adamı bulamadım. Komşularına sordum, taşındığını söylediler.
Cüzdanı bulduğum yere geri geldim ve en yakın polis karakoluna gittim. Orta yaş bir bayana yönlendirdiler, bayan çatık kaşla “Ne var” dedi.
Durumu anlatınca kaşların çatıklığı gitti, beni tebrik etmeye başladı.
Cüzdanın içindekileri kaydederken böylesine bulduğunu getiren insanların azaldığını söyledi.
“Azalmadı, sizinkilerden hiç yok, bu az olanlar da bizim gibi Müslüman olanlardırlar.
Ama biz de az değiliz gayri. Yakında sizi geçeceğiz” deyince “Biz çoğunluktayız” dedi.
Bundan kırk yıl önce bu ülkeye geldiğimde ben tek başıma gelmiştim. Şu anda torunlarımın çocuklarıyla tam 39 kişi olduk. Yani biz kırk yıl içinde kırk kat artmışız ya siz!
Kaç yıllık evisiniz?
- 9
- Kaç çocuğun var?
- Yok.
- Olmasını istiyor musun?
- Hayır.
- Ailenizin kaçıncı çocuğusunuz?
- İlk ve son
- Yani kırk yıl sonunda sizin üç kişilik aile bire inmiş, bizim bir kişilik aile 39 a yükselmiş. Siz bize yardım etmiyorsunuz, biz size yardım ediyoruz. Ülke ekonomisinin ağır işlerini biz görüyoruz, dedim ve ayrıldım” dedi.
Avrupa Birliğinin 25 ülkesinde buluntu paraları karakola veya belediyeye getiren insanların adlarını, ülkelerini ve dinlerini ilan etsinler. Asıl istatistik budur.
Yüzde doksanının Müslüman çıkacağından kesin eminim.
Veya Türkiye’de haftanın en az suç işlenen günü hangisidir.
Hangi ayda suçlar en aza iner?
Bu soruyu İçişleri Bakanına sorsak, kısa bir araştırmadan sonra cevap, “Günler içinden Cuma günü, aylar içinden de Ramazan ayı suçların en aza indiği gün ve ay olacaktır.
Özellikleri nedir bu gün ve ayın?
Rabbimizin emrinin bütün bir millet tarafından yerine getirilmesidir.
Daha önceki yazılarımdan birinde Baba Bush zamanında Suudi Arabistan’ın Zahran kentine konuşlandırılan askerlerden, üsteğmen bir sarışın bayanın Müslüman olma sebebini sorduğumda “Zahran kentinde döviz büroları ile altın satan dükkanların sahipleri, öğle namazı için kapılarını kapatmadan, yalnız kapıya sandalye koyarak gitmeleri benim Müslüman olmamın kıvılcımı oldu. Böyle bir durum Amerika’da olsaydı Başkan Bush, o dükkanı soyardı” dedi.
Her gün akşam haberlerinde hırsızlık, soygun, kapkaç suçlarının görüntülerini verenler, bunların nasıl bir eğitim aldığını da söyleseler ya.
Batı eğitimi alma oranıyla suçların oranı denk gidiyor.
Tabiatı, evreni, kainatı yaratan Allahtır.
Kur’an-i kerimi indiren de Allah’tır (Celle celalüh)
Ten ve candan meydana gelen bu insanın her ikisine de ihtiyacı var.
Ten beslenir, can ihmal edilirse Bushlaşır.
Can beslenir, ten ihmal edilirse miskinleşir.
Belçika’da Sosyalist Partinin toplantısında konuşan bir Türk üyenin istatistiklerden hareketle Avrupa’da birinci nesil Türk işçilerin suç işleme oranı sıfır, ikinci nesil de biraz var ama en gerilerdeler. Üçüncü nesil yani burada doğup burada büyüyen ve sizin eğitiminizden geçen nesil yedinci sırada. Çocuklarımızın ahlakını bozdunuz” dediğini de daha önce yazmıştım.
“Görünen köy kılavuz istemez” ama basiret/gönül gözü köreltilmişse onu çekmek gerekir.
Duvara asıp altında yattığımız reçetemizi/kılavuz kitabımızı, yalnız Ramazan ayında, Cuma gününde indirmeyelim. Her gün okuyalım, anlamaya çalışalım, hayatımıza uygulamaya bakalım.
Kötülüklerin kaynağının Rabbimize baş kaldırıp senin dediğin değil, bizim dediğimiz olacak diye müşriklerden kaynaklandığını haber verir:
وَإِذْ قَالَ لُقْمَانُ لِابْنِهِ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لَا تُشْرِكْ بِاللَّهِ إِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظِيمٌ
“Lokman, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: "Oğulcuğum, Al¬lah'a ortak koşma, şüphesiz ortak koşmak, büyük bir zulüm¬dür." (Lokman süresi ayet 31/13)