EŞSİZ GÜZELLİKTE BİR İNSAN BABAM MUAMMER BARAN
HASAN BARAN
Babam Muammer Baran sade bir hayat sürdü. Hasır üzerinde yatar, akşamdan akşama yerdi, senenin üçyüz altmış günü oruç tutardı.
Karşısına çıkan insana öyle içten davranırdı ki, onlara kendi göremedikleri yanlarını gösterir, yeteneklerinin, sevinçlerinin, iyi güzel yönlerinin açığa çıkmalarını sağlardı.
Neşeli ve güler yüzlüydü. Ancak hiç bir eşya, gıda bulunmayan evine günlerce kapandığı, derin bir vahiy haline daldığı; üç beş gün sonra evinden çıkıp ta “Neredeydin Muammer Abi?..” diye sorduklarında; “Kâbe’ye gidip namaz kıldığını..” söylediği ya da camide namaz kılarken “ALLÂH!..” diye canı gönülden feryatla kendinden geçtiği zaman çehresi değişirdi.
Affetmiş, hoşgörü timsali olmuş, kötülüğü öldürmüştü bitmeyen sevgisiyle. İyilikle, Çeltek Mahallesi’ndeki meyve bahçesinin elmalarını, armutlarını, kayısılarını, eriklerini dağıtmış, kötülüğü insanın kalbinde eriterek, insanlığa metot dersi vermişti.
Gözyaşı kadar berrak bir sevgiyle savunmuştu insanı.
Kızmıyordu sabırla, sevgiyle seslenerek insanların yüreklerine hitap ediyordu. Yeryüzünün belki de gelmiş geçmiş en kibar, en güzel konuşan, en kültürlü insanıydı. Lâtince de dâhil olmak üzere altı yabancı lisanı çok iyi derecede bilirdi, geçirdiği uçuş kazasından sonra, yıllarca Karaman Lisesi’nde Fransızca öğretmenliği yapmıştı. Bir dizesini okuduğunuz şiirin tamamını müthiş bir duyarlılıkla, coşkuyla adeta yaşayarak tamamını okurdu size. Söylediğiniz basit bir sözü alır, bir ansiklopedik metin gibi besler, bir kompozisyon gibi geliştirir, bir şiir gibi imgelerle süsler önünüze koyar ve sizi müthiş dehası, kültürü, inceliği ve kibarlığıyla adeta büyülerdi.
Evet, babam Muammer Baran’ın hayatı, hayalin uzanamayacağı kadar güzel bir erdem tablosudur. Daha mükemmel olması için, evrendeki ahenk gerçeğinde görüldüğü gibi eklenemez ya da çıkarılamaz bir şey.
Bazen bir işareti, bir bakışı, ses tonu anlamaya yeterdi.
Bir insan hayatından çıkan bu ses, bu davranış ahengi, ilâhi bir müziğin notaları gibiydi.
Sen bu kadar mükemmel nasıl olabiliyordun baba?
Binbir acılı, azaplı; kışları zemheri buzların içinde yatıyordun, ama yinede tebessümünü yüzünden hiç eksiltmeden İsmet Paşa Caddesi’nde neşeli ve onurlu bir kahraman gibi dimdik dolaşıyordun.
Nasıl kutsal bir azaptı yaşadığın ve sen o azabın içinde, güzeli, sevgiyi, doğruyu anlatırdın. Şefkatinle, hissizi ağlatırdın. İnsanları sıkacak duruma hiçbir zaman düşmez, çölde su gibi kendini aratırdın; bir aynaydın, içinde herkese kendini tanıtırdın.
Yoluna dikenler serildi, yalnız kaldın, hakarete uğradın fakat hep sabrediyor, bir yandan da: “Onları affet Allahım!” diyordun.
Bu acıma, merhamet bir sır saklıyordu sanki.
Acılara sabrettikçe artıyor, katlandıkça büyüyor, devleşiyordu bu güç.
Muammer Baran’ı daha iyi tanıyabilmek için Kâbe’nin kapısında onu görüp elini öpenler hatırlanmalı bir de. Cenazesine akın edenlere bir bakmalı.
Çocukları görünce yüzünü neşe kaplar, onlara şeker dağıtır, mızıka çalardı.
Karaman’ın bütün çocukları onu severdi. Bütün gençleri yaşlıları, kadınları onu severdi. Karaman’ın manevi atasıydı. Gönüller sultanıydı.
Babam Muammer Baran’ın seksen yıllık ömrü öyle bir hayat ki, nefes alışından, adım atışına, gülümseyişine kadar hikmetti.
“Para bulunur ama hatır bulunmaz,” derdi.
Tek bir sözü ümitsizliğe çözüm, tek bir davranışı anlamazlıklara hakemdi.
Muammer Baran öyle bir seksen yıl yaşadı ki, üzerinde tek leke bulunmayan, erdemin nakışlarıyla süslü bir güzellik örgüsüydü o yıllar...
İyi ve güzel olan her şey, Muammer Baran’dan yansıyordu. Öyle kalıcı bir insandı ki, sesi ve neşesi Karaman’lıların gözlerinin önünden hiç kaybolmayacak.
O’nun bakışı, sevgisi, davranışı farklıydı. Kimseyi kırmadan, incitmeden, bıkmadan, usanmadan, insanlara sevgiyle davrandı.
“ Yıkma insan kalbini yapacak ustası yok!” derdi.
Muammer Baran, Karaman’ın sembolü olmuş, yediden yetmişe tüm Karaman’lılarda tatlı hatırası olan, benzeri bulunmayan muhteşem bir adamdı.
Derinliği ölçülemeyecek bir kalpti o. İnsan için üzülen, kendi nefsine bir pay ayırmaksızın, insan için çırpınan; samimi, saf, temiz, sevgi dolu bir kalpti.
Bir insan kalbinin incitilmesine, bir ağaç dalının kırılmasına razı olmayan bir yüce kalp, Allaha çok yakın bir kalp.
Muammer Baran bütün zamanları kucaklayan bir kalbe sahipti. İnsanlık adına ne varsa, saygı uyandıracak ne varsa, saf olan ne varsa, iyi, sevimli ne varsa, Muammer Baran’ın hayatını doldurmuştur.
Babam Muammer Baran alev alev yanan bir meşale gibi dolaştı kırmızı giysileriyle Karaman sokaklarında.
Karaman onunla aydınlandı.
Nur içinde yatsın.
GÖNÜLLER SULTANI MUAMMER BARAN 'IN ŞİİRİ
Sokaktayım
Yıllardır sevdiğimi arıyorum
Gözlerim onun sevgisiyle bağlı
Allah’ı arıyorum.
Hiç birinizin haberi yok bundan.
Geliyorum sokağınıza giriyorum
Ağır ağır yürüyorum dar karanlıkta
Her adımda bir durup bakıyorum
Evlerinizin duvarında hafif bir ışık
Hepiniz yine uykulardasınız.
Sokaktayım
Yılardır sevdiğimi arıyorum.
Sımsıkı bir umut içimde
Yollarda okul önlerinde
Kabristanlarda camilerde
Her yerde
Gündüzde gecede
Allah’ı arıyorum.
Sokaklarınızda Mevlana gibi dönüyorum
Kuş oluyorum bazen gökte uçuyorum
Evlerinizin kiremitlerinde ay ışığı
Gözlerimi pencerelerinize dikiyorum
Oda oda sessizlik bir çıt yok
Yavrularınızla uykulardasınız.
Sokaktayım.
Yıllardır sevdiğimi arıyorum
Ev ev geziyorum her gece
Birinizin haberi yok bundan
Tek tek yüzlerinizi açıyorum.
Gözlerinizde yabancı bir uyku
Aradığımı bulamıyorum.
Sokaktayım.
Yılardır sevdiğimi arıyorum.
Biriniz elimden tutup yapışmıyorsunuz.
Hepinize üzülüyorum.
Uyandırmak istiyorum tek tek uykunuzdan.
Kıpkızıl dolaşıyorum
Üstüm başım Kızıl denizi ayırıp geçmesidir Musa’nın.
Fark etmiyor, görmüyorsunuz.
Sevdiğimin aşkıyla yandığımı
Allah’ı aradığımı görmüyorsunuz.
MUAMMER BARAN