BOYUN ( EĞMEK-EĞMEMEK)
Celal Arslan
Hepimizin bildiği millet olarak ancak iki şeye boyun eğeriz
Birincisi ; Hak, hakikat karşısında,
Şairin dediği gibi;
Bu Rukü olmasa dünyada eğilmez başlar
İkincisi; Devletin, adaletin karşısında.
Adaletin kestiği parmak acımaz.
Adalet mülkün temelidir gibi deyimlerle bunu açıklayabiliriz.
Günümüzde ise birçokları:
“Ben kimseden korkmam”
“Ben kimseye boyun eğmem”
Hayatta en çok çekineceğimiz, korkacağımız böylesi insan tipleridir.
Bunu söyleyen kişilerin uyurken bile korktukları, boyun bükmekten, boyun eğmekten onların sırtlarının kambur olduklarına bir çoğumuz şahidizdir.
Bu sözleri kullanan insanlar, makam, mevkilerini, bulundukları konumlarını kaybetmeme korkusuyla ve kendi egolarını tatmin etmek için karşılarında bulunan insanlara böylesi cahilce sözler söylerler.
Kişi ise bunların tam tersine korkması gereken yerlerde korkmalı, korkmaması gerektiği yerleride iyi bilmelidir. Bizler devletin, Adaletin, hakkın ve hakikatın karşısında boyun eğeceğiz, baş eğeceğiz gerektiğinde de çok korkacağız.
Zaten bu ülke ne çektiyse, başına ne nusubetler geldiyse, kuru lafla, güya hiçbir şeyden korkmayan bilgisiz cahil korkakların yüzünden gelmiştir.
Bir kişi devletin herhangi bir kurumuna girerken, yılışarak, hafifçe boyun eğeceği yerde boynuyla birlikte belinide eğerek giriyorsa kork o adam kılığına girmiş dalkavuklardan.
Amirine, şefine yaranmak için,
Üyesi olduğu siyasi partiden menfaat ve çıkar elde etmek, temsil ettiği siyasi iktidarın gücünü koz olarak kullanarak, girdiği devlet kapısında olmayacak bir işi yaptırmak uğruna, kendini olduğundan yüksekte gösteriyorsa; Yapmış olduğu dini ibadetleri göstermelik olarak, nefsinin çıkarları doğrultusunda yapıyorsa, Yağcılık, yalakalık yaparak, Allah rızasına değil, adamın rızasına girerek boyun eğiyorsa, Rabbim o boyunları ıslah eylesin.
Bizler günlük yaşantılarımıza dönüp, günün muhasebesini mutlaka yapmalıyız. Yapmış olduğumuz birçok doğruların yanlış, yanlışlarımızın da doğru olduğu kanaatine vardığımızda bu ülkeye en büyük iyiliği ve hizmeti yapmış oluruz.
İnsanlık baş döndüren teknolojik yenilikler ve gelişmeler yüzünden çok büyük ekonomik sıkıntılarla beraber ahlaki çöküntüler, yozlaşmalar içine düşmektedir. Günümüzde özellikle işsiz güçsüz insanlarımız bir çoğumuzun kapısını çalarken başkalarını devreye sokma lüzumu (ona boyun eğme) lüzumunu hissetmektedir.
Diz çökerek hürriyetten, baş eğerek hür düşünceden, amigolukta yarışarak vicdandan, yalakalık, soytarılık, yaparak hür akıldan, uydurma hadislerle iftira ederek Peygambercilikten, Kuran’ı tenkide cüret edenlerin sözleriyle Müslümanlıktan, Allah ile aldatarak takvadan;
“Kral öldü, yaşasın kral!” şaklabanlığıyla seçmenlikten,
“O adam da kimmiş , kapının önüne koyarım!” diyerek İleri demokrasi’den,
“Lider uçuruma atlarsa peşinden atlamak töredir!” koyunluğuyla demokratlıktan; yakınındayken, “Yoluna can feda!”, biraz uzaklaştırılınca; “Vefasız! Adammış vesselam Vefa İmandandır! İmansız!” diyenlerden olmamalıyız.
Gereksiz her şeye boyun eğmekten vazgeçmeliyiz, inanıyorum ki işin dorusunu yaptığımızda karşımızdakiler bizi daha çok sayıp sevecektir
Çok anlamlı bir söz vardır
“Bazı kişilerin büyük görünmesi nedendir bilir misiniz?
Biz, diz çökmüşüzdür de ondan!”
Eğer ki biz ayağa kalkmazsak, önünde diz çöktüklerimizin büyüklüğüne hayrete devam ederiz!