Çoban Ateşi/Y.Küçükcicibıyık
Bu Bayram da Hep Beraberiz…
Ramazan ayını uğurlamaya, bayramı karşılamaya hazırlanırken etrafımdaki tatlı telaşlara sevinen gönlüm Türk kahvesi tadında… Ama en çok da “bu bayram da hep beraberiz” ya, başım gözüm üstüne bir sevinç yaşar yüreğim…
Evimizin direği canım Babam her yıl Ramazan ayına kavuşurken de, vedalaşırken de şu cümleyi kurar;
“Bu yıl da eriştik çok şükür, seneye kim öle kim kala”
Çocukluğumda bir baba tekerlemesi saydığım bu cümle, burnumun direğini keşfettiğim günden bu yana nasıl da en büyük şükür sebebim oldu.
Bu bayram da hep beraber olanlara ne mutlu…
Bir arada olmak, beraber olmak belki de en çok bayramlara yakışıyor.
Bir de hatırladıkça hatıraları hiç eskimeyen gidenlerimiz var. En çok da bayramlarda özlenen… Arkalarında doldurulması mümkün olmayan o boşluk her bayram kanar, ya iki damla gözyaşı olur ya da bir Fatiha avuç içinde…
Demem o ki, bu bayramda hep beraber olmak ne sevinçli, ne önemli bir hadise… Sevdikleri yanındayken bu birlikteliğin farkına varamayanların sonra yaşadıkları pişmanlık ise daha büyük oluyor.
Çocukluğumda bayramların kokusu vardı. Arife günü öğleden sonra köye gitmek için yola koyulurduk. Rahmetli anneannemin evinin önünde taşlardan örülü bir tahtı vardı, bizi orada beklerdi.
Arabadan iner inmez koşardım, kollarını iki yana açıp “guzularım” diye kucaklayıp karşılardı bizi… Örgü yeleğinin iç kısmına pazenden diktiği cep marketten, tandır gavurgasına bulaşan akide şekeri kokusuyla başlardı bayramın ilk keyfi… Bu muhteşem ikilinin kokusunu hiçbir şeker firması henüz keşfedemedi.
Hiç bir şekerin tadı, anneannemin gavuralı akide şekeri gibi olmadı sonrasında…
Sonra bayrama temizlediği toprak sıvalı evin kokusu, sabun kokulu çarşafları, tadır ateşinde pişen su böreğinin kokusu, ellerinde ki kına kokusu…
Komşu teyzenin bayram sofrasında yersiniz diye getirdiği yayık tereyağının kokusu, dedemin bayramdan bayrama giydiği iskarpinlerinin kokusu, mantar tabancalarının ateş almasıyla çıkardığı koku, anneannem bayram harçlığımızı göğüs banktan çıkarıp verdiği için bayram paralarımızın bile bir kokusu vardı.
Çocukluğumu sarıp sarmalayan bayramlara en çok da kahve kokusu yakışır ve yaraşırdı. Kokusu üç gün üç gece çıkmayan turuncu tütün kolonyaları ise cabası…
Kalabalık, çok kalabalık olurduk eskiden bayramlarda… Hep beraber olmak, daha bir anlamlı ve neşeliydi. Şimdi teker teker bırakıp gidenlerimizle azaldık. Rahmetle ve özlemle anıyorum hepsini…
Pişmanlık ayrı şey, özlemek çok ayrı…
Annem karşılıyor şimdi torunlarını “guzularım” diye… Babam “bu bayramı da gördük, seneye kim öle kim kala” diyor. Elifim anneanne şekerini özenle saklıyor cebinde, o an bir koku sarıyor beni toroslardan gelen biraz tandır gavurgası, biraz akide şekeri bulaşıyor gönlüme…
Sonra sevdiklerimin yüzüne bakıyorum, “bu bayram da hep beraberiz” şükrü en büyük bayram sevincim oluyor. Anneannemin kocaman kollarını özlüyorum sadece…
Pişmanlıklarınız olmasın ömrünüzce, varsa kırgınlıklarınız, azıcık da olsa kızdıklarınız, o adımı atmak bence en çok da size yakışır. Çünkü özlemek çok yaman bir duygu…
Sağlık ve huzurla, biraz kahve kokusu biraz akide şekeri tadında tüm okurlarımızın bayramını kutlarım.
Bu bayramda hep beraber olmanız dileğiyle, iyi bayramlar…