İstasyon ve tarihi Alman yapımı İstasyon binası Karaman'ın simgesidir.
Ellili ve altmışlı yıllarda ulaşımın ve yük taşımacılığın bel kemiğiydi.
Günde iki posta treni gelirdi İzmir ve İstanbul istikametinden gelip Ereğli Adana Kurtalan'a kadar giden posta treni.
Bu tren yanılmıyorsam tam 11.27'de istasyonda olurdu istasyona girerken o meşhur düdüğünü uzun uzun öttürürdü.
Hiç tereddüt etme saatini ayarla öyle dakikti tehir ne bilmezdik.
Diğer posta treni de Kurtalan Adana istikametinden gelip Afyon İzmir ve İstanbul istikametine giden posta treni ve gene yanılmıyorsam bu trende ikindin 17.05'de istasyonda olurdu.
Trenlerde tehir işi 70lerden sonra başladı.
Trenin kesin geliş saatleri belli olunca istasyon çok kalabalık olurdu. Yolcularını geçirmeye gelenler karşılamaya gelenler satıcılar sadece treni ve o manzarayı seyretmeye gelenler... Görülmeye değerdi.
Asker uğurlamaları tren olurdu. Çünkü devlet askere gideceklere sülüs verirdi. Yani birliğine kadar trende bedava seyahat hakkı demekti..
Hacıbeyler camisinden istasyona kadar olan İstasyon caddesi 58-59 a kadar dar bir yol ve etrafı yüksek ağaçlıklı siyah parke taşlı bir gezinti yoluydu.
Akşam üstleri işten çıkanlar ve birkaç arkadaş bir araya geldi mi “Hadi bi İstasyon yapalım” derler ellerindeki devramber külahları ile İstasyon binasına varıp gelirlerdi.
Yol 1958de genişletildi. O ağaçlar kesildi.
Aynı günlerde de ikinci istasyon caddesi açıldı. Evimiz o semtte olunca yol açılışını bizzat gördüm.
Tabii o zaman ilerisi pek düşünülememiş.
İstasyon caddesi öyle kalıp ikinci yol daha geniş planlanabilirmiş.
Neyse, İstasyondan fazla uzaklaşmayalım.
İstasyon binasına yaklaşınca sol tarafında büyük ağaçları olan altı doğal çimli bir alan vardı. Burası Karaman’ın pazar günleri piknik yapılan tek mekanıydı.
1965 lere kadar müthiş kalabalık olurdu..
Aileler gelip orada batırık yaparlar evden getirdiklerini yer içerlerdi. Mangal bilinmezdi.
Mangal gökçe çamlığı açıldıktan sonra adet oldu gibi.
Orası bir yerde evlenecek çağdaki kızlara bakma yeri gibiydi.
Gençler ip seker değişik oyunlar oynardı.
Öğle ve ikindin trenleri seyredilir akşam üstü arabalarla veya yaya evlere dönülürdü..
Birde özellikle hıdrellez günü ŞIHALİSULTAN dolup taşardı. Orada da tek lüks batırık olurdu.
Tabi karşıdaki istasyon parkı da biraz hali vakti yerinde olan ailelerin gelip çay içtikleri bir mekandı.
Özellikle yeni evli veya yeni nişanlıların gelip çay içtikleri bir yerdi. Yeni nişanlılarda öyle tek başına iki nişanlı salınmazdı yanlarına görümce elti veya kızın kız kardeşi takılırdı.
Öyle sevgili mevgili yoktu.
Bir genç kız ile bir genç kafadan mümkün değil gidemezdi.
Sevgili denmezdi bir birine vurgun olanlar ya mektupla yada bir arkadaş vasıtası haberleşirlerdi.
Özellikle kızın ailesi duyarsa fırtına kopardı.
Erkek delikanlıların ana babası da çocuklarını bu konuda uyarırlardı, kendi kız kardeşine yapılmasını istemediğini başkasının kızına yapma diye tembih edilirdi.
Bir kızın bir oğlanla adı çıktımı o kız ve ailesi için olumsuz bir durumdu.
Tabii o yıllarda Karaman on-on beş bin nüfuslu bir yer herkes birbirini tanırdı.
İşte herkesin genç yaşlı bir anısın olduğu benim gözümden eski İSTASYON VE İSTASYON PARKI.
Karaman'lılar için halâ önemli bir yer olan istasyonla ilgili benim hatırımda kalanlar.
Tabii ki bu yazıyı okuyan sevgili hemşehrilerimin de İSTASYONLA ilgili değerli anıları vardır aşağıya yorumlara ilave ederseniz geleceğe bir hatıra kalır.
Bence “BİR İSTASYON YAPMASAK” EKSİK KALIR GİBİYDİ...
Sevgi saygılarımla.
Ellili ve altmışlı yıllarda ulaşımın ve yük taşımacılığın bel kemiğiydi.
Günde iki posta treni gelirdi İzmir ve İstanbul istikametinden gelip Ereğli Adana Kurtalan'a kadar giden posta treni.
Bu tren yanılmıyorsam tam 11.27'de istasyonda olurdu istasyona girerken o meşhur düdüğünü uzun uzun öttürürdü.
Hiç tereddüt etme saatini ayarla öyle dakikti tehir ne bilmezdik.
Diğer posta treni de Kurtalan Adana istikametinden gelip Afyon İzmir ve İstanbul istikametine giden posta treni ve gene yanılmıyorsam bu trende ikindin 17.05'de istasyonda olurdu.
Trenlerde tehir işi 70lerden sonra başladı.
Trenin kesin geliş saatleri belli olunca istasyon çok kalabalık olurdu. Yolcularını geçirmeye gelenler karşılamaya gelenler satıcılar sadece treni ve o manzarayı seyretmeye gelenler... Görülmeye değerdi.
Asker uğurlamaları tren olurdu. Çünkü devlet askere gideceklere sülüs verirdi. Yani birliğine kadar trende bedava seyahat hakkı demekti..
Hacıbeyler camisinden istasyona kadar olan İstasyon caddesi 58-59 a kadar dar bir yol ve etrafı yüksek ağaçlıklı siyah parke taşlı bir gezinti yoluydu.
Akşam üstleri işten çıkanlar ve birkaç arkadaş bir araya geldi mi “Hadi bi İstasyon yapalım” derler ellerindeki devramber külahları ile İstasyon binasına varıp gelirlerdi.
Yol 1958de genişletildi. O ağaçlar kesildi.
Aynı günlerde de ikinci istasyon caddesi açıldı. Evimiz o semtte olunca yol açılışını bizzat gördüm.
Tabii o zaman ilerisi pek düşünülememiş.
İstasyon caddesi öyle kalıp ikinci yol daha geniş planlanabilirmiş.
Neyse, İstasyondan fazla uzaklaşmayalım.
İstasyon binasına yaklaşınca sol tarafında büyük ağaçları olan altı doğal çimli bir alan vardı. Burası Karaman’ın pazar günleri piknik yapılan tek mekanıydı.
1965 lere kadar müthiş kalabalık olurdu..
Aileler gelip orada batırık yaparlar evden getirdiklerini yer içerlerdi. Mangal bilinmezdi.
Mangal gökçe çamlığı açıldıktan sonra adet oldu gibi.
Orası bir yerde evlenecek çağdaki kızlara bakma yeri gibiydi.
Gençler ip seker değişik oyunlar oynardı.
Öğle ve ikindin trenleri seyredilir akşam üstü arabalarla veya yaya evlere dönülürdü..
Birde özellikle hıdrellez günü ŞIHALİSULTAN dolup taşardı. Orada da tek lüks batırık olurdu.
Tabi karşıdaki istasyon parkı da biraz hali vakti yerinde olan ailelerin gelip çay içtikleri bir mekandı.
Özellikle yeni evli veya yeni nişanlıların gelip çay içtikleri bir yerdi. Yeni nişanlılarda öyle tek başına iki nişanlı salınmazdı yanlarına görümce elti veya kızın kız kardeşi takılırdı.
Öyle sevgili mevgili yoktu.
Bir genç kız ile bir genç kafadan mümkün değil gidemezdi.
Sevgili denmezdi bir birine vurgun olanlar ya mektupla yada bir arkadaş vasıtası haberleşirlerdi.
Özellikle kızın ailesi duyarsa fırtına kopardı.
Erkek delikanlıların ana babası da çocuklarını bu konuda uyarırlardı, kendi kız kardeşine yapılmasını istemediğini başkasının kızına yapma diye tembih edilirdi.
Bir kızın bir oğlanla adı çıktımı o kız ve ailesi için olumsuz bir durumdu.
Tabii o yıllarda Karaman on-on beş bin nüfuslu bir yer herkes birbirini tanırdı.
İşte herkesin genç yaşlı bir anısın olduğu benim gözümden eski İSTASYON VE İSTASYON PARKI.
Karaman'lılar için halâ önemli bir yer olan istasyonla ilgili benim hatırımda kalanlar.
Tabii ki bu yazıyı okuyan sevgili hemşehrilerimin de İSTASYONLA ilgili değerli anıları vardır aşağıya yorumlara ilave ederseniz geleceğe bir hatıra kalır.
Bence “BİR İSTASYON YAPMASAK” EKSİK KALIR GİBİYDİ...
Sevgi saygılarımla.
Sayın durmuş koçak, yazınızı severek okudum.Anılarımızı tazelediniz teşekkürler.Benimde tren istasyonuyla ilgili çok anılarım var.Ablamın oğlu ile tarlamızda yetiştirdiğimiz taze mısırları( o zaman hibrit değil anam babam yerli tohum) eve getirip soyar tenekelerde su içinde pişirip GÖLLE dediğimiz haliyle çinko kovalara doldurup üzerinide temiz bir havlu ile kapatır doğru tren istasyonuna gelirdik.Lakin burada size katılamıcam bir husus varki o posta treni dediğimiz yolcu trenleri hiç vaktinde gelmezdi. bizde istasyonde dolaşır durur bekleyenlere satmaya çalışırdık.acıktığımız zamanda büfe dediğimiz yerden rahmetli ŞEVKET VAROL amcadan 1 yumurta çeyrek ekmek(o dönemlerde ekmek çeyrek yada yarım olarak isteğe göre bıçakla bölünüp satılırdı)alır yumurtayı ekmğin arasına koyup yerdik.treni idareden sorardık tehirli ereğliden yeni çıkmış gibi bilgiler alırdık.evimiz şimdiki buğday pazarının 500 mt. daha kuzeyinde Şarap fab.tarafında ben halen o bahçeli evde oturuyorum.
İstasyonun yanındaki piknik alanındaki ağaçlar ıhlamur ağacıydı mis gibi ıhlamur kokarlardı.Saygılarımla