GÖNÜL FERMAN DİNLEMEZ
Mahmut TOPTAŞ
Ülkeler işgal edilebilir.
Her insan hapsedilebilir ama hiçbir insanın gönlü işgal edilemez.
Gönül fethedilir ama işgal edilemez.
Çünkü “Gönül ferman dinlemez.”
Allah celle celalüh, lütfu kereminden her insana özgür bir gönül vermiştir.
Özgürlük savaşçılarının en güçlü dinamiği özgür gönlüdür.
Onun için Rabbimiz, Bakara süresinde dinde zorlamanın olmadığını, Müslümanların insanlara doğruları duyurmakla görevli olduklarını anlatır:
لَا إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللَّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَى لَا انْفِصَامَ لَهَا وَاللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
“Dinde zorlama yoktur. Gerçekten doğ¬ruluk ile sapıklık bir¬birin¬den ayrılmış¬tır. Artık kim tağutu (Allah'tan başka kendisine boyun eğilen şahıs, ku¬ruluş veya putları) inkâr edip Al¬lah'a iman ederse o, kopması olmayan sağlam bir kulpa sa¬rılmıştır. Allah işiticidir, bilici¬dir.” (Bakara süresi ayet 2/256)
Sevdiğiniz ama sizi sevmeyen birinin başına silah dayayıp “Beni sevmezsen öldürürüm” deseniz o sizi sever mi?
Nefretini artırmaktan başka bir işe yaramaz.
Korkuyla “Seveceğiiiiim” diyebilir ama sevmez.
Teniyle itaat eder ama gönlüyle nefret etmeye devam eder.
Onun için imanın tarifinde “Dil ile ikrar, kalp ile tasdik” aranır.
Yani gönülden sevmezse, gönülden iman etmezse Medine münafıkları gibi kafir olarak ölürler.
Rabbinin kitabı Kur’ana göre iman eden ve o imanla gönlünü süsleyen bir Müslümanın dünyada hiçbir kafirden korkması mümkin değildir.
Çünkü gönlü Allah sevgisiyle doludur. Dolu gönle korkunun girmesi mümkin değildir.
Bizim korkuya da ihtiyacımız vardır. O ihtiyacımızı da Allah korkusuyla doldururuz.
Çünkü ondan güçlü ve kuvvetli ve de büyük birini tanımadığımızdan başkasından korkmamıza gerek yoktur.
Bütün gavur alemi Müslümana kinle baksa, o bütün insanlığa din gözlüğüyle bakar ve ona olan merhametinden onun gönlünden tutmaya ve küfür bataklığından çıkarmaya çalışır.
Müslüman-kafir herkese mide veren Allah’ın kulu olarak, her ihtiyaç sahibinin asli ihtiyaçlarını karşılamayı hedefler.
Kureyş/Li İlafi süresinde işaret edildiği gibi her insanın yemek ve güvenlik ihtiyacını karşılamakla görevli olduğunu bilir ve onu sağlamak için yalnız ve yalnız Allaha kulluk yapılarak insanlar arasında ülfeti sağlamanın olmazsa olmazını anlatır ve sağlamaya çalışır.
Bir anda milyarlar kazansa gönül grafiğinin ibresi yukarı doğru yükselmez.
Milyarlar kaybetse gönül grafiğinin ibresi aşağı doğru düşmez.
Her iki halde de düzenli hareket eder.
Dünyanın bütün ajanları, mafya babaları, kiralık katilleri, üzerine gelse hepsinin gücünün toplamı Rabbinin kudreti karşısında sinek pisliği kadar yer tutmayacağını bildiğinden, gönlünde boş yer olmadığından korkuya kapılmaz.
Öldürseler ten kafesinden kurtulur şehit olur.
Kafesten kurtulan bülbül gibi sevinir.
Malına el koysalar “imtihan sorularımı azalttılar” diye sevinir.
Dövseler “günahlarımı çırparak döküyorlar” diye sevinir.
O, bütün hücreleriyle, benliğiyle Rabbinin rızasına kilitlenir.
“Karıncanın gönlünü kazanırsam Süleyman’a (a.s) layık olurum,
Bir köpeğe su verirsem Ashabı kehfe arkadaş olurum.
Bir deveye yem verirsem Salih aleyhisselamla beraber olurum.
Bir kediyi okşarsam Ebu Hüreyre (R.A) ile olurum.” Der.
Bütün insanlara Rabbimin rahmeti olan ayetleri rahmet gibi yağdırır gönüllerinde iman çiçekleri açtırırsam peygamberime komşu olurum” diye her adımı atışında, her bakışında Rabbine rağbet eder.
Hiçbir zorluk onu yolundan alıkoyamaz.
Yolu denize uğrasa Musa aleyhisselam gibi geçer.
Hapise uğrasa Yusuf aleyhisselam gibi orayı medreseye çevirir.
Ateşe atsalar İbrahim aleyhisselamın gülistanına dönüşür.
Her bir zorluk için iki kolaylık olduğunu bilir.
Olayların zor tarafını kolaya çevirir.
Gözünün önüne olumsuzlukları dikmez.
Gönlü hep olumlu ve kolaylıklar sergiler.
İşini bitirirse ibadete kalkar.
İbadetini bitirirse Kur’an okumaya geçer.
Kur’andan okuyacağını bitirince kendi alanıyla ilgili eserleri takip eder.
Onu bitirince dost yüzünü görmeye gider, yakınları ziyaret eder, yani yorulmaz.
Bir işten yorulursa bir başka işe girişerek dinlenir.
Hiçbir durumda, ortamda, yoldan kalmak yok, geri adım yok.
Rabbimiz buyurur: ”Bir işi bitirince hemen (başka işe) sarıl ve ancak Rabbine rağbet et.” (İnşirah süresi ayet 7-8)