Parklar hepimizindir. Kamuya ait, halkın kullanımına sunulan hizmet mekanlarıdır.
Bakım ve temizlik başta olmak üzere parkların her tür sorumluluğu yerel yönetimlerindir.
Vatandaşlar kendilerine tahsis edilmiş, büyük emek ve maliyetli bu yerleri gönüllerince kullanabilir.
Zarar verenden, kötü kullanandan zararın tazminine yasalar izin vermiştir. Bu edepsizlere haddini bildirmek yerel yöneticilerin sorumluluğundadır.
Parklar kentlerin en iyi bilinen ve en çok kullanılan açık mekanlarıdır.
Sosyologlara göre, parklarda olan şeyler, toplumda olan şeyleri yansıtır.
Parklar ve yeşil alanlar sosyal değişimin bir ifadesidir.
Parklar sosyal fayda sağlar. Doğayla ve toplumun diğer bireyleriyle bir araya gelme fırsatı sunar.
Parklar fiziksel ve psikolojik fayda sağlar.
Parkların kalitesi, o şehrin ve şehir insanlarının kalitesiyle uyumlu olmalıdır.
Karaman park alanı yönünden zengin değil. Kişi başına düşen yeşil alan miktarı nedir, bilmiyorum.
Gözlemlediğim konulara ilişkin düşüncelerimi yazıyorum. Karaman’ın en çok ihtiyaç duyduğu hizmet, kentin bakımıdır.
Parklar bakımsız, kaldırımlar ve yollar bozuk. (Çarşı içi ve kent merkezinden bahsediyorum, kenar mahalleler değil sözünü ettiğim.)
AB kriterleri gereği ülke genelinde bir seferberlik halinde başlatılan görme engelliler için yapılmış sarı kabartmalar, Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Karaman’da da dökülmüş.
Yerleşim yerlerinin alt yapısı, üst yapısının bakımı, temizliği, planlaması, buralarda yaşayanlara hizmet vermek belediyenin görevidir.
Ama unutulmaması gereken husus, hizmeti talep etmektir. Hizmet kusurunda elele verip sesi duyurmak gerekir. Bu görev ise vatandaşa düşer.
Karaman’daki merkezi parklarda canlandırma, geliştirme ve iyileştirme ile restorasyon ihtiyacı olduğu aşikar.
Kent tasarımcılarından, peyzaj mimarlarından hizmet satın alınabilir.
Bir hatırlatma yapmak istiyorum: Mevcut eserlerin bakım, onarım ve işlevselliğinin sürdürülmesi, yenisinin yapılmasından daha öncelikli ve daha zordur.
Maddi açıdan olduğu kadar, anlayış ve zihniyet bakımından da bu böyledir.
Susmak Vebaldir
Yerel yöneticinin seçildiği parti, muhalif partilerin yöneticileri, sivil toplum temsilcileri, mahalle muhtarları, esnaf, imamlar, öğretmenler, doktorlar, avukatlar ve duyarlı vatandaşlar şehirlerine kayıtsız kalma hakkına sahip değildir.
Kentin temizliği, güzelliği, gelişmesi herkesi memnun eder.
Yerel yönetimler bugüne kadar parklar konusunda memnuniyet anketi yapmış mıdır?
Sorumluluk alanındaki hangi konuda anket yapılmıştır?
Lütfen vatandaşlarla paylaşılsın.
Yerel yönetimler cazip alanlar. Seçime az kaldı. Hangi partinin, hangi adayın şehir için ön çalışması var? Duymak istiyorum.
Belediye başkanlığı ve meclis üyeliği için aday olanlara bir sorum olacak; Niye aday oldunuz?
Hizmet için vb genel cevap değil, somut sözü olanların yanıtlarını buradan paylaşmaya söz veriyorum.
Unutmayınız: Kentlerin halısı yoktur, çöplerini halının altına süpürme şansınız olmaz. Her şey göz önündedir.
Ses çıkmamasının, (Karaman’da söylenişiyle çıt çıkmamasının) tepki gösterilmemesinin nedenleri, alışma, kanıksama, duyarsızlık ve en fenası, “bunların yapacağı bu kadar olur” anlayışıdır.
Parklarda otururken, masa, sandalye ve çay kontrolü yapmıyorum. İşyeri denetleyen zabıta memuru değilim. Çok kişiyle konuşuyorum.
Bilmelisiniz ki, içten içe bir ateş yanıyor, duman tütüyor, kokusunu duyun.
Hizmetlerden memnun olduğunu söyleyen yok, yarım kalmış yatırımlar rahatsızlık yaratmış. Konuştuğum kişiler söyleniyor. Küsmenin ilk adımı, öfkenin ilk basamağı söylenmedir.
Krallar da Espri Yapar
Muhammed Ali ile başladığım Park Kahvesi yazımı yine şampiyonla bitirmek istiyorum.
Ağır siklette Dünya Şampiyonluğunu üç kez elde eden ilk boksör olarak tarihe geçen Muhammed Ali’nin hikayesi bitmez.
M. Ali, 1978’de boksu bıraktığında Dünya Şampiyonu unvanına sahipti.
1996 Atlanta Olimpiyatlarında olimpiyat meşalesini yaktı. Bu olimpiyatta, 1960’da nehre attığı altın madalyasının yerine yenisi verildi.
2001 yılında 11 Eylül saldırılarında, başında New York itfaiye şapkası ile olay yerine geldi.
Burada, “İslam, barış demektir. Evde öylece oturup insanların, sorunun kaynağı olarak Müslümanları yaftalamalarına seyirci kalamazdım” diyen adamdı.
Parkinson hastalığına rağmen BM Barış Elçisi olarak 2002’de Afganistan’a gitti.
Dünya Boks Konseyi tarafından 2012 Aralık ayında “Boksun Kralı” ilan edildi.
Espriliydi. “Şu ana kadar iki kişiye vuramadım. Birisi sevimli hayalet Casper’ın kuzeni, diğeri de Muhammed Ali’dir” esprisini yaptı.
“Boksun en iyisiyim” diyen de o idi, “Ben boksu özlemeyeceğim, boks beni özleyecek” cümlesini kuran da o oldu.
3 Haziran 2016’da vefat etti.
Biz onu çok özledik.
Allah rahmet eylesin.