Her daim mevzûumuz, gündemimiz ve sevdamız olan Karaman’a dair ortaya konan gayret ve emeklerin müspet gelişmeleri de beraberinde getirdiğini görmekteyiz.
Hâl böyle iken, başlığı okuyup da her biri yekdiğerinden üzücü haberlere bir yenisini daha ekleyeceğimizi düşünerek, bu makale için ayırdığınız kıymetli vaktinizi ziyan edeceğimizi zannetmeyiniz.
Nitekim teknolojinin getirmiş olduğu birtakım imkânlar neticesi, bugüne dek nice kıymetin gün yüzüne çıkarılarak, şehrimizin kültür hazinesine katıldığını görüyor ve mutlu oluyoruz.
İşte, hemen yukarıda bahsettiğimiz bu “imkânlar” sayesinde, Karaman’ımız ile alâkalı; kısa ama bir o kadar da hoş bir mâlûmata, 1932’nin 18 Kânûnuevvelinde (aralık) neşredilmiş bir gazete kupürünün dijital nüshası aracılığı ile ulaşmış olduk.
Dilerseniz, haberin esas kahramanı olan şahsı önce biraz tanıyalım;
Çileler ile Yoğrulmuş Bir Sanatkâr ve Serencâmı;
Misafirperver Anadolu’ya kim bilir kaçıncı göç hikâyesi… Karabağ’dan Amasya’ya uzanan meşakkatli bir yolculuk…
93 Harbi’nin açtığı yaralarını sarmaya çalışan bir muhitte (Artvin-1889) dünyaya gelmiş ve akabinde kulağına “İsmail Hakkı” adı fısıldanmıştı.
Kuvvetli zekâsı ile fark edilmeye başlanan minik İsmail, henüz küçük yaşlarda iken Kur’ân-ı Kerim’i ezberleyerek “Hâfız” oluyor ve bunun yanında müziğe olan yatkınlığı ile de çevresinin dikkatini çekiyordu.
Seneler böylece ilerlerken, hayatının dönüm noktası sayılabilecek bir olay gerçekleşir; İstanbul’a seyahatleri esnasında, Türk mûsıkîsinin son büyük üstatlarından Tanbûrî Cemil Bey ile tanışır.
Usta virtüözün icad ettiği yaylı tamburdan ilhamla, kendisi de özel bir saz yapmaya muvaffak olarak, ismini, belki de çektiği onca çilenin bir hatırası olarak “Feryâd” koyar ve “udî”, “tanbûrî” gibi unvanlardan esinlenerek bulduğu “Feryâdî” unvanını da isminin önüne ekler…
Bu arada, 1. Cihan Harbi patlak vermiş ve gençlik yılları o mâkûs senelere rast gelen her Türk genci gibi o da cepheye koşmuştur; Kafkas Cephesi’nde Ruslara karşı savaşır, ardından başlatılan Millî Mücadele’de ise Topal Osman’ın ekibine katılarak, Rum ve Ermeni çeteleri ile mücadele eder.
Umumî Harp ve Kurtuluş Savaşı dönemlerinde görüp geçirdiklerini “Feryâd-ı Vatan” isimli, şiir ve marşlardan müteşekkil kitabında neşretmiş, ayrıca, Ziya Gökalp, Rıza Tevfik gibi ünlü Türkçü ve fikir adamı yazarlarla da tanışarak bu meşhur zatların şiirlerini marş ve türkü biçiminde bestelemiştir.
Bunlardan en çok bilinenleri ise, TRT repertuarında 355 numara ile kayıtlı olan; “Şu Yüce Dağları Duman Kaplamış” ile “Vardım Eşiğine Yüzümü Sürdüm” isimli eserlerdir.
İlaveten, İstanbul Radyosu’nda, “Memleket Şarkıları ve Türküler” adlı düzenli programlar da yapmıştır.
Muhtelif vazifeler ve yer değişikliklerine rağmen, tâ vefatına kadar, kendisi ile özdeşleşecek olan ve dostu mesâbesinde gördüğü enstrümanı “Feryâd”ı ile Anadolu’nun birçok köşesinde programlar düzenleyen usta sanatçı, 1963 yılında dünya yükünü üzerinden indirir ve Sivas Halifelik Mezarlığı’ndaki istirahatgâhına defnedilir.
(Hafız İsmail Hakkı Bey, “Feryâd”ı ile..)
(“Üstâd-ı Cihan” Tanbûrî Cemil Bey, 1873-1916)
“Feryâd” Karaman’a Geliyor!
Kânûnuevvel, 1932…
Kışın kendisini artık iyiden iyiye hissettirdiği vakitler gelip çatmış, ancak Karaman sosyal hayatındaki canlılık ise henüz kabuğuna çekilmemiştir.
Devrin devlet erkânından olan iki mühim ismi; yeni Kaymakam Abidin Bey ile şehir için gösterdiği gayretler ile halkın teveccühünü kazanan Miralay Murat Bey, mekteplerde okumakta olan fakir ve öksüz çocuklara sıcak yemek ve elbise temin edebilmek için kolları sıvarlar ve “Öksüz Çocukları Koruma Cemiyeti” adıyla bir dernek teşekkül ettirirler.
Cemiyet, gayet seri bir şekilde faaliyete başlayarak, Karaman’ın zor durumdaki evlatları yararına bir program düzenlemeyi planlar.
Yukarıda da zikrettiğimiz üzere, o dönem sık sık Anadolu’yu dolaşarak eserlerini okumakta olan İsmail Hakkı Bey’e de bir teklif gitmiş olmalıdır ki, kendisi de aralık ayının ortalarında Karaman’a gelerek, cemiyetin tertiplemiş olduğu programda eserlerini icrâ etmiştir.
Söz konusu organizasyona yer vermesinin yanı sıra, 1930’lu yılların Karaman’ına ilişkin epeyce bilgiyi de bünyesinde barındıran “Son Posta” Gazetesi, bu defa haberin içeriğini maalesef çok sınırlı tuttuğu için, Feryâdi Bey’in Karaman seyahati ve konserin mâhiyeti ile alâkalı başkaca bir ayrıntıya girmemiştir.
Ancak, tıpkı büyük dehâ Tanburî Cemil Bey gibi; mucit bir yapıya sahip olan sanatkârımızın, o gün Karaman halkına ciddi bir musıkî ziyafeti verdiğine şüphe yoktur…
Son olarak, o mühim programa dair bilgileri elde etmemizi sağlayan kupür ile yazımızı nihayete erdirelim;
YARARLANILAN KAYNAKLAR;
-Ahmet Yesevî Üniversitesi, Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü, “FERYADÎ, İsmail Hakkı Aras” maddesi
-https://www.bizimizmir.net/feryadi-hafiz-bey-i-ve-feryat-i-anlatti-51446
(Erişim Tarihi: 15.12.2024)
- TDV İslam Ansiklopedisi, “CEMİL BEY, Tanbûrî” maddesi
- ÜNAL Mehmet, Yaylı Tanbur Metodu ve Temel Üslubu, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2019
- T.C. Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi, Fon: 30-11-1-0, Kutu: 73, Gömlek: 28, Sıra: 8 (24 Teşrinievvel 1932 tarihli mülki âmir atama kararnâmesi)