Bana rahmetli Muhittin Tartan’ı hatırlatan yolda hüzün de peşime takıldı.
İnsan sevdiklerinin özlemini iyileşmeyen bir yara gibi taşır. Bu yaraların en derinleri, ölüm gerçeğinin açtığı yaradır.
İşte, Muhittin’i hatırlatan bu
güzergah motosikletliler içinmiş. Motokros Yarışlarının afişleriyle karşılaştık. Türkiye Motokros Federasyonu bir süre önce Türkiye Motokros Şampiyonası’nın bir etabını burada yapmış.
Motosikletli gençlerle de karşılaştık. Sohbet ettiklerimiz oldu. Hepsinin yolu açık olsun.
Kumbağ’dan 7 km. sonra Yeniköy’e ulaştık.
Kıvrılan her virajın altı bir koy, kıyıdan itibaren Işıklar Dağı’nın her yeri ağaç; kayın, gürgen, meşe, karaağaç, karaçalı, ıhlamur.
İnsan elinin değdiği yerler bağ ve zeytinlik.
Yol boyu kaynak suyu var. Hepsine musluk takılmış.
Ne yazık ki milli geleneğimiz buralarda da yaşatılıyor.
Su kaynaklarının çevresi, o tatlı suları içip şükretmek yerine, içindeki pisliğini, aracındaki çöpüyle karıştırıp dökenler yüzünden atık alanına dönüşmüş.
Doğa cömert, insan nankör. Başka ne söylenebilir?
Zikir ve Dua
Plajdan ayrılıp dik yokuştan hemen sonra Uçmakdere Mahallesi’ne yaklaştık. (Tekirdağ büyükşehir, Uçmakdere köyü, Şarköy’ün mahallesi oldu)
Abdullah ve ailesini yeniden gördüm.
Baba traktörü yolun kenarına park etmiş, bir su kaynağının yakınında, bir kayın ağacının esintili zikri eşliğinde, öğle namazını kılmış, avuçları semaya açık duasını yapıyordu.
Yarabbim! Huzur bu olmalıydı.
Bir baba, eşi yanında, oğlunu almışlar, denize götürmüşler. Bir çocuğun kalbinde yer almanın en güzel yolu.
Aynı baba, kulluk bilinciyle Allah’a karşı görevini yerine getiriyor.
Eski adı ‘’hoş yer’’ anlamında Avdimio olan Uçmakdere Mahallesi’ne girişte bir kaynak suyu, (çeşme yapılmış, uzunca yalağı var) yolun iki yanında muhafız kardeşler gibi asırlık iki çınar ağacı tarafından karşılandık. Çınarlardan hangisi büyük, bilemediğimiz için ikisine de hürmetle eğildik.
Daha sonra bunların 600 yaşında ve anıt ağaç olduklarını öğrendik.
Çınarlar, anıt olduklarını dev cüsseleriyle, biçimli dallarıyla ve kök saldıkları mekanla, görenlerin önce gözlerine, sonra zihinlerine kazıyorlar.
Ağaçların bu çabası devlete, devletin bürokrasisine yeterli gelmemiş.
Bürokratik kayıt yoksa anıt ağaç olunur mu?
Onlarca imzadan geçen bir evrakla kardeş çınarlara kimlik kartı düzenleniyor. Onlar artık, tescilli anıt ağaç.
Uçmak kelimesi ile ilk kez Yunus Emre’nin bir şiirinde karşılaşmış, ‘’cennet’’ demek olduğunu öğrenince hayret etmiştim.
Uçmakdere, cennetdere demek. Cennet ırmaklarına alışkın kulak ve hafıza için zor bir kodlama. Buna rağmen çok güzel bir isim.
Uçmakdere’nin girişinde yemek ve çay molası verdiğimiz bir bahçede oturduğumuz sırada, Abdullah ve ailesini bir kez daha gördüm.
Galiba evleri Uçmakdere’de.
Ne Yaşarsak Oyuz
Abdullah güzel bir gün geçirdi.
Ağaçlardan, denizden, kumsaldan, yamaç paraşütlerinden renkler topladı.
Bu gece rüyasında renklere gark olacak, paraşütten atlayacak, Marmara’da kulaç atacak.
Bir gün uyanacak; ressam olursa bu renkler tuvalinde, yazar olursa cümlelerinde ortaya çıkacak.
Abdullah hangi mesleği seçerse seçsin, ailesiyle geçirdiği bugün, Işıklar Dağı’nın eteklerinden zirvesine kadar her nesneden topladığı renkler, artık onun parçasıdır.
Konuşurken sakinliğinde, ilişkisindeki nezaketinde, ruhundaki inceliğinde bugünün izleri olacak.
Çocukça sevincinin, aile huzurunun yoğurduğu kişilikle, bu bir günlük birikim, Abdullah’ın ömrü boyunca cömertçe kullanıp tüketemeyeceği bir serveti olacaktır.
Ah, keşke, çocuklar Abdullah olsa, çocukların anne ve babaları Abdullah’ın ana ve babası gibi olsa, huzur olsa.
Karamanlı Her Yerde
Doğru mudur, bilmiyorum. Doğruluk payı olmasa da hoşuma gitti.
Çavuş üzümü, ABD’ye Uçmakdere’den gitmiş.
Osmanlı Uçmakdere’ye Avdin, demiş.
Rum beldesiymiş. İçlerinde hiç müslüman yokmuş.
Osmanlı’ya ait her hangi bir kültür mirası da yokmuş.
Üzümden sonra, Lozan Anlaşması gereği, mübadele ile yerleşik halk da Yunanistan’a gitmiş.
Kimler mi gelmiş?
Hemşerilerimiz, Karamanoğulları’ndan aileler.
Selanik’in Gevgeli, Karasinan ve Mayadağ yerleşiminden gönderilen yörükler burada iskan edilmiş.
Uçmakdere, sit alanı ilan edilmiş. Bakir bölge.
Bir gün insanlarını ve mahalleyi anlatmak nasip olur inşallah.
Allah cezalandıracağı gezginin karşısına, gözü, gönlü kör, yaşadığı yerden habersiz gafili çıkarıyor. Vaktinizi çalıyor, yolunuzu şaşırtıyor. Allah böyle gafillerden tüm gezginleri korusun.