ÇOCUKLARI NEDEN SEVERİZ?
Mahmut TOPTAŞ
Ana sütü gibi temiz oldukları için severiz.
Gavurluk, hile, aldatma, çıkarcılık, yalan, talan…gibi sanal katkı maddeleri henüz çocuklara katılamadığı için severiz.
Ayırım yapmazlar.
Annesinin kucağında şirin şirin bakarken Müslümana da kafire de, katile de maktüle de aynı gözlerle bakarlar.
Kur’anın diliyle fıtri, bu günkü dille doğal oldukları için.
Melek gibi günahsız oluşlarından.
Demek ki her insan, günahsızı sever.
Öyle ise biz de insanlar arasında sevgi ve saygıyı artırmak için günahları azaltalım.
Baş başa veren iki arkadaş, dostça konuşurken sesleri fısıltıdan ileri gitmezken geçmişten gelen kirli birkaç kelime bunların canını sıkmaya başlayınca kelimelerin gürültüsü çoğalır ve bağırarak konuştukları gibi oturarak konuşamazlar ve ayağa kalkarlar.
Dilleri dertlerini anlatmaya yetmeyince yumrukları tekmeleri ve de silahları girer konuşmaya.
Öyle ise kelimeleri kirletmeden önce kelimelerin akıp geldiği gönülleri şirkle, ısyanla, günahla kirletmeyelim.
Sevgili peygamberimizin:
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ
قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كُلُّ مَوْلُودٍ يُولَدُ عَلَى الْفِطْرَةِ فَأَبَوَاهُ يُهَوِّدَانِهِ أَوْ يُنَصِّرَانِهِ أَوْ يُمَجِّسَانِهِ
“Her doğan çocuk İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra anne-babası onu ya Yahudi, ya Hıristiyan veya Mecusî yapar.” buyurur. (Buhari, Sahih, K. Cenaiz 80-92, Müslim, Sahih, Kader 25, Tirmizi, Sünen, Kader 5)
Hadisinde anne ve babanın rolüne dikkat çekiyor.
Yani mahalle baskısından, eğitim ve öğretim baskısından öncesine dikkatimizi çekiyor.
Yahudi, Hıristiyan ve Mecusi yapılacağına dikkat çekiyor ama Müslüman yapılacağını söylemiyor, çünkü bütün çocuklar İslam fıtratı üzere doğarlar.
Hastahanelerde en fazla mikrop kapmaması için çalıştıkları ve hastalanmasını engelledikleri gibi, sevgili peygamberimiz de dünyaya gelen çocukların kulağına ezan okuyarak bu dünyada inkar ve günahla kirlenmemesi için ezan aşısı yapmıştır.
Sekiz yıl Sultanahmet semtinde kaldım.
Kiralık evim, Sultanahmet parkına yüz metre yoktu.
Her gün Japon çocuğu, Çin çocuğu, zenci çocuğu, Alman çocuğu…dünyanın her yerinden çocuklar bana, benim altı çocuğum gibi sevimli gelirlerdi.
Sevinçli isem sevincime coşku verirlerdi.
Çatık kaşlarımı açarlar, kızgınlık ateşimi bakışlarıyla söndürürlerdi.
Bozulma sonradan oluyor.
O çocuklar büyüyorlar, Bush’laşıyorlar, Trump’laşıyorlar, Putin’leşiyorlar, dünyayı parsellemek ve en güzel yerine yerleşmek ve petrolü içmek için karşı karşıya geliyoruz, sevdiğimiz çocuk büyüyünce gırtlağına sarılıyoruz.
Çocuğun gaz çıkarması bile aileyi sevindirir.
Hatta anne ve baba gaz çıkarması için çalışırlar.
Çocuk büyüyüp Bush’laşınca çıkardığı sarin, hidrojen, atom gazlarıyla binlerce, on binlerce insanı yakar ve zehirler.
Rabbimiz Kur’an-i Keriminde çocuklarda olmasını isteyeceğimiz ve ona göre yetiştirmeye çalışacağımız şeyleri bize öğretir:
1- Musaddık: Allah’ın kelimesini tasdik eden. Yani bu gün Kur’an-i Kerime gönülden iman ettiği gibi onu sevgili peygamberimizi örnek alarak yaşamaya çalışan.
2- Muharrar: hür, özgür, bağımsız.
3- Seyyid: çevresine hizmet ederek beyefendi olan.
4- Hasur: Elinden, dilinden ve belinden hiçbir günahın işlenmemesi ve bir hisar gibi günahlara karşı korunaklı olması.
5- Salih: dosdoğru olduğu gibi eğrileri doğrultan, bozukları düzelten.
6- Tayyib: Tertemiz. İçi dışından görünen, dışı içinden aydınlanan, pırıl pırıl.
Buyurun, ayetleri okuyunuz:
إِذْ قَالَتِ امْرَأَةُ عِمْرَانَ رَبِّ إِنِّي نَذَرْتُ لَكَ مَا فِي بَطْنِي مُحَرَّرًا فَتَقَبَّلْ مِنِّي إِنَّكَ أَنْتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ (35)
(35) Hani İmran’ın hanımı “Rabbim, ben karnımdakini hür olarak sana adadım. Benden kabul et. Muhakkak sen işitensin bilensin” demişti.
هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاءِ (38)
(38) Orada Zekeriyya Rabbine dua etti: “Rabbim, bana katından temiz bir çocuk ver. Muhakkak sen duaları işitensin” dedi.
فَنَادَتْهُ الْمَلَائِكَةُ وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِي الْمِحْرَابِ أَنَّ اللَّهَ يُبَشِّرُكَ بِيَحْيَى مُصَدِّقًا بِكَلِمَةٍ مِنَ اللَّهِ وَسَيِّدًا وَحَصُورًا وَنَبِيًّا مِنَ الصَّالِحِينَ (39)
(39) O mihrabda namaz kılarken melekler ona “şüphesiz Allah sana Allah’tan olan kelimeyi doğrulayan, seyyid, iffetli, ve salihlerden bir peygamber olmak üzere Yahya'yı müjdeler.” diye seslendi.” (Al-i Imran süresi ayet 3/35, 38, 39)