Çocukluğumun ve Gençliğimin Ramazanı Mart ve geriye doğru Ocak aylarına denk geliyordu..
Ramazana günler kala her evde hummalı bir çalışma başlardı.
Kimileri kendi aile içinde kimileri konu komşu toplanarak yapılan işlerdi.
Evlerde yufka ekmek yapma telaşı ve erişte kesmek bunlar olmazsa olmazdı.
Ve genelde komşular yardımlaşarak yapılıdı..
Mayalı ekmek zaten evlerden hiç eksik olmazdı.Mayalı ekmek kuru yufka (şebit) gibi uzun süre dayanmadığı için o bittikçe yapılırdı.
Tahinli pide ramazanın başlaması ile birlikte fırınlarda yapılmaya başlanırdı.
Tahinli pidenin tok tuttuğu inancı vardı.Halâda Karaman'lı için TAHİNLİ PİDE OLMAZSA OLMAZ.
Bir çok aile pide fırınlarına taslarda tahin götürür tahinli pide yaptırırdı.
Şimdi fırınlarda pide yapılıyorda evden tahin götürüp pide yaptırılıyor mu onu bilmiyorum.
Karaman'lı gece sahurda sıkma yemezse olmazdı. Sanırım hala öyle..
Ramazan başladımı biz çocuklardada ayrı bir heyecan başlardı ilkokul üçte 15 gün 4.sınıfta biraz daha fazla yanılmıyorsam 5.sınıfta tam tutmuştum.58-59-60lar
Mahalledeki ve okuldaki arkadaşlarla aramıza tatlı bir yarış gibiydi.
Kış geceleri geceler uzun olurdu..
Her evde radyo yoktu..Akşamları genelde erken yatılırdı.Her ne kadar davulcu gelsede tik-taklı saatler kurulurdu.
O tik-taklı saatleri ritim tutarak uyurduk be...
Şimdi çocuklar gençler digital saatin sesinden rahatsız oluyorlar inanın bizim nesil çok farklıymış nelere dayanıp katlanmış.
Gece sahuru her ailenin bütçesine göre ama mayalı ve şebit ekmek demirbaş olmak üzere yapılırdı..
Odun sobası yanar közü mangala alınır üzerinde ekmekler ısıtılır...
Kışın lahana pırasa ve ıspanaktan başka sebze bulunmazdı.
Kuru yiyecekler..Ama hepsi doğol şimdiki tabirle organikti.
Akşam kaleden atılan topla iftarlar açılır teravihe gidilirdi.
1966-1967 kışıydı..Lisede sınıfımıza Babaları Kılbasan Nahiye müdürü olan iki kardeş geldi.
Biri erkek biri kız. Şu an İsimlerini hatırlayamadım..Erkek arkadaş her akşam bir camide teravih kılalım
bende camileri görmüş gezmiş olurum dedi.
5-6 arkadaş kavilleştik.
Bu arkadaşlardan Karamanlı olan üç arkadaşım vefat etti. Yabancı arkadaş zaten ikinci sene gittiler..
Sağ ise kulakları çınlasın.
Beş on gün merkezdeki camileri dolaştık.
Artık oruç yarıyı geçmişti her teravihten önce bir yerde buluşur camiye gideriz.
O akşam Beşkeçili Hafızın namaz kıldırdığı camiye gidelim dedim. Karamanlı bilir Beşkeçili hafızın sesi güzel birde çabuk kıldırır..
Camiyi bulduk girdik küçük bir cami. Seki hamamı yakınlarında bir camiydi.(Caminin ismimi hatırlayamadım)
Girdik girmeyede Beşkeçili hafız bir kenarda sessizce ama hızlı okuduğu belli kuran okuyor.
-Arkadaşlar haberiniz olsun hatimli kılacağız, dedim. Arkadaşların pek hoşuna gitmedi ama dönmedikte.
Yatsı namazlarını kıldık teravihe geçtik. İlk iki dört rekatı tamamladık ama bir arkadaşımız birazda muzip, rahmetli oldu önümdeki safta bana dönüp sert bir bakış attı..Bizi buraya niye getirdin der gibi..
Teravihin üçüncü dört rekatını kılıyoruz rükuda alnım secdede kafama bir tepik..
Artık bu tepik hemen hemen her secdede tekrarlayınca ben yer değiştirtim.
Çünkü sol yanımda namaz kılan amca bütün Karaman'lının tanıdığı Berber Abit amca...Alkah rahmet eylesin.
Yaşlı zaten zor ayakta duruyor eli ayağı titriyor.
O tepiklerin biri ona gelse iş sakata binecek..
Neyse teravihi bitirip çıktık bana tepik atan arkadaşa;
- Oğlum o tepikler bana değilde Abit Amcanın kafasına denk gelse ne olurdu?
- Enayimiyim dönüp bakarak vuruyordum.. Demesin mi