İNSAF Mahmut Toptaş “İnsaf” kelimesi yarı manasına gelen “Nısf” kelimesinden türetilmiş Arapça bir kelimedir. Kişinin açlığını, acısını, derdini paylaşıp gücü oranında yardım etmeye insaf denir. Gönül aynası saf, tertemiz olanlar insaflı olurlar. Gönlü saf olanın gözü de dışarıyı gönül penceresinden görür ve kişinin elini harekete geçirir, insaf, kişinin etrafında yardım meleği gibi dolaşmaya başlar. Şair Talip: “Çeşmi insaf gibi arife mizan olmaz Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz” Yani, Arif kişinin ölçüsü insaflı bir gözdür. İrfanın ölçüsü eksiğini bilmektir. Gözün insaflı olması için gönlün her türlü inkâr, isyan, şirk, yalan, dolan, haram kirlerinden arınmış olmalıdır. Dünya üzerinde öldüren ve sömürenlere bakarsanız hemen hepsi inkârcılar tarafından gerçekleştiriliyor. “Tok acın halinden ne anlar” atasözümüz de insafsız tokları anlatır. Aç insanın açlığını paylaşacak durumda değil. Midesi haramla dolu olanın gözünün terazisi bozulur. Kendisi beş bin dolarla doymaz iken açlara beş yüz doları çok bile görür. Esnafın da İnsaflı olması için gönlünün saf olması gerekir ki müşterisine insaflı bir gözle bakabilsin. Bir varil petrol için milyonlarca cana kıyanlar, kıytırık bir makam için binlercesinin hayatını kirletenler, hakkını yiyenlerle mücadele ve mücahede edebilmek için başta onlar gibi olmayacağız. Sevgili Peygamberimiz, bir hadisi Kudside bakınız nasıl haber veriyor: “Benim velime düşmanlık yapana ben harp ilan ederim. Kulum bana benim farz kıldığım şeylerden başka daha sevimli biriyle yaklaşamaz. Kulum nafilelerle yaklaşmaya devam eder, ben de onu severim. Ben onu sevince, onun işiten kulağı olurum ve onunla işitir, gören gözü olurum, onunla görür, onun eli olurum, onunla tutar, onun ayağı olurum, onunla yürür, benden bir şey istediğinde veririm, bana sığınırsa onu korurum. Kulumun canını alırken tereddüt ettiğim kadar hiç bir şeyde tereddüt etmedim. Çünkü o kulum ölümden hoşlanmıyor. Ben de onun hoşlanmadığından hoşlanmam.” (Buhari, Sahih, K. Rikak, bab et Tevazu) Hani trafikte kurallara hakkıyla uyan kişide bütün kurallar refleks haline gelir ve ani hareketler gerektiğinde her organ beyinden emir almadan gereğini yapar ya işte öyle hale gelebilmek için gözümüzün beyinden emir almadan haramlardan sakınması, elimizin haksızca iş yapmaması için Rabbimizin haram ve farzlarını her hal ve zamanda yerine getirip alışkanlık yapmamız gerekir. Rabbimizin emrettiği her farzı hakkıyla yerine getireceğiz. Haramlarından Ebola mikrobundan, verem mikrobundan kaçar gibi demeyeyim daha fazla kaçacağız. Bu mikroplar yalnız bu dünyamızda zarar verirler. Haramlar ve helallere dikkat etmezsek bu dünyada kölelikten kurtulamayız. Her şeyimizi, sınırlarımızı, evlenmemizi, ticaretimizi, siyasetimizi... inkârcılar belirledikten sonra camiler dolusu köle çoğaltmak bizi bu dünyada zilletten kurtaramaz, ahirette cennetten mahrum eder. Bütün haramlardan uzak duran, Farzları yerine getirdikten sonra nafileleri de yapan bir Müslüman, malını da vatanını da korur. Her insanın insanca yaşaması için gayret eder. Karnı tokken aç yatanların acısını midesinde ve yüreğinde hisseder. Böyle davranan insaflı Müslümanların sayısı çoğalınca bir birine kenetlenmiş bir millet ortaya çıkar ve düşmanımızın araya girmesi engellenir.