Dünyanın en uzunu. (6.850 kilometre)
Havzasının genişliği Afrika’nın onda biri. (3 milyon 400 bin kilometrekare. Türkiye’nin topraklarının beş katına yakın.)
On ülkeye hayat veriyor. (Mısır, Etiyopya, Sudan, Güney Sudan, Uganda, Kongo Cumhuriyeti, Kenya, Tanzanya, Ruanda, Burundi)
Kaynağı, Tanzanya’daki Victoria Gölü.
Dimyat’tan Akdeniz’e kavuşuyor.
Kaynaktan Akdeniz’e yolculuğu üç ay sürüyor.
Delta ve çevresinde 100 milyona yakın insan yaşıyor.
Dünyanın en büyük ikinci timsah türüne ev sahipliği yapıyor.
Akdeniz’deki ağzı 300 kilometre uzunluğa sahip.
Kahire’de iki kilometreden fazla genişliyor.
Günlük yüklendiği ve taşıdığı miktar 300 milyon metreküp.
Bu özellikler Nil Nehri’ne ait.
Nil’i ilk gördüğüm kent, Kahire’dir. Sonra başka ülkelerde de gördüm. Geçmediği yer yok ki.
Yerli halk için hayat kaynağı, pirinç ve pamuk üretiminin can suyu.
Yabancılar için tekne turu, heyecan, seyir mekanı.
Nil nehrini ben böyle yazmazdım. Üslubum farklı. Kahire ve Mehmet Akif üzerine notlarım var.
Abanoz başlıklı, uyuyan bir yazımda, (Anamur’un Abanoz yaylasında bu yaz geçirdiğim bir gece, Mısır gezimi hatırladım.) uzun uzun Kahire’yi, Akif’i ve Nil’i anlattım.
Bu yazı başka Nil’e yazıldı.
Bir hoş geldin yazısı.
Çok az insan altı günde iki torun müjdesi almıştır. Ben onlardanım. Haftası dolmadan ikinci torunum doğdu.
Oğlum Akif ve gelinim Nurten’in Hüseyin Kaim’inden sonra, Ankara’da yaşayan kızım Zeynep Esin ve damadım Murat Cem’in, Nil adını verdikleri bir bebekleri oldu.
İlk çocuk mutluluğunu, 30’lu yaşlarımda ikizlerimle yaşadım.
Mehmet Akif Ersoy’un ölüm yıldönümüne tesadüf eden (27 Aralık) gece, Ankara’da gök yarılmış, yere iniyor“ dedirten bir yağmur vardı.
O yağmurlu gecenin sabahında, zor ulaştığımız hastanede ikizlerim doğdu.
İki minik bebek, iki kardeş çok güzel çocukluk geçirdiler.
Birbirine bağlı ve birbirine yakınlıklarını hiç kaybetmeyen iki çocuk, benim hayattaki en büyük varlığım oldu.
İkizlerdi ama kızımın bana yakınlığı kardeşinden farklıydı. Daha bir aylık bile değilken, ağlıyorsa kucağımda sakinleşirdi.
İlk sözcüğü veya hecesi “Mi” oldu. Mi, bana taktığı isimdi. O günden sonra kızıma ismiyle seslenmedim. O bana, ben ona “Mi” dedik.
Yıllar, yıllar, yıllar...
Bu ne hız.
Şimdi ikizlerim baba ve anne olmanın mutluluğunu yaşıyorlar.
Şimdi “Mi” anne oldu. Onun da bir “Mi”si oldu.
Kızım, Arapça dil eğitimi için bir süre Kahire’de kaldı. Çocuklarına Nil adını seçmelerindeki nedenlerinden biri bu olabilir.
Kızımın en güzel dönemiydi o yıllar. İyi bir okuldan Uluslararası İlişkiler diploması alacaktı.
İsim kişiyi değil, kişi ismi taşır.
Nil güzel bir isim; büyük nehir demektir.
Bu demektir ki aslında Nil, bir isme sahip değil. Nehir denmiş, ne kastedildiği anlaşılmış ve öyle kalmış.
Kızım, anne ve kardeş yönünden çok şanslıydı. Nil’e de aynı şansı dilerim.
Torunum Mi, hoş geldin aramıza.
Mutlu ve güler yüzlü bir aileye, çok kalabalık bir sülaleye geldin. Bu kimdi? Bu kimdi? Soruların devam ederken bir gün annenin şimdiki yaşına geleceksin.
Doğumuna ailen, ailenin yakınları çok sevindi.
Bir sevgi yuvasına doğdun.
Bunun ayırdına vardığında şükredeceksin.
Dünyanın yükünü, sıkıntısını senin için hafifletmeye çalışacak öyle çok yakının olacak ki, daha çok şükredeceksin.
Annen dünyanın en pozitif insanı, en güler yüzlü insanı, en şakacı insanı. Onu somurtkan göremezsin. Ben otuz senedir görmedim.
Anneni daha iyi tanıdığım için babandan söz edemedim.
Süt dönemin bitsin, baban sana ne yemekler hazırlayacaktır, ben tahmin edemiyorum. Baba süper aşçı, üşenmeyen türlerinden. Hafta sonları evde kalamayacaksın, baba gezmeyi seviyor. Baba hediyeci, sürprizlere hazır ol.
Şahidim ki, annen ve baban temiz insanlar. Haksızlık etmezler, haksızlığa da tahammül etmezler.
Bu yazıyı okuyup anlayacak yaşa geldiğinde şu tümceyi es geçme:
Annen ve baban seni çok beklediler.
Senin için uzun hazırlıklar yaptılar.
Verdikleri kiloları o gün kendilerine sen sorarsın.
Unutmadan, senden rahatsız olacak olan da var.
Kedileri çok seven Ahmet Dede’nin minik yavru iken 700 kilometre uzaktan getirdiği ve çok sevdiği halde, uzun gezileri nedeniyle bakamadığı ve kedici olan annenin sahiplendiği Tenten adlı siyam, evin prensiydi. Tenten’in evde bir prensesi istemeyeceğini bilmelisin.
O çok akıllı, senin doğduğundan mutlaka haberi olmuştur.
Kediler, sevgiyi paylaşmaz.
Sevgi verdikçe çoğalır.
Kediler çok şey bilir, bunu bilmez. Sağlıklı yaşa, düzgün yaşa, erdemli yaşa torun Mi, bebek Nil Yalın.
"Yalın ve Tek ailelerine hoş geldin Nil"