‘Sele yatak olma, Damlaya kap ol.
Gülüşte mest olma, gamda bitap ol.
CEHLE MEKTEP OLMA, İLME KİTAP OL.
Seni saklayacak bir raf, bulunur elbet.
Atlas seccade ol, sakın çul olma.
Yaradan'dan gayrısına kul olma.
Geçer akçe diye varıp pul olma.
Altından anlayan sarraf bulunur elbet.’
Der ve devam eder şiir.
Bize neler oluyor, hangi derekeye yuvarlanıyor insanımız?
Bir insanın canı ve vücut bütünlüğü nasıl kutsal ise; şerefi, namusu, kimlik ve kişiliği de, hem inancımızda hem de töremizde korunmuş ve kutsaldır.
Erdemli sorumlu bir insan kendi emniyet ve itibarına yapılmasını istemediği bir şeyi başkalarına nasıl yapar?
Serseri ve rezil bir dedikodunun teferruatında boğulmak; izan insaf ve vicdanın zayi olması halidir.
Topluma karşı bir sorumluluğumuzun gereği olarak; çürümüşlüğe hep beraber karşı durmak adına haykırıyorum...!
Peki nedir işin doğrusu?
Üç, dört tene gencin, nefsine uyup, hata yapıp, kumpas kurup şantajla ( küçük yaş gerekçesi ile ) yüksek bedel talep etmeye teşebbüs etmeye çalışanların oltasına takılanların suçu, ayıbı, günahıdır....
Ve hakim bir tepeden bütün olanları, dinleyip izleyip takip eden Devletin adalet ve emniyetinin Kamu maslahatı adına müdahalesidir.... !
Meşhur iş adamları diyerek bir genelleme ile yapılan çirkinlik, yorumlar, suizanlar neyin nesidir?
Bir fabrikamızda çalışan bir gencin bu suça karışıp yapmış olduğu düşük, galiz hatayı genelleyerek bütün iş dünyasını, masum insanları, töhmet altına almak, sinelere çöken ağır bir vebal değil midir ?
Yapan elbet cezasını çeksin, çekecektir. Hala ısrarla örterler, örtecekler. Zengin işini halleder gibi çirkin yaklaşımlar.
Devletin kanununa ve işleyen hukuka saygısızlık değil midir ?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kabile devleti mi?
Savcısı hakimi neye göre hüküm veriyor, selamla hatırla mı?
Bu devlete ve kurumlarına verilecek en büyük yıpratmadır.
Herkes rahat olsun.
Gerçeklerin ergeç ortaya çıkmak gibi bir özelliği var.
Hiçbir şey gizli saklı kalmaz.
Devlet Erki yakalar cezasını verir.
İlahi adalet er geç mutlak tecelli eder....
İnsan işte..!
Aciz, zavallı ve zaaflı varlık ....Hele genç tecrübesiz ve hayatı olayları anlayıp idrak edemediyse nefsine mağlup olabilir .
Yüce Allah, insan bazen şerri, tıpkı hayrı istercesine ister. Pek acelecidir bu insan.
(İsra suresi / 11 ayet)
Maalesef insan peşin zevk, kestirmeden mal, mülk peşindedir.
Ve devamında Yüce Allah
“Biz her insanın vebalini kendi nefsine bağladık. Her insan yaptıklarına göre muamele görür.
Nitekim kıyamet günü önüne açılan bir defter çıkaracağız. (İsra suresi / 13 ayet.)
İlahi hüküm ve kanunlara göre, suçun şahsiliği esastır. Yani oğlunun suçundan babası, babasının suçundan oğlu mesul değildir....
O zaman meseleyi genelleyip futursuzca yazanlar, dedikodu yapanlar hangi vicdan, hangi izanla böyle hareket edebiliyorlar ?
Birgün Resulullah (sav) minbere çıkıp yüksek sesle şöyle nida etti :
“Ey diliyle Müslüman olup ta, kalbine iman nüfuz etmemiş olan (münafıklar) .!
Müminlere eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın.
Zira kim mümin kardeşinin kusurlarını araştırırsa; Allah da onun kusurlarını açar.Allah kimin kusurunu açarsa onun evinin içinde ( insanlardan gizli) bile olsa rüsvay eder.” (Tirmizi Birr 85-2033)
Yani..!
Kınamayınız..! Kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz. (Tirmizi Kıyamet 53/2507)
Yine Yüce Yaradan;
“Kim doğru yolu seçerse kendisi için seçmiş olur. Kimde doğru yoldan saparsa, kendi aleyhine sapmış olur. Hiç kimse başkasının günah yükünü taşımaz.” (İsra suresi / 15 ayet)
Bu hükümleri kısaca yazdım. Yazma sebebim; topluma ve insanıma karşı bir sorumluluk duygusudur.
İnsan yalan konuşursa bir günah.
İnsan gıybet ederse yüz günah.
İnsan iftira ederse bin günah.
Toplumda sevgi, güven, merhamet, kardeşliği baltalayarak, çıkarılan fitne ve nifakla huzuru bozanlar münafık olurlar...
İşçi ve işveren her zaman iç içedir .....
İş verende, iş görende bu milletin bir değeridir değer üretenidir.
Emanete ihanet edenden daha zalim daha kötü kim olabilir?
Yaşadığımız şehirde Onbin kadar kadın ve kızımız çalışmakta. Çalışanı da çalıştıranı da töhmet altına alıp, ailelerini ana, baba, çocuk, eşlerini huzursuz etmeye ne hakkınız var?
Herkesin daha dikkatli ve sorumluluklarının bilincinde olması dileklerimle.
Sevgi ve selamlarımla ...
Yorumlar
Kalan Karakter: