1983 yılı yazında MEB'ca belirli sınavlardan geçerek Yurtdışına öğretmen olarak gitmek üzere İstanbul Çapa (Eski) yüksek Öğretmen Okulunda kursa alındık.
Kurs bayağı kalabalıktı, kursiyer arkadaşlar yaklaşık 30-40 yaşlarındayız..
Biz 12 arkadaş bir yatakhanede kalıyoruz.. Türkiye'nin değişik illerinden gelmiş arkadaşlarız.
Tabii boş zamanlarda sohbet ediyoruz. Böye bir sohbet esnasında mevzu çocuklardan açıldı..Herkes kaç çocuğu var söylüyor.
Bende;
O kurs sırasında 35 yaşındayım. Dört çocuğum var dedim.
Arkadaşlar hem eşinizde öğretmenmiş çok değil mi dediler. Biz memurlara iki çocuk yeter...Gibi sohbetler oldu
Genelde arladaşların iki çocuk bazıları bir üç olanda varmıydı hatırlayamadım.
Doğru dedim bir öğretmene iki çocuk derseniz bizim evdede iki öğretmen var hissemize ikişer çocuk düşer.
Gülüştük...
Bakın arkadaşlar çocuklar kısmetiyle geliyor. İlk çocuğum dünyaya geldi (1972) eve Buzdolabı ve çamaşır makinası aldım. ( O zamanlar bu aletler çok pahlıydı tam sekiz maaşıma denkti) İkinci çocuk (1974) dünyaya geldi Motosiklet aldım..( O zamanlar oldukça iyi paraya) üçüncü çocuk oldu (1978) ev kooperatifine girdik.
Dördüncü çocuk 1980 de dünyaya geldi bu defada Yurtdışında öğretmenlik sınavını kazanıp buraya kursa geldim dedim.
Neyse gülüşmeler sohbetler devam etti.
Eylül ayında dağıldık yetkililer sıranızı bekleyin çağrılacasınız dediler.
Ama o sene 500 civarında kursiyer vardı.
Benim sıram 192.
Biz başladık beklemeye şimdiki gibi telefon haberleşmesi yok. Evlerde bile telefonumuz yok arkadaşlarla mektupla bir müddet haberleştik..
O sene 83-84 bitti çağrılmadık. 84-85 bitti gene çağrılmadık çok az kişi çağrılıyor.
Bazen bakanlığa telefon açıp sıramızı soruyoruz derken, kurs yatakhanesinde beraber kaldığımız Malkara'lı bir öğretmen arkadaş vardı, sanırım ismi Nevzat olacak ondan mektup aldım.
Mektupta hal hatır sorduktan sonra
- Durmuş Bey bizim bu yurtdışı işi çok uzadı 5. Çocuğu beklemelisin...
Nevzat Bey bu iş olacak, sıradayız, 5. Çocuk yok bekle diye mektup yazdım.
Ve ben arkadaşlara mahcup olmadım o sene 1986 öğretim yılı Mart ayının son haftası Çumra'dan Konya’ya tayinimiz çıktı.
Bir Nisan günü eşyamızı kooperatiften sahip olduğumuz eve taşıdık.
15 gün mehil müddetimiz var bu süre içinde çocukların okullara nakil işlerini hallettim.
Tayin olduğum okula tanışmaya gittim.
Müdür Bey size birinci sınıf vereceğiz öğretmeni yok ne olur hemen başlasan dedi.
Bende kabul ettim mehil müddetimi tamamlamadan başladım. Başlamamın ikinci haftası Çarşamba günü müdür Bey odasına çağırdı.
Durmuş Bey derhal Milli Eğitim Müdürlüğünden çağırıyorlar. 26 Nisanda İsviçre'de olman lazımmış.
Ve 26 Nisan 1986 Cuma günü İsviçre'ye intikal ettim.
Her şeyde bir hayır varmış.
Bizden sonra kursa bile çağrılmadan gelen arkadaşlar oldu..
Hayırlısı olsun dedik. Daha sonra iyi ki geç kalmış dediğim zamanlar oldu.
Hayırlısını dilemek lâzım.
Televizyonda 30 yaşlarında 5 çocukları olan iki genç geçimsizlikten ayrılacağız diye tv'ye çıkmışlar. Çoğunuz belki seyretti çocukların en büyüğü 9 yaşında..
Telefonla yayına bağlanan bazı kişiler ayrılmayın o çocukları babasız anasız büyütmeyin biz size maddi yapalım dediler.
Ve iki genç bugün ayrılmaktan vazgeçip evlerine döndüler.
Yardım için telefon yağdı.
Allah herkese hayırlı evlatlar nasip etsin bazen zor olsa da o sabiler rızıksız kalmıyor.
Bugün o yayını izleyince bu hatıramı yazmak istedim.
Sevgi ve selamlar.