GÖNÜL SARAYINI İMANLA SÜSLEYENLER KAZANIR
Mahmut TOPTAŞ
Her insan, can ve tenden meydana gelir.
Tenimizin sağlıklı kalması için fırınlar, marketler, lokantalar, tekstilciler, sucular, doktorlar, eczaneler, hastaneler….. 24 saat görev yaparken, canımızın/gönlümüzün sağlıklı kalması için fazla bir mekan ve insan görev yapmıyor.
Halbuki gönlü daralan adam, yetkisine göre bazen kendi evinin içindekileri daraltırken bazıları da ülkeyi, bazıları ülkeleri canından bezdirir.
Canı sıkılanın yumruğu da hemen sıkılır.
Sıkılan yumruklar da bir yerleri patlatmadan veya kendisi patlamadan açılmaz.
Onun için dinimize göre günde beş vakit namazda gönlümüzün gıdasını verirken, üç vakitte de tenimizin gıdasını vermek için yemek yeriz.
Senede bir ay Ramazan ayında can gıdasını biraz daha artırırken, ten gıdasında azaltma yaparız.
Namazları cemaatle kılarak, Cuma günü bütün Müslümanları bir araya getirerek tabii bir şekilde gönüller arası muhabbet şebekesi kurarız.
Sokakları, caddeleri, meydanları ağaçlandırıp çiçeklerle donattığımızdan daha fazla gönüllerimizi Hak ve halk sevgisiyle süslemeli.
Evimizin, köyümüzün, şehrimizin çöplerini, pisliklerini temizlediğimiz gibi gönül dünyamızı tertemiz hale getirelim.
Beynimizin içine yerleştirdikleri inkar mikroplarını, ihanet virüslerini, iman ve sadakatle yok edelim.
Günahsız dünyaya gelen çocuklarımızın gönüllerini kirletme kurumlarına karşı koruyucu tedbirler alınmalı.
Yaralı ve hastalıklı gönüller, derhal tedavi edilmeli.
İnsanla insanı yaratan Allah arasına girenler hemen aradan çıkarılmalı.
Her gün namazımızın son oturuşunda okuduğumuz “Rabbena Atina fiddünya haseneten../Rabbimiz, hem dünyamızı hem ahiretimizi güzel eyle…” duasına devam edelim ve iki dünyamızı güzelleştirmek için çalışalım.
Rabbimiz, geçmiş milletlerden dünyayı mamur edip ahireti yıkan nicelerini helak ettiğini haber verir.
“Sizden öncekiler gibisiniz; onlar, kuvvetçe sizden daha güçlü idiler. Mal ve evlat yönünden daha çok idiler. Onlar, nasip¬leri kadar faydalandı¬lar. Sizden önceki¬lerin nasipleriyle faydalan¬dıkları gibi siz de nasibinizden faydalandınız. (Batıla) da¬lanlar gibi siz de (batıla) daldınız. İşte onlar, amelleri dün¬yada ve âhirette boşa gi¬denlerdir. İşte onlar zarara uğrayanla¬rın ta kendileridir.” (Tevbe süresi ayet 6)
Süleyman aleyhisselam gibi rüzgara bile hükmeden imanlı insanların yetişmesine işaret eder Rabbimiz.
Kara yolu, deniz yolu, hava yoluyla kıtaları birbirine kavuşturduğumuzdan daha fazla gönüller arasına iman, dostluk, vefa muhabbet köprüleri kuralım.
Gönüller arası muhabbet köprüsü kurmak için gönülleri yaratan Allah ile bağ kurmak gerekir.
İbni Kesir’in İbni Ebi Hatem’den naklettiği, bir Mevkuf hadiste:
أيفع بن عبد الكلاعي يقول: لما قُدم خراجُ العراق إلى عمر، رضي الله عنه، خرج عُمَرُ ومولى له فجعل عمر يعد الإبل، فإذا هي أكثر من ذلك، فجعل عمر يقول: الحمد لله تعالى، ويقول مولاه: هذا والله من فضل الله ورحمته. فقال عمر: كذبت. ليس هذا، هو الذي يقول الله تعالى:
Hazreti Ömer (Allah ondan razı olsun), bir gün hizmet eri biriyle hazineyi kontrol ederken hazinenin dolu olduğunu görünce Ömer: “Elhamdü lillah” der.
Hizmetindeki ise “Bu, Allah’ın bize bir fazlı ve rahmetidir” deyince Hazreti Ömer: “Yalan söylüyorsun, o öyle değil, Rabbimiz şöyle buyurur:
يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَتْكُمْ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَشِفَاءٌ لِمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِنِينَ (57)
57- Ey insanlar, Rabbinizden size bir öğüt, gö¬nüllerinizdekine bir şifa ve iman edenlere yol göste¬ren ve rahmet gelmiştir.
قُلْ بِفَضْلِ اللَّهِ وَبِرَحْمَتِهِ فَبِذَلِكَ فَلْيَفْرَحُوا هُوَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ (58)
58- De ki: "Allah'ın lütfu ve rahmetiyle, ancak bu¬nunla sevin¬sinler. Bu, onların topladıklarından daha hayırlıdır." (Yunus süresi ayet 10/57-58) Bu onların topladığıdır. Asıl sevinilmesi gereken şey, gönlümüze şifa olan, yol gösteren ve bize rahmet olan Kur’ana olan imanımızdır.”
Allahlın ve rasülünün önüne hiç bir şeyin geçmesine izin vermeyen Müslümanlar ise, nimeti imtihan için veren Allaha olan imanlarıyla sevinirler.
Zerre kadar iman, insanı cennet götürür ama, yeryüzünün tamamına sahip olan imansız insan, bu dünyada ensesinde silah, önünde tuzak, yemeğinde zehir endişesiyle yaşarken cehenneme yuvarlanır gider.
Gönlünü imanla süsleyen Ashabı kiram, sarayının duvarlarını altınla süsleyen Pers İmparatorluğunun saltanatına son vermiştir.