Muhterem Karaman Valisi Mehmet Fatih Çiçekli Beyefendi;
Öncelikle, zât-ı âlînize gecikmeli bir tebrikte bulunduğumu beyan ederek, affınıza sığınırım.
Bu özrün ardından, yıllardır dillere iyice pelesenk olmuş “Karaman tanıtım cümlelerine” girmeksizin, şehrimizdeki vazifenize hoş geldiniz der ve muvaffakiyetlerinizi dilerim.
Kıymetli Beyefendi;
Yeni tayin olunan görevlerin ilk günlerinin -hatta aylarının- mâlumunuz olduğu üzere, oldukça kesif bir tebrik ve ziyaretçi akını ile geçmesi mûtad olmakla beraber, sizlerin daha ayağınızın tozu ile Karaman’a dair ciddi bir hizmet aşkı içerisinde kolları sıvadığınızı görüyoruz; var olasınız.
Şayet bu satırların yazarı olan şahsı merak eder iseniz; gurbette yaşamaya çalışan bir Karaman aşığı diye kendimi tanıtmam zannederim kâfidir.
Tarafınıza arz etmek maksadıyla kaleme aldığım bu “açık mektuba” gelecek olursam;
Bundan takrîben bir buçuk sene evvel, “Daha Ne Kadar Susacak?” başlığı ile bir makale neşretmiş ve Karaman’ımızın nâdîde eserlerinden “Hatuniye / Nefise Sultan Medresesi”nin atâlete terk edilmesine içim yanarak; yine bu toprakların evladı, merhûm üstad Bekir Sıtkı’nın (Erdoğan) bir tek mısraı ile resmî erkâna ve STK’lara şöyle seslenmiş idim;
“Hatunya dilsizdir, susar…”
Lâkin yazının yayınlanmasının üzerinden geçmiş olan bu uzun zaman zarfında, en ufak bir müspet adımın atılmadığını da acı bir tebessümle müşâhede etmekteyim.
Sayın Valim;
Yukarıda da bahsettiğim veçhile, Anadolu’muzun mühim bir kültürel mirası mesâbesinde bulunan bu değerli ilim ve irfan yuvasının; ismini almış olduğunuz büyük hükümdar Sultan Fatih’in, fetihten sonra Ayasofya’nın o perişan hâlini gördüğü vakit, söylemekten kendini alamadığı;
“Perdâdari mîkuned der kasr-ı kayzer ankebût..." (Kayzerin kasrında örümcek perdedârlık yapıyor.)
Mısraına benzer bir sûrette, şeklen olmasa da mânen ölüme terk edilmesi; kapısına ruhsuz bir kilidin vurulması, nice ehl-i insâfı üzüntüye gark etmektedir.
Dolayısı ile, sizden istirhâmımız odur ki;
Medeniyetimize ve kültürümüze olan muhabbet rüzgârınızla, bu şâheseri yeniden ilmin ve irfânın menbaı hâline getirecek kalbî ve resmî adımlarınızı atıp, böylesi bir güzelliği tâ asırlar öncesinden bizlere hediye eden Nefise Sultan’ın ruhunu şâd eylemenizdir.
Size bu hususta inancımız tamdır, inşallah.
Ayrıca, mübarek Ramazan ayınızın da hayırlara vesîle olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyâz ediyorum.
Mektubumu, hürmet ve muhabbetle takdîm eylerim efendim.
(*Not: Okumayı arzu ederseniz, yukarıda bahsettiğim önceki yazımın linki;
https://www.karamandauyanis.com/yazarlar/hasan-topbas/daha-ne-kadar-susacak/2913/)