CİHAT RUHU
Celal Arslan
Dünya kurulalıdan beri Hak batılla, İman küfürle, Adalet zulümle daima mücadele halindedir. İslam güneşi doğar doğmaz bu mücadele daha da şiddetlenmiş, bugün batıl, küfür ve zülüm, sistematik, planlı proğramlı bir şekilde hızını malesef artırmıştır.
Asırlarca topla, tüfekle haclı sürüleri ile yaptıkları insanlık dışı savaşlarla istedikleri neticeyi elde edemeyen, iman ve kısaca İslam düşmanları, şimdilerde taktik değiştirmişler, müslümanları birbirine düşürerek, aralarına nifak tohumları sokarak adeta param parça etmişler, darmadağınık hale getirmişlerdir.
Günümüzdede islam düşmanları, Türk düşmanları bu hain ve çirkin, iğrenç emellerini gerçekleştirmek için, asırlarca aynı coğrafyada birlikte yaşadığımız, dini bir, dili bir, aynı aileden kız alıp, kız verdiğimiz, Peygamberi bir, aynı kıbleye secde eden insanları, siz farklı millettensiniz diyerek, müslüman Türk askerine kurşun sıkar, polisine taş atar hale getirilmişlerdir.
Aynı Allah’a inandığımız, aynı cephelerde beraberce şavaşlar kazandığımız bu insanlar ve çocukları ne yazık, ülkemiz ve dinimize düşman olan hain ve karanlık niyetli milletlelerin tuzağına düşerek, ülkemizin bölünmez bütünlüğüne, vatanımızın bağımsızlığına kast edenlerin aleti, kısaca maşası olmuşlardır.
Yüce dinimiz İslam, vatan ve mukaddesatımızı korumak için, cihat etmeyi, savaşmayı müslümanlara farz kılmıştır. Bu sebeble kalbinde Allah’a inanmanın heyecanını duyan, gönlünde vatan ve mukaddesat sevgisi taşıyan, hürriyet, fazilet, barış ve insanlık dini olan islamı kabul etmenin şerefine eren her müslüman, gerektiği an canı, malı ile savaşacak, bunu da en mukaddes bir vazife bilecektir.
Demekki inanmış bir insan, inançlarının gereği olan, dini, vatanı, ırzı, namusu, bayrağı uğruna Allah yolunda savaşmaktan geri duramaz. Buna gerekçe olarak da, yer yerinden oynasa, denizler fışkırsa, semalar çökse, fırtınalar kopsa, yıldırımlar yağsa, volkanlar kudursa, yıldızlar ateş saçsa o yinede bütün olumsuzluklara rağmen savaşa, cihada koşmak zorundadır.
Yüce Allahın verdiği canı ve malı yine aynı veren Rabbine teslim etmenin manevi hazzına, zevkine ermelidir. Bilir ki o “Şüphesiz Allah müminlerin canlarını, mallarını cennet mukabilinde satın almıştır” hükmü bir müslüman için en büyük nimet ve şereflerin en kutsalıdır.
Mübarek Üç ayların Rahmeti, Fazileti ve Bereketi tüm inananların üzerine olsun.