Bizleri herhangi bir bedel ödemeksizin; Anadolu gibi, dünyanın göz bebeği nâmıyla mâruf bir irfan diyârının, Karaman gibi en müstesnâ bir beldesinde var eyleyip;
Bununla beraber, yüce kitâbında: “Kaleme ve yazdıklarına andolsun!” buyurarak üstün kıldığı “yazma” kâbiliyetini de insanoğluna bahşeden Cenâb-ı Hakk’a sonsuz şükürler ile sözlerime başlamak istiyorum.
Büyük edebiyatçımız Ahmet Hamdi Tanpınar “Beş Şehir” adlı o muazzam eserinde: “Bir şehri sevmek, aşka sebep aramaktır.” demişti ya hani, işte biz de böylesi bir şevkle Karaman’ı sevmeye tâlibiz.
Tâlibiz diyorum; çünkü bir insanı, bir nesneyi yahut bir şehri sevmek; onu sevabıyla günahıyla kabullenmek, öylece bağrına basmak demektir. Sevdiğine her ne olursa olsun “Kahrın da hoş, lütfun da!” diyebiliyor musun, işte o zaman sen bihakkın seviyorsundur… Aşka pervaz vurmuşsundur…
O yüzden sevmek gelgeç bir heves değildir, hercaîlik hiç değildir. Samimiyet ister, sebat ister…
Yukarıda bahsettiğimiz veçhile;
Ne birileri gibi popüler algıdan etkilenerek “Buranın denizi, ormanı bile yok, neyini seveyim ki(!)” diye önyargılı lakırdılar edenlere, ne de “civciv yumurtadan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş” tarzında bir kibirle şehrine tepeden bakanlara inat; bizi biz yapan bu diyârı sevdik, sevmeye de devam edeceğiz.
İlâveten;
Nice vakittir, beni bugünlere getiren aziz şehrime, karınca misâli de olsa bir katkı sağlamak ve onu hoşnûd etmek arzusu ile yanıp tutuşmakta idim.
Hak nasip ederse, merhum şâirimiz Bekir Sıtkı’nın çektiği o hasretliği aynı şekilde iliklerine kadar hisseden gurbetteki bir kardeşiniz olarak, şartlar elverdiği nispette, Karamanımız’ın ilim ve irfan binâsına nâçizâne bir tuğla olsun koymaya gayret ederek O’na olan vefâ borcumu bir nebze de olsa bu yolla ifâ etmek niyetindeyim.
Dolayısı ile;
Böylesi bir imkânı sağladıkları için Karaman’da Uyanış Gazetesi’nin kıymetli ekibine;
Ayrıca, her dâim desteğini ve kıymetli mütalaalarını benden esirgemeyen; Tarihî araştırmalar sahasının velûd ve yetkin kalemi Yusuf Yıldırım Hocam’a şükranlarımı arz ediyorum.
Gelecek makâlelerde görüşmek üzere, Allah’a emânet olunuz…