HAK ETMEDĞİNİZİ ALMAYIN
Mahmut TOPTAŞ
Layık olmadığınız yere gelmeyin, hak etmediğiniz şeyi almayın.
Ağzınızdan içeri haram girmesin, dışarıya yalan çıkmasın.
Ekmeğinizi, el emeği, göz nuru, alın teri, bilgi ışığıyla kazanınız.
Sevgili peygamberimiz:
عَنْ الْمِقْدَامِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ
عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ مَا أَكَلَ أَحَدٌ طَعَامًا قَطُّ خَيْرًا مِنْ أَنْ يَأْكُلَ مِنْ عَمَلِ يَدِهِ وَإِنَّ نَبِيَّ اللَّهِ دَاوُدَ عَلَيْهِ السَّلَام كَانَ يَأْكُلُ مِنْ عَمَلِ يَدِهِ
“Hiçbir kimse leinin kazandığından daha hayırlı bir şey yememiştir. Davud aleyhisselam da elinin emeğiyle yerdi” (Buhari, Sahih, K. Büyu’, bab kesbi ameli yedihi)
Bizi yemle gemlemek isteyenlere kanmayın.
Kasabın koyuna ot vermesi, sırtını sıvazlayarak okşaması, sevdiğinden değil; kesme zamanının gelip gelmediğini kontrol içindir.
1928 yılında Amerika’nın Boston kentinde “Bizans’ı yeniden canlandırma enstitüsü” kurulur.
İlk iş olarak İstanbul’daki Ayasofya camiinin tamirini yapmak isterler.
Wittemore başkanlığında bir heyet Ankara’ya gelir.
Bütün masrafları çekerek Ayasofya’yı tamir etmek istediklerini bildirirler. Bu bir yemdir.
Ankara’da ki yetkililer masraf yapmadan tamir edileceğinden kabul ederler.
1932 yılında başlayan ta’mir 1934 yılına kadar devam eder. Bu arada yapılan ikili görüşmelerle Ayasofya’yı müzeye çevirmeye karar aldırırlar. Dikkat ediniz, yazılı hiçbir karar yoktur. (Bak prof. Semavi Eyice, Ayasofya s.20-21) Yapı ve kredi yayınları İst. 1986)
Kuzey Irak’ta Peşmergeler’e Merkez Bankası yapıveren, para basıveren, Bayrak dikiveren, otobanlar yapıveren Amerika, aynı zamanda yol boyunca camiler de yapıvermiş.
Halkımıza mal olmuş bir çok kedi-fare hikayeleri vardır. Gülşehri (ö.1317)inin “Felek-nâme” isimli eserinde (Kültür Bak. Yay. S,209) anlattığı bir hikaye vardır ki o hikaye de halka mal olmuştur.
Hint ülkesinde bir kedi, altın sarayında sevinç içinde, güler yüzle, fare deliğine kadar gelir ve “Bu gün doğum günüm. Bu delikten şu deliğe kadar şu kadar zamanda varırsan sana bir kilo peynir vereceğim” der.
Bu teklife, fare sıcak bakmaz. Kedi sebebini sorunca, Fare: “Mesafe küçük, ödül büyük, tehlike yok. Burada benim aklımın ermediği bir tuzak var” diye cevap verir.
Batılılar, Avrupa’nın her tarafına dağılan Yahudilerin bir çoğunu Hitlerin eliyle yok ettikten sonra geride kalanlardan kurtulmak için ellerine tenekeler dolusu altın vermişler ve Filistin’e yerleşmesini istemişler. Yahudi sormuş:
-Osmanlı ne olacak?
Avrupalı- Osmanlı yok
Yahudi- Ya Filistinliler?
Avrupalı- Onların da parası ve silahı yok” deyince Yahudi, bal tasına dalan sinek gibi dalmış.
Batının desteğiyle işgal ettiği topraklarda debelenip durmakta.
Ölme korkusuyla yaşayıp öldürmekte.
Dünyanın bütün işgalcilerinin psikolojisi aynıdır.
Akrebin kendi sırtında hep zehir taşıdığı gibi, Filistin’deki Yahudi de evinin her köşesinde Amerikan malı silahlar taşımakta.
Medine’deki münafıklar, iman etmedikleri halde çıkarları için iman etmiş gibi görünen ve Müslümanları aldatmaya çalışanlar, Yahudilerin, Hıristiyanların desteği ile Medine’de bir fitne, fesat, ajanlık merkezi kurdular ve üzerine de “Mescid” tabelası astılar.
Sevgili peygamberimizi mescid de bir namaz kıldırması için da’vet ettiler. Efendimiz de Tebük seferi hazırlığında olduğundan “İnşaallah dönüşte kılarız” dedi.
Tebuk seferi dönüşünde “zi Evan” denilen yerde Tevbe suresinin 107-108-109-110- ayetleri nazil olur:
وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مَسْجِدًا ضِرَارًا وَكُفْرًا وَتَفْرِيقًا بَيْنَ الْمُؤْمِنِينَ وَإِرْصَادًا لِمَنْ حَارَبَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ مِنْ قَبْلُ وَلَيَحْلِفُنَّ إِنْ أَرَدْنَا إِلَّا الْحُسْنَى وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ (107)
107- Zarar vermek, İnkârı yaymak, mü'minler arasında tefrika çıkar¬mak, daha önce Allah ve Rasülüne harp açanın (yolunu) beklemek üzere mescit edinenler var. Onlar :"Bizim iyilikten başka bir isteğimiz yoktu" diye yemin ederler. Allah şahittir ki on¬lar yalancıdırlar.
لَا تَقُمْ فِيهِ أَبَدًا لَمَسْجِدٌ أُسِّسَ عَلَى التَّقْوَى مِنْ أَوَّلِ يَوْمٍ أَحَقُّ أَنْ تَقُومَ فِيهِ فِيهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ أَنْ يَتَطَهَّرُوا وَاللَّهُ يُحِبُّ الْمُطَّهِّرِينَ (108)
108- Hiç bir zaman onun (zararlı mescidin) içinde (namaza) durma. İlk günde temeli takva üzerine kurulan (Kuba) mescid içinde (namaza) durman elbette daha layıktır. Orada öyle erkekler vardır ki onlar temizlenmeyi severler. Allah da temizlenenleri sever.
أَفَمَنْ أَسَّسَ بُنْيَانَهُ عَلَى تَقْوَى مِنَ اللَّهِ وَرِضْوَانٍ خَيْرٌ أَمْ مَنْ أَسَّسَ بُنْيَانَهُ عَلَى شَفَا جُرُفٍ هَارٍ فَانْهَارَ بِهِ فِي نَارِ جَهَنَّمَ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ (109)
109- Binasını Allah korkusu ve Allah rızası üzerine kuran mı hayırlı, yoksa binasını, yıkılmak üzere olan bir uçurumun kenarın kurup, onunla cehenneme yıkılan mı daha hayırlı? Allah zalim kavme hidayet vermez.
لَا يَزَالُ بُنْيَانُهُمُ الَّذِي بَنَوْا رِيبَةً فِي قُلُوبِهِمْ إِلَّا أَنْ تَقَطَّعَ قُلُوبُهُمْ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ (110)
110- Yaptıkları bina (mescid) kalpleri parçalanıncaya kadar, kalple¬rinde bir şüphe olarak kalacaktır. Allah bilendir, hükmedendir.”
Ayet nazil olunca sevgili peygamberimiz Malik b. Duhşum, Ma’n b. Adiy ile Asım b. Adiyyi göndererek fitne merkezini yıktırmış ve Medine’nin küllüğü yapmıştır.
İnkarcıların oyununa gelen saf Müslümanları saf dışı etmeyiniz.
Sana maval okuyarak, kuyunu kazıp, kül yutturmak isteyen dalaverecilere, kuzu postuna bürünerek, kündeye getirip, kapana kıstırıp, zoka yutturmak isteyen çakallara, başına çorap örmeye çalışan düzenbazlara karşı gülümse ve yapman gerekeni yap.
Yaptığın Allah’ın kurallarına uygun olsun.