Önceki yazımızda da belirttiğim gibi araaşı
Anadolu’muzda uzun soğuk kış gecelerinde içile gelmiş, yaz aylarında ise bu
yemeğin yapıldığına ve içildiğine hiç rastlanmaz.
Genellikle
kışın karın yağmasıyla dağlara çıkan avcıların avladıkları tavşan, keklik, kaz
ördek gibi hayvanların etinden yapılır. En önemli özelliği insanları bir arada
toplamasıdır. Kuzu kesilse bile davet edilmediğinde hatır olunmaz ama araaşına
çağrılmadığımızda kesin gönül koruz. Aileleri bir arada tutar, küskünlüklerin,
kırgınlıkların ortadan kalkmasına, yeni dostlukların oluşmasına katkı sağlar.
Birçok
sivil toplum örgütleri üyelerini bu yemek bahanesiyle bir araya getirir, burada
mesajlarını verirler.
Yöresel
olarak yapılan bu yemeğin yapılması, hazırlanmasında genel olarak pek farklılık
yoktur.
Hamurun
hazırlanışı: Beş su bardağı su, 1 bardak
un ve tuz. Un önce soğuk suda çırpılarak
eritilir, kaynayan suya tuz atılır, eritilen hamur kaynayan suya çırpılarak
katılır, bir miktar kaynatılır ve sinilere şimdilerde ise tabaklara dökülür,
donmaya bırakılır. Sanıldığı gibi hamur çiğ değildir pişirilmiştir.
Çorbası
malzeme: Et, un, tereyağı, domates ve biber salçası, kurutulmuş acı biber, tuz.
Et
haşlanır kemiğinden ayrılır. Ocakta yağ
eritilir, un eklenerek iyice pembeleşesiye kadar kavrulur, salça eklenerek
biraz daha kavrulur. Kavrulan un soğuk su ile açıldıktan sonra büyük kaptaki
suya karıştırılır. Bir miktar kaynayan çorbaya önceden haşlanmış olan et suyu
eklenir ve kıvama gelinceye kadar kaynatılır.
Hazır
hale gelen araaşı gelen misafirlere içmeye hazırdır.
Bazı
yörelerde sinilerin ortası yıldız şeklinde açılır, büyükçe bir çorba tası
konur, yemek esnasında kim yıldızı bozarsa cezalı duruma düşer. Bazen de araaşı
çorbasına kim kaşığından hamuru kaçırırsa cezalı olur, gelecek araaşını o
yapar. Kaşıkla kesilen hamur çorbaya daldırılır, eskiden olmazsa olmazı şimşirden tahta
kaşıklarla içilirken, şimdilerde demir kaşıkla da içilmektedir.
İçen ve seven herkese afiyet olsun.