HATASIZ KUL, DİKENSİZ GÜL OLMAZMIŞ
Mahmut TOPTAŞ
Atalarımız, “Hatasız kul olmaz” demişler. Çok da doğru söylemişler.
İnsanımız konuşmasında düz yazısında ve şiirlerinde bu atasözünü kullanmışlar.
Arabuluculuk yaparken kullanmışlar.
Kendini suçlu hissederek toplumdan tecrit eden, kabuğuna çekilen birini rahatlatmak, toplum içine çekmek için söylenen atasözümüzdür.
Bu sözler, ilaçtan daha etkilidir, çünkü yan etkisi yoktur.
Yalnız şahıslara uygulanmaz, toplumlar için de geçerlidir.
Kur’an-i Kerimde birkaç defa “Sınırı aşmayınız” buyurur.
Herkesin ve her şeyin bir sınırı vardır. Boyumuzun sınırı olduğu gibi karakterimizin, özgürlük alanımızın da sınırları vardır.
İşyerimizin, tarlamızın sınırı olduğu gibi ülkelerin de sınırı vardır.
Dost bildiğimiz şahıs veya devlet, hata ile sınırı aşarsa onu kavga veya savaş sebebi saymak doğru olmaz.
Atalarımızın bize miras olarak bıraktığı bu özlü sözlerin bir çoğu, ya Kur’an Ayetinden alınmıştır veya Hadisi şeriften alınmıştır.
Sekiz ciltlik “Şifa Tefsiri” mde bir çok atasözünün kaynağı olan Ayetlere dikkat çektim.
“Hatasız kul olmaz” atasözümüz de sevgili peygamberimizin:
كلُّ بني آدم خطَّاءٌ ، وخيرُ الخطَّائين التَّوابون
“Adem oğlunun hepsi hata ederler. Hata yapanların en hayırlısı yaptığına pişman olup tevbe edenlerdir. (İbni Mace, Sünen, K. Zühd, bab 30, hadis no 4251, Tirmizi, Sünen, K. Hadis no 2499)
Bizim hiçbir şeyimize muhtaç olmayan Allah celle celalüh, tepeden tırnağa kadar her hücremizi yaratmış, süslemiş, sağlık vermiş.
Yedi milyar insan, ona karşı her gün hata etmesine rağmen “İman edip ameli salih işlerseniz afvederim” demiş kitabında Rabbimiz.
Biz, bir ismi de el-Afüv/Afvedici olan Allah’ın kuluyuz.
Onun isimlerinin bizde tecelli etmesi için gayret göstermeliyiz.
Kusur arama işi kendimizi aşırı derecede beğenmekten kaynaklanır.
Yani büyük günahlardan sayılan Kibir hastalığının dışa vuran çıbanıdır.
Herkesi kendi kalıbında görmek ister. Kendine benzemeyen herkes ve her şey kusurludur.
Boyu, huyu, suyu kendine benzemeyenleri, sırık, cüce, kaba sakal, köse, aceleci, yavaş, sessiz, geveze…gibi ayıplarken bütün bunlar kendi kalıbına aykırı olanlardır.
Halbuki dünyada kaç insan varsa her birinin kalıbını ayrı yaratmıştır Rabbimiz.
Parmak çizgilerimiz kadar karakter çizgilerimiz vardır.
Birbirimize uymamamız kusur veya ayıp değildir.
Bizim kalp ve kalıbımızı yaratanın kurallarına uymamak ayıptır, kusurdur, hatadır, günahtır, haramdır.
Çağımız savaşlarının, çağdaş ceza yasalarının temelinde birkaç kişinin çıkıp bütün bir milleti veya milletleri kendilerine benzetme hastalığının pis kokusu vardır.
Biz, eşimiz, çocuklarımız, anne ve babalarımız, akrabalarımız, komşularımız, Müslümanlar ve topyekün insanlık aleminde ayıp arayıcı değil, hataları örtücü olalım ki Rabbimiz de ahirette bizim günahlarımızı mahşer yerinde teşhir etmesin.