Karaman’da Uyanış’ta okudum; Ermenek Belediye Başkanı Uğur Sözkesen Beyefendi, imkanı olan herkesi Mennan Kalesi’ni görmeye davet etmiş.
Geleneğimizde davete icabet zorunluluğu vardır. Hz. Muhammed, “Biriniz bir davete çağrıldığı zaman, hemen ona gitsin.” buyurmuştur. (Buhari, Müslim)
Gerçi davet kelimesi Araplar tarafından ziyafet vermek anlamında kullanılır ama bu hadis, Anadolu’da geniş anlamıyla ‘’her davete icabet etmek gerektiği’’ biçiminde içselleştirilmiştir.
Şimdilerde çok yaygın olan ‘’’çevrenizde mutlaka görmeniz gereken saklı cennetler’’ başlıklı haberleri, 1990’ların başlarında, o yıllarda çalıştığım Hürriyet gazetesinde ilk kez yapıyorduk.
Yurt Haberleri Ankara Büro Şefi olarak görev yaptığım yıllarda, Anadolu’yu, özellikle Ankara ve çevresini karış karış gezerdim.
Gezdiğim yerleri, hafta sonunu değerlendirmek isteyen doğa tutkunları için bol fotoğraflı haber yapardım. Gazete, haberlere geniş yer verirdi.
Bir hafta sonu, Ankara’nın Evren ilçesine gittim.
Eski adı Çıkınağıl olan Evren, eski yerleşim yeri Hirfanlı Baraj Gölü’nün suları altında kaldığı için bugünkü yerine 1957 yılında taşınmış.
Çıkınağıl ismi, 1983’de dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in soyadına atfen Evren olarak değiştirildi. 1990 yılında ilçe oldu.
Evren, 3 bini aşmayan nüfuslu, gözden ırak, kimsenin kolay kolay yolunun düşmediği, Ankara’ya 180 kilometre uzaklıkta bir ilçe.
İlçenin güzelliği ve zenginliği Kızılırmak ve Hirfanlı Barajı’dır.
İlçeye gittiğimde, gördüğüm manzara olağanüstüydü. O tarihlerde Alaçatı’yı bilen yoktu ama Evren, Ankara’nın sörf yapılan, yelkenli küçük teknelerin tur attığı, kumsalı olan bir vahaydı.
Belediye sosyal tesisler yaptırmış. Baraj gölünden tutulan balıkların pişirildiği bir de mutfağı vardı.
Matbaa işçisi olarak hatırladığım ve 2 dönem belediye başkanlığı yapan şahısla yemek sonrası çay içerken tanıştım.
Gazeteci olduğumu öğrenince ilgi gösterdi. İlçeye yabancı misyon ve su sporlarıyla ilgilenen kişilerin geldiğini söyledi.
Balık çeşitleri ve kerevit avlanan gölün kıyıları tertemizdi. Havlunuzu serip güneşlenebilirdiniz. Kısaca, hafta sonu piknikçileri için ideal bir köşeydi.
Başkan, Ankaralıları ilçeye davet etti, ‘’Evren’i herkes görsün, bu güzellikler gizli kalmasın. Balıklarımızın tadına baksınlar’’ dedi.
Haber yayınlandığı zaman yüzlerce aracın Evren’e gideceğini bildiğim için, belediye başkanına, gelen kişilere hizmet verebilecek sayıda personel olmadığını belirttim. Ayrıca gelen kişilere balık ve ekmek yetiştirip yetiştirmeyeceklerini sordum.
Hiç sıkıntı yaşanmayacağını, her tedbiri alacaklarını söyledi.
Haber, gölün güzelliği ve ilçenin sakinliğinin kanıtı olan fotoğraflarla yayımlandı.
Gerçekten de o hafta sonu yüzlerce araç Evren’e gitmişti.
Üstelik haber, belki benim hatam, belki dizgi aşamasında, rakam düşmesi sonucu büyük bir yanlış içeriyordu; 180 kilometre, 80 kilometre olmuştu.
80 kilometre yerine 180 kilometre gitmek zorunda kalan piknikçiler asıl şoku, göl kenarında yaşayacaklardı. (O tarihlerde navigasyon da yoktu, Google de yoktu. Bilgi teyidi çok zordu)
Lokanta 80-100 kişiye hizmet verebilmiş, balık, ekmek bitmiş, hazırlıksız gelen yüzlerce kişi ise aç kalmıştı.
Olumsuz geri dönüş aldığım ilk haber olduğu için Evren belediye başkanının davet çağrısını asla unutmadım.
Başkanın adını da unutmadım.
Bir daha hiç bir yetkilinin ağzından davet çağrısı içeren haber yapmadım.
Evren’e de 30 yıldır gitmedim.
Benzer haberlerde izlenim ve sezgilerime göre önerilerde bulundum.
Sayın Sözkesen’in davet çağrısı, bana 30 yıl önceki mahcubiyetimi hatırlattı.
‘’Mennan Kalesi Ziyaretçilerini Bekliyor’’ başlığıyla yayımlanan haber; Karaman’ın Ermenek ilçesinde Torosların çıkılması zor bir zirvesinde ne zaman yapıldığı bilinmeyen ve en son Karamanoğlu Beyliği tarafından kullanılan Mennan Kalesi tarih, doğa ve fotoğraf severler için eşsiz güzellikler sunuyor’’ cümlesi ile başlıyor.
Sonra detaylı bilgi veriliyor. Bu paragrafta, ‘’Ermenek ilçesine 33 kilometre uzaklıktaki kaleye, yol ayrımından sonra (hangi yol ayrımı) orman içinde yapılan yaklaşık 5 kilometrelik bir yürüyüşten sonra çıkılabiliyor.’’ ifadeleri ile okuyucu uyarılıyor.
Dananın kuyruğu bundan sonra kopuyor.
Ermenek Belediye Başkanı Uğur Sözkesen yaptığı açıklamada diye devam eden haberi, alıntılayarak aynen aktarıyorum. Parantez içindeki cümleler bana aittir.
‘’Mennan Kalesi ulaşımı zor bir bölgedir. (Bölgededir demek istiyor olabilir mi) Tek noktadan bağlantısı vardır. Diğer yönlerden ulaşılması mümkün değildir. (Hangi yönden ulaşılıyor, diğer yönler derken ne kast ediliyor.) Kale, içinde yaşayanların korunması noktasında son derece güvenli bir noktadadır. (Noktanın noktası da varmış.)
Kalenin olduğu alan birinci derecede arkeolojik sit alanıdır. Restorasyonu için belediye olarak müracaatlarımız oldu. Projeler hazırladık, izin bekliyoruz. (Ne projeleri hazırlanmış?) Mennan ve diğer iki kalenin (Diğer iki kale?) restorasyonu tamamlandığında bu önemli kültür varlıkları halkımızın ve turistlerin kullanımına açılacak. (Halkımız ve turistler kaleleri nasıl kullanacaklar acaba. Ziyarete açılacak anlamında söylenmiş olmalı.) Mennan Kalesi şimdiden doğa tutkunlarının güzergahında olan bir yer. Belediyemizi arayan onlarca fotoğraf ve doğa spor kulüpleri Mennan Kalesi ve bölge hakkında bilgi almaktadır. (Sahi mi? Ben güzergahta belediyenin izini görmedim. )
‘’Başkan Sözkesen Herkesi Davet Etti’’ ara başlığından sonra haberin son paragrafı da şöyle:
Sözkesen, kaleye oldukça zorlu bir parkurda yürüyüş yapılarak (parkur, yürüyüş yolu demektir. Yani yürüyüş yolunda yürüyüş yapıyorsunuz! Eskiler böyle ifadeleri, Bab-ı Ali yüksek kapısından bir atlı süvari...diye devam eden cümleyle eleştirirlerdi.) ulaşıldığına dikkati çekerek, ‘’Zirveye ulaşıldığında ziyaretçileri muhteşem bir tarihi yapı karşılıyor. Ermenek Vadisi tüm güzelliğiyle görülebilir. İmkanı olan herkesi burayı görmeye davet ediyorum’’ ifadelerini kullandı.
Haberin kaynağı Belediye Başkanının kendisi mi, belediye basın sorumlusu mu?
Haberdeki bozuk ifadelerden daha vahimi, Başkan Sözkesen’in, (Bu açıklamaları kendisi yapmışsa) yukarıda alıntıladığımız içerikteki çağrısıdır.
‘’Mennan Kalesini herkes görsün’’ demek vebaldir.
Kaleye çıkmak için dağcı olmak, tırmanma eğitimi almış olmak, gerekli malzemeler getirmek gerekir. Gözü kara ve kendine güvenen sağlıklı insanlar çıkmayı deneyebilirler ve başarılı da olabilirler.
Ama büyük risk, hayati tehlike taşır. Zemin çok kaygan, kalenin bulunduğu tepe çok dik. Ben 100 metre kala pes ettim, yarım saatte, ekip arkadaşlarımın yardımıyla aşağıya inebildim.
Mennan’ın tam karşısındaki yerleşimden rehberimiz Resul Sağlam, Mennan’a ilk kez bizim yanımızda çıktı.
Bölgeyi çok iyi tanıyan ve yaşadığı coğrafyaya hayran olduğunu fark ettiğim Resul Sağlam, bir kaç kez tırmanmaya teşebbüs ettiğini, ancak cesaret edemediği için vaz geçtiğini anlattı.
Kaleyi, kalıntıları ve zirveden manzarayı onun çektiği görüntülerden izledim.
Etrafta kaleye ait herhangi bir bilgilendirme tabelası bulunmuyor. Tepenin yüksekliğini hiç bir kaynakta bulamadım.
Riskli bir bölgeyi cezbedici cümlelerle anlatarak insanları buralara davet etmeyi bir yöneticiye yakıştıramadım.
Sakatlanma veya can kaybı olursa kimi suçlayacağız?
İmkanı olanlar Ermenek’e gitsin, Ermenek’i ve gezilecek yerleri adım adım dolaşsın. Bunun çağrısını her Ermenekli yapabilir.
Bir süre önce bu gazetede bir Ermenek güzellemesi yazdım. Kısa sürede en çok okunan ve paylaşılan yazı oldu. Hala okunuyor.
Ermenekli değilim ama, sakin şehir başvurusuna çok sevindim. Süreci nasıl yönetirler, bilmiyorum. Benim işim de değil. Ermenek’e değer katacak bir girişim. Emeği geçenler unutulmayacaktır.
Yolu Ermenek’ten geçenlere önerimdir:
Mennan’ı uzaktan seyredin. Orman yolunda yürüyebilirsiniz. Ötücü kuşları doyasıya dinlersiniz. Ağaç çeşitliliği karşısında hayret edersiniz.
Yiyecek ve içecekleriniz varsa bir ağacın gölgesinde mola verebilirsiniz.
Son uyarı, maalesef su yok, tuvalet yok.
Sakın tırmanmaya da kalkmayın.
Bir yanınızı sakatlayacak olursanız sizi oradan sadece profesyonel ekipler kurtarabilir.