Mevlana’yı ziyaret için Konya’ya giden bir yazar arkadaşım aradı:
“Konya’dayım, bir isteğin var mı?”
“Hz. Mevlana amcamdır, selamımı iletir misin” yanıtını verdim.
Hayretle, “Nasıl amcan olur!” diye sordu.
“Evet öyle, yeğeniyim. Kendisine sorabilirsin” dedim.
Bu konuşma yıllar önceydi.
O arkadaşımla arada bir görüşürüz.
Arkadaşım, Hz. Mevlana’ya selam gönderdiğimde hitap tarzımı yadırgadığını, ama o günden sonra, hayatta olmayan hürmet ettiği kim varsa her birine, “Abi veya amca” dediğini anlatmıştı.
Nasıl ki kardeşiz, gönül dostları da benim ailemdendir. Umarım, onlar da beni aileden sayarlar.
Nure Sofi Karamanoğulları’nın atasıdır.
Anadolu’nun geniş bir bölgesinde 232 yıl hüküm süren Karamanoğulları Beyliği’nin kurucusudur.
Nure Sofi’yi tarihçi ya da tarih meraklısı değilseniz tanımayabilirsiniz.
Nure Sofi’yi, torununun yazdığı kitaptan okudum. Nure Sofi’nin mezarını da torunuyla birlikte ziyaret ettim. Karamanoğulları’nın ilk yerleşim yerlerini yine bana gösteren kişi Nure Sofi’nin torunu oldu.
Nure Sofi’nin torunu mu varmış, diyenler; biraz sabır.
Dede sevgisinin büyüklüğünü, ata mirasına titizliği, hatıralara sahip çıkmayı Nure Sofi’nin torununda gördüm.
Ataları için araştırmalar yapıyor, konferanslara katılıyor, kitaplar yazıyor.
Bu dostumun, dedesi Nure Sofi’nin mezarının yapılması için verdiği mücadelede müjdeli haber geldi.
Konuyu daha açık ve başından anlatmalıyım.
Ben Nure Sofi’yi geç tanıdım.
Mut’un Yalnızcabağ Mahallesi Değirmenlik mevkinde, sedir ağaçlarının gölgelediği bir tepedeki mezarını da geç gördüm.
Nure Sofi’nin, eşiyle yan yana yattığı kabrinin durumu üzüntü vericiydi.
Ağlatan bir görüntü vardı, ağladım. Konusu Karamanlılar olan tarihi romanlar yazan yol arkadaşımız da hıçkıra hıçkıra ağladı.
Bize rehberlik eden dostum, çok üzgündü. Dedesi Nure Sofi ve 20 dönümlük arazide atalarının mezarlarının, mezarlarla yaşıt sedir ağaçlarının bakımı ve korunması için yıllardır çalmadık kapı bırakmadığını anlattı.
Bu gezimizden sonra, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne gitti, güçlükle randevu alabildiği bir genel müdür yardımcısı ile görüştü.
Nure Sofi’yi, mezarının harap halini, Karamanoğulları’nı anlattı. Bir dosya ile Nure Sofi’nin mezarının bulunduğu bölgeye sahip çıkılmasını talep eden dilekçesini verdi.
Genel müdür yardımcısı, Ankara’da yaşayan, Karamanoğulları sevdalısı kişinin, dedesi için verdiği mücadeleden çok etkilendi. İşin bizzat takipçisi olacağını belirtti.
Beş dakikalık randevu bir kaç saat sürdü, genel müdür yardımcısının yemek ve çay ikramı ile sona erdi.
Nure Sofi’nin torunu, Kızılay’daki Vakıflar Genel Müdürlüğü binasından ayrıldığında çok mutluydu. Mutluluğunu da dostlarıyla paylaştı.
İnşaAllah bu kez atalarının mezarları bakım görecekti.
Geçtiğimiz günlerde Karaman’da Uyanış gazetesinde, “Kamuoyuna Sunulur, Beş Yılın Mücadelesi” başlıklı makale yayımlandı.
Makalede, “Karamanoğulları Atası Nure Sofi ve hanımının mezarlarının ve çevresinin düzenlemesi hakkında alınan karar kısaca şöyle:”
giriş cümlesinden sonra, Nure Sofi’nin mezarının bulunduğu bölge için proje hazırlandığı, işin ihaleye çıkma aşamasına geldiği, Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun onayına sunulduğu anlatılıyordu.
Nure Sofi’nin torunu, bu makalede mütevazılığından, beş yıldır verdiği mücadelenin ne olduğundan hiç söz etmedi.
Onun için dedesinin ve diğer atalarının mezarları bakıma alınacak, yedi, sekiz asırlık sedirler kurumaktan kurtulacak, 20 dönümlük alanda bir mescidin de yapılacak olması yeter de artardı.
Bu makaleyi yazan kişi, Karaman’da Uyanış’ın yazarlarından Şerafettin Güç idi.
Karamanoğulları Tarihi Araştırmacısı Şerafettin Güç’ün Karamanoğulları’na ait kitapları piyasada bu alandaki boşluğu dolduruyor.
Sayın Güç, atalarının mirasının takipçiliğini ısrarla sürdürüyor.
Nerden Nure Sofi’nin torunuymuş, diye soranlar:
Beş yıldır, mezarlar için çalmadık kapı bırakmayan, atalarının izini sürmekten yorulmayan bu kişi, Nure Sofi’nin torunu olmayı hak etmiyor mu?
Bizler, sevdiğimiz, adlarını hürmet ve saygıyla andığımız, hassasiyet gösterdiğimiz büyüklerimizin, değerlerimizin, atalarımızın torunları, yeğenleri, küçük kardeşleriyiz.
Şerafettin Güç, kitabını da yazdığı Nure Sofi’nin torunudur.
Mezarını bulabilirseniz Nure Sofi’ye sorabilirsiniz:
“Şerafettin Güç sizin neyiniz olur?”
Bakalım, verdiği cevabı duyabilecek misiniz.