Karaman Kamu-Sen İl Temsilciliği
tarafından yapılan açıklamada, "Bütün kamu görevlileri ve emeklerimize
selam ve saygılarını ileten Genel Başkanımız Önder Kahveci geride kalan beş
toplu sözleşmede yaşanan kayıpların bir kez daha tekrar etmemesi adına Türkiye
Kamu-Sen'in Toplu sözleşme masasında var gücüyle mücadele edeceğinin altını
çizdi.
Genel Başkan Kahveci: "Toplu
sözleşme masasında her bir talebimizin tek tek takipçisi olacağız" dedi.
Kamu görevlilerinin ve
emeklilerinin 2022 ve 2023 yıllarında alacakları maaş zamlarının, sosyal ve
özlük haklarının belirleneceği 6. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmeleri 2 Ağustos
Pazartesi günü başlayacaktır.
Hepimizin bildiği gibi bundan önce
gerçekleştirilen 5 toplu sözleşme süreci, kamu görevlilerinin ve
emeklilerimizin mali ve özlük haklarına yeterli katkıyı sağlayamamış adeta bir
hayal kırıklığı yaratmıştır.
Gerek toplu sözleşme süresinin
verimli kullanılamaması gerekse talepler üzerinde yeterli pazarlık yapılamaması
nedeniyle toplu sözleşme görüşmeleri bir kör düğüme dönüşmüş; sorunlara çözüm
üretme mekanizması olmak yerine yalnızca sorunların dile getirildiği ama hiçbir
önerinin tartışılmadığı bir mecra halini almıştır.
Toplu sözleşme sistemine
geçtiğimiz 2012 yılından beri gerçekleştirilen 5 dönem toplu sözleşme
görüşmelerinden farklı olarak bu yıl, Türkiye Kamu-Sen ve Memur-Sen, kamu
çalışanlarımızın ve emeklilerimizin vaz geçilmez talepleri noktasında bir
ortaklaşmaya gitmiş,
6. Dönem Toplu Sözleşme
Görüşmelerinde, belirlediğimiz ortak talepler üzerinden birlikte pazarlık yapma
kararı almıştır.
Gerçekleştirilen teknik çalışmalar
neticesinde ağırlığı mali ve sosyal haklarda olmak üzere 51 ana konu başlığı
ile geçmiş dönemlerde karar altına alınan 40 konu başlığının revize edilmesi
olmak üzere toplamda 91 başlıkta uzlaşmaya varılmıştır.
Buna göre bu sene belirlediğimiz
talepler çerçevesinde bir pazarlık yürütme ve bu süreci en verimli şekilde
değerlendirme noktasında elimizi taşın altına koymuş ve inisiyatif almış
bulunmaktayız. Elbette taleplerimiz ortaklaştırdığımız 91 ana başlıktan
oluşmuyor.
Türkiye Kamu-Sen olarak ortak
talepler dışında belirlediğimiz sorunların çözüm önerilerini de ayrıca Kamu
İşveren tarafına sunacak ve toplu sözleşme görüşmelerinde gündeme taşıyacağız.
Birlikten kuvvet doğar anlayışı
ile hareket ederek çıktığımız yolda toplu görüşme sürecinin başarısı, başta
Kamu İşveren tarafının gerçekçi yaklaşımı ve gösterilecek irade ve kararlılığa
bağlıdır.
Her şeyden önce belirtmek isterim
ki, 2019 yılının sonundan beri bir salgın hastalık belasıyla mücadele
etmekteyiz. Bu mücadelenin baş aktörleri de hiç kuşkusuz ki memurlarımız olmuş,
her türlü hayati tehlikeye karşı bu süre boyunca 7 gün 24 saat aralıksız olarak
kamu hizmetlerinin aksamadan sürdürülmesi için adeta bir kurtuluş savaşı
vermiştir. Bu uğurda başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere pek çok kamu
görevlimiz hayatını kaybederken sayısız kamu çalışanı da görevleri esnasında
virüse maruz kalarak mağduriyetler yaşamıştır. Bu süre zarfında
vatandaşlarımızın evlerinden dışarı dahi çıkmadığı dönemlerde kamu hizmeti
sunan tüm çalışanlarımıza bir kez daha şükranlarımızı sunuyor, toplu
sözleşmelerde onları unutmadık diyoruz.
Gerek pandemi döneminde gerekse
normal şartlar altında, memurlarımız yaklaşık 800 bin kilometrekarelik alana
sahip vatanımızın en ücra köşelerine kadar hizmet götüren yegâne çalışanlardır
ve ülkemizin her noktası, büyük şehirler kadar gelişmiş imkânlara sahip
değildir.Birçok kamu kurum ve kuruluşunun özellikle taşra teşkilatlarında,
elverişsiz çalışma ortamlarında, yetersiz araç gereç ve kısıtlı kaynaklarla,
görevini en iyi şekilde yerine getirmek için canını dişine takıp çalışan
memurlar adeta unutulmuş durumdadır. Bu durumdaki birçok memurumuzun sorunu
ekonomik olmanın da ötesinde, insanlık dramı boyutuna ulaşmıştır. Yerel
yönetimlerde bırakın maaş zammını aylardır maaşını alamayan, sigorta primleri
yatmayan kamu görevlilerimiz bulunmaktadır. Biz toplu sözleşme görüşmelerini,
kamu görevlilerinin ve emeklilerinin kangrene dönüşmüş bulunan sorunlarının
çözülebileceği tek yer olarak görüyoruz. Bu bakımdan toplu sözleşmeden sonuç
almak için öncelikle sistemin revize edilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Öyle ki, 4688 sayılı Kanunun eksik
ve yanlış hükümleri; toplu sözleşme görüşmelerini yalnızca mali ve sosyal
haklarla sınırlayarak memurlarımızın yer değiştirme, atama, yükselme, disiplin,
unvan değişikliği gibi sorunlarını yok saymakta; memur meselelerini adeta
masadan kaçırmaktadır.
Genel toplu sözleşme ile hizmet
kolu toplu sözleşmelerinin birlikte yapılmasından dolayı süreç bir keşmekeşe
dönüşmekte, hiçbir konu yeterince tartışılamadan toplu sözleşmelerin sonuna
gelinmektedir.
Takdir edilmelidir ki, farklı
statülere ve farklı çalışma koşullarına sahip, 11 hizmet kolunda bulunan ve
sayıları 4 milyona yaklaşan kamu çalışanının, 2 milyon dolayındaki emeklilerle
birlikte 6 milyon kişinin sorununun 3 haftalık bir sürede tartışılıp çözülmesi
oldukça zordur.
Bu nedenle Türkiye Kamu-Sen olarak
genel toplu sözleşme ile hizmet kolu toplu sözleşmelerin birbirinden ayrılarak
farklı zaman ve zeminlerde gerçekleştirilmesinin daha uygun olacağına, toplu
sözleşme sisteminin ancak bu şekilde etkili ve verimli sonuç üreteceğine
inanıyoruz.
Biz bütün bu olumsuz koşullara
rağmen üzerimize düşen görevi yerine getirecek ve kamu görevlilerinin haklarını
bütün imkânlarıyla korumaya ve geliştirmeye çalışacağız.
Türkiye Kamu-Sen olarak, bugüne
kadar olduğu gibi bundan sonra da en önemli talebimiz, kamu görevlilerinin
hakkı olan toplu sözleşmenin, grev ve siyasete katılma ile birlikte
kullanılabilmesi ve gerçek anlamda eşit temsile dayanan, ILO normlarına uygun
bir toplu sözleşme sistemine geçilmesi yönündedir.
4688 sayılı Kanunun 32. maddesi
ile yerel yönetimlerde çalışanlar için getirilen sosyal denge sözleşmelerinin
yerel yöneticilerin keyfiyetine bırakılması neticesinde bazı belediyeler sosyal
denge sözleşmesi imzalarken
bazıları imzalamamakta, farklı belediyelerde imzalanan sözleşmelerin tutarları
da farklı olduğu için kamudaki ücret adaleti yok olmaktadır.
Bu nedenle sosyal denge
sözleşmelerinin zorunlu hale getirilmesi ve gerçekleştirilecek hizmet kolu
toplu sözleşmeleri ile tüm memurların sosyal denge sözleşmesinden faydalanması
sağlanmalıdır.
Mevcut düzende toplu sözleşmeyi
imzalamaya veya Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvurmaya yetkili yegâne
merci çalışanlar adına Kamu Görevlileri Sendikaları Heyet Başkanı olarak
belirlenmiştir.
Bu hükmün, sendikal örgütlenme ve
toplu pazarlık hakkına nasıl bir darbe vurduğu geçtiğimiz toplu sözleşme
dönemlerinde açıkça görülmüş, memur ve emekliler bir tek kişinin keyfi kararı
nedeniyle büyük zarara uğratılmıştır.
4688 sayılı Kanuna göre gerek
genel gerekse hizmet kolu toplu sözleşmeleri, sendikalı sendikasız bütün kamu
görevlilerini etkileyen bir hukuki metindir.
Bu nedenle kamu görevlilerinin
tamamını temsil etmeyen bir konfederasyona bütün kamu görevlileri ve emekliler
adına bağlayıcı karar alma yetkisinin verilmesi, toplu pazarlık görüşmelerinin
mantığına ve demokratik ilkelere aykırıdır.
Kanuna göre, bir sendikaya üye
olan kamu görevlileri hakkında toplu sözleşme yapma yetkisi, bir başka
sendikaya devredilmektedir ki, böyle bir durum ne örgütlenme özgürlüğü ne de
kişilerin tercih haklarına saygı sınırları içinde değerlendirilemez.
Kaldı ki, Kanun toplu sözleşmeyi
bağıtlama hakkı elinden alınan sendika ve konfederasyonlara Kamu Görevlileri
Hakem Kurulu’na başvuru hakkı da tanımamaktadır.
Böyle bir uygulamanın uluslararası
sözleşmelere aykırı olduğu açıktır.
Bu amaçla; masada bulunan her bir
konfederasyonun Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvurabilmesini sağlayacak
bir düzenleme yapılmalı, Kurul, Hükümetten bağımsız karar verebilecek bir şekilde
yeniden düzenlenmelidir.
Çalışanlara, masa başında
hazırlanan enflasyon hedefi doğrultusunda ücret artışı yapıldıktan sonra
çalışanların ve vatandaşların çarşıda, pazarda karşı karşıya kaldığı gerçek
enflasyon karşısında kaderiyle baş başa bırakılması kabul edilemez.
Yıllardır, vatandaşlarımızın
zorunlu olarak tükettiği mal ve hizmet fiyatlarındaki artışlar, memur maaşları
için temel kabul edilen enflasyon oranının üzerinde gerçekleşmektedir.
Bu nedenle kamu çalışanlarının
ücretleri mal ve hizmet fiyatlarında yaşanan artışlar karşısında her yıl
erimektedir.
Geçtiğimiz dönemde alınan Hakem
Kurulu Kararı gereği 2020 yılının ilk ve ikinci altı aylık dönemleri için yüzde
4’er olmak üzere kümülatif yüzde 8,16; 2021 yılının her iki altı aylık dönemi
için yüzde 3’er olmak üzere kümülatif yüzde 6,1 artış yapıldı.
Orta vadeli mali planlara
bakıldığında toplu sözleşme sistemine geçildiği 2012 yılından beri hedeflenen
enflasyonun %5 olduğu ancak bu hedefe hiçbir yılsonunda ulaşılamadığı
görülmektedir.
Buna karşın memur ve emekli
maaşlarına yapılacak artışlarda hep hedeflenen enflasyon temel alınmıştır.
Bugüne kadar gerçekleştirilen
toplu sözleşme görüşmelerinde enflasyon farkı hariç maaşlara yapılması
kararlaştırılan artışlar gerçekleşen enflasyonun sürekli altında kalmıştır.
Özellikle COVID-19 salgının da
etkisiyle 2020 yılından itibaren ekonomik göstergelerin biraz daha bozulduğu
görülmektedir.
Buna bağlı olarak geçtiğimiz yıl
TÜFE yüzde 14,60 olmuş, 2021 yılı haziran ayı itibarı ile de yıllık resmi
enflasyon yüzde 17,53’e kadar yükselmiştir.
TCMB beklenti anketinde bile 2021
yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 14,46; yıllık gerçekleşen enflasyon yüzde
17,53 iken kamu görevlilerine 2021 yılının tamamı için yüzde 6,1’lik bir artış
yapılmıştır.
Tüketici fiyatlarındaki yükseliş
yüzde 42,89’a ulaşan toptan fiyatlardaki artışla birlikte değerlendirildiğinde
ekonomide her şey yolunda gitse bile uzunca bir süre daha fiyatların
pahalanacağını, alım gücündeki düşüşün süreceğini göstermektedir.
Dolayısıyla, 2021 yılı sonunda
beklentiler gerçekleşse bile maaşlardaki reel düşüş sürecektir.
Her ne kadar dönem sonları itibarı
ile maaşlara enflasyon farkı eklense de bu ödemenin geriye dönük olarak yaşanan
kayıpları karşılamadığı, yalnızca anlık bir enflasyon düzeltmesi olduğu ve
dönem içinde maaşların sürekli eridiği açıktır. Maaşların döviz kuru
karşısındaki durumu da ortadadır. 2019 yılında 706,7 dolar olan ortalama memur
maaşı 2020 sonunda 570,4 dolara düştü; memur maaşı bir senede aylık 136,3 dolar
eridi.
2002 yılında ortalama memur
maaşıyla 22,1 çeyrek altın alınabilirken bu rakam bugün 6’ya geriledi.
Sadece 2020-2021 Haziran ayları
itibarı ile 4 kişilik ailenin zorunlu harcamaları tam 1262 lira artarken
ortalama memur maaşındaki artış enflasyon farkı ve temmuz ayı zammı da dahil
aylık ortalama 734,37 lirada kaldı.
Yani harcamalar 1262 lira, gelir
ise 734 lira arttı; aile bütçesi son bir yılda 527,67 lira ile 709,90 lira
arasında değişen rakamlarda açık verdi.
Maaşlar ortalama %10,12 eridi.
Durum böyle iken, belli kesimlere
sürekli vergi indirimleri, aflar, teşvikler getiriliyor ama bütün yük adaletsiz
vergiler yoluyla bizlerin üstüne yıkılıyor.
İşte bu yüzden ülkemizin
kaynaklarını adilce paylaşalım diyoruz, adil bir gelir dağılımı istiyoruz.
Amacımız kamu çalışanlarını ve
emeklileri insanca yaşayabileceği bir ücrete kavuşturmaktır.
Türkiye Kamu-Sen olarak
taleplerimizin tamamını bilimsel ve ekonomik gerekçelere dayandırıyoruz.
Ortak talep belirlerken de bu
ilkeden taviz vermedik. Bugüne kadar dayanağı olmayan, toplumsal geçerliliği
bulunmayan hiçbir talebi toplumumuzun gündemine taşımadık.
Son yıllarda, Devletin asli ve
sürekli görevlerinin Anayasaya ve kanunlara aykırı bir şekilde kadrosuz
personel eliyle sağlandığı, sözleşmeli, geçici, vekil gibi sıfatlar altında
güvencesiz istihdamın alabildiğine arttığı görülmektedir.
• Konfederasyon olarak öncelikli
talebimiz, 657 sayılı Kanunun 4. maddesinin “B” fıkrası uyarınca çalıştırılan
sözleşmeli personel ile vekil ebe, hemşire, imam, aile sağlığı merkezlerinde
görev yapan kamu dışı sağlık personeli ve usta öğreticilerin memur kadrolarına
geçirilmesidir.
• Kamuda sözleşmeli ve geçici
personel çalıştırılması uygulamasına son verilmeli, idari hizmet sözleşmeli
personelin hukuki statüleri belirlenmeli,
• Üniversite mezunu işçilerin de
talepleri halinde memur kadrolarına atanmaları sağlanarak kamuda istikrarlı ve
sürdürülebilir bir istihdam rejimi oluşturulmalıdır.
Türkiye Kamu-Sen olarak,
“Hesaplaşma olmadan helalleşme olmaz. Geçmişin hesabı kapanmadan geleceğe
bakılmaz.” diyoruz.
Bu kriterimizi ortak talepler belirlenirken
de ortaya koyduk. Bu nedenle 2022 ve 2023 yıllarının maaş zammı belirlenmeden
önce, geçmiş döneme ilişkin olarak ortaya çıkan erimenin giderilmesi, ekonomik
olumsuzlukların yarattığı yaraların sarılmasının zorunluluğunu ısrarla
vurguluyor, memur ve emeklilerin ekonomik olarak kaybolan yıllarını geri
istiyoruz.
• Geçtiğimiz dönemde ortaya çıkan
kayıplarımıza mahsuben taban aylığa seyyanen net 600 TL telafi artışı
istiyoruz.
Taban aylığa yapılmasını
istediğimiz net 600 TL artıştan sonra 2022 ve 2023 yıllarına ilişkin
taleplerimizi ise şu şekilde ifade edebiliriz:
• Kamu görevlilerine ve emeklilere
2022 yılının tamamı için ocak ayından itibaren %21 zam ve ayrıca %3 refah payı
artışı istiyoruz.
• 2023 yılı için ise ocak ayından
geçerli olmak üzere tüm kamu görevlilerinin ve emeklilerinin maaşlarına %17 zam
ve yine Ocak 2023’ten geçerli olmak üzere %3 refah payı talep ediyoruz.
• Enflasyon farkının ise TÜFE’nin
maaşlara yapılan oransal artışların üzerine çıktığı aydan itibaren ödenmesini
istiyoruz.
Temel mali taleplerimiz;
• 2022 yılının tamamı için refah
payı dahil kümülatif %24,6 artış ve ocak ayından geçerli olacak şekilde taban
aylığa seyyanen 600 TL net zam olmak üzere en düşük memur maaşına toplam
%43,71; ortalama memur maaşına toplam %38,98;
• 2023 yılının tamamında ise refah
payı dahil tüm maaşlara %20,51 zam olarak özetlenebilir.
Mali taleplerimizin karşılanması
durumunda;
• Bugün 3.918 lira düzeyinde olan
15’in 1’indeki en düşük dereceli memur maaşı 2022 yılında 5.632 liraya; 2023
yılında 6.787 liraya;
• 5.212 lira düzeyinde olan
ortalama memur maaşı ise 2022’de 7.244 liraya; 2023’te de 8.730 liraya
çıkacaktır.
• Önümüzdeki yıl için en düşük
memur maaşına 1.713 lira, ortalama memur maaşları için ise 2.031 lira zam
istiyoruz.
Ayrıca;
• COVID-19 salgını sürecinde görev
yapan memurların bu süreleri fiili hizmet süresi zammı olarak kabul edilsin ve
bu sürelerde esnek çalışma şartlarından faydalanamayan memurlara telafi ücreti
verilsin diyoruz.
• COVID-19’un illiyet bağı
aranmaksızın meslek hastalığı olarak kabul edilmesini, bu nedenle hayatını
kaybeden başta sağlık çalışanları olmak üzere kamu görevlilerinin şehit
statüsünde değerlendirilmesini istiyoruz.
• Verilen sözlere uygun olarak
bütün kamu görevlilerini kapsayacak ve tüm beklentileri karşılayacak bir ek
gösterge düzenlemesine ihtiyaç vardır, bu konudaki adaletsizlikler giderilsin,
Yardımcı Hizmetler Sınıfında görev yapan personele de ek gösterge verilsin
diyoruz.
• Ortalama memur maaşının yıllık
toplam tutarı dikkate alınarak gelir vergisi tarifesine yeni düzenleme
getirilsin, kamu görevlilerinin yaşadığı vergi adaletsizliği son bulsun
diyoruz.
• Yılda iki kez dini bayramlar
öncesinde tüm kamu görevlilerine “Bayram İkramiyesi” ödenmesini istiyoruz.
• Memur maaşını oluşturan bütün
kalemler ile ek ödeme, döner sermaye, ek ders, fazla mesai, ikramiye gibi tüm
ödemelerin emekli keseneğine dâhil edilerek, emekli olacak memurların yaşadığı
mağduriyetlerin giderilmesini talep ediyoruz.
• Yardımcı Hizmetler sınıfındaki
personelin bir defaya mahsus olarak Genel İdare Hizmetleri Sınıfına
geçirilmesini; Genel İdare Hizmetleri ve Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışan
memurlara eğitim durumlarına göre yükselebilecekleri derecelerin kadrosunun
verilmesini talep ediyoruz.
• Aile kutsaldır. Aile birliği
sağlansın, eş durumu, sağlık ve öğrenim özrü önündeki engeller kaldırılsın
istiyoruz.
• Görevde yükselme ve unvan
değişikliği sınavlarının boş kadro bulunması durumunda derhal yapılmasını
zorunlu kılacak mevzuat değişikliği talep ediyoruz.
• Görevde yükselmelerde ve ilk
atamalarda her türlü istismara açık olan sözlü sınav uygulamasının
kaldırılmasını, bu tür atamaların objektif bir şekilde gerçekleştirilecek
yazılı sınavlar aracılığıyla yapılmasını istiyoruz.
• Özel hizmet tazminatında yaşanan
adaletsizliklerin giderilmesi, özel hizmet tazminat oranlarının unvan bazında
eşitlenerek tüm memurlar için yükseltilmesi, çalışma barışına katkı
sağlayacaktır diyoruz.
• Ek ödeme sorunları çözülsün,
• Şefler, müdürler ve şube
müdürlerinin özlük hakları hakkaniyete uygun bir şekilde yeniden düzenlensin,
• Kamu kurum ve kuruluşlarında
görev yapan uzmanlar arasında oluşturulan kariyer uzmanlığı- normal uzmanlık,
merkez-taşra uzmanları gibi farklılıklar giderilsin, aynı unvanlı personelin
özlük hakları eşitlensin,
• Zorunlu rotasyon uygulamasına
son verilsin, kalkınmada öncelikli yörelerde çalışan personel için mahrumiyet
yeri ödeneği gibi teşvikler getirilsin diyoruz.
• Fazla mesailerin insan haklarına
dahi aykırı bir şekilde ücretlendirilmesine karşı çıkıyor, fazla mesai
ücretinin çalışanın normal çalışması karşılığında aldığı saat başı ücretten az
olmayacak şekilde artırılmasını istiyoruz.
• Başta aile yardımı ve çocuk
parası olmak üzere tüm sosyal yardım ve ödemelerin yükseltilmesini; tüm kamu
görevlilerine giyim, kira, evlenme, ulaşım, doğum, ölüm ve eğitim yardımı
ödenmesini, sosyal devlet ilkesinin gerçek anlamda hayata geçirilmesini talep
ediyoruz.
• Ek ders ve nöbet ücretleri
artırılmalı, kamu kurum ve kuruluşlarında fiilen öğretmenlik yapan personele ek
ders ücreti, nöbet tutan öğretmen, sağlık personeli gibi tüm personele nöbet
ücreti verilmelidir diyoruz.
• Geçtiğimiz dönemlerde karar
altına alınan konular ilerletilerek sürdürülsün istiyoruz.
Bunun yanında;
• 399 sayılı KHK’ya tabi olarak
çalışan personelin ek ödeme, kurum değişikliği, nakil, vergi adaletsizliği gibi
sorunlarının çözülmesi,
• Askeri işyerleri ile Emniyet
teşkilatında çalışan sivil memurlar ile koruma ve güvenlik personelinin
sorunlarının çözülmesi,
• Tüm kamu görevlilerinin
işçilerde olduğu gibi yemeklerden ücretsiz yararlanması ve yemek hizmeti
sunulmayan işyerlerinde yemek ücretinin nakit olarak ödenmesi,
• Vatani görevini yapmak üzere ya
da doğum yapması nedeniyle ücretsiz izne ayrılan kamu görevlilerinin sosyal
güvenlik primlerinin kurumları tarafından yatırılmaya devam etmesi, söz konusu
personele izinleri süresince maaşlarının belli oranında destek ödemesi
yapılması,
• Bayramlarda ve hafta sonlarında
tatil yapamayan kamu çalışanlarının çalışma şartlarının yeniden gözden
geçirilmesi,
• Fiili hizmet zamlarının yeniden
belirlenmesi,
• Mobbing uygulamasına maruz kalan
personelin korunmasına yönelik yasal düzenleme yapılması,
• Çocuklarımızın öğrenimlerine
devam edememeleri durumunda ödemek zorunda kaldıkları Genel Sağlık Sigortası
Primi uygulamasına son verilmesi, yaş sınırının yükseltilmesi,
• Engelli personelin daha kolay
hizmet üretebilmeleri ve çalışma hayatında kendilerine yeterince yer
bulabilmeleri için her türlü pozitif ayrımcılık yapılması,
• Kadın çalışanlarımızın
sorunlarının çözülmesi,
• Emekli maaşlarının
yükseltilmesi, emeklilere de aile yardımı ve çocuk parası gibi sosyal yardım
verilmesi gibi birçok talebi de toplu sözleşme masasına taşıyacağız.
Elbette taleplerimiz bunlarla
sınırlı değil, hizmet kolları itibarı ile kamu görevlilerinin birikmiş
sorunlarını çözecek önerilerimiz, hazırladığımız çalışmamızda mevcut.
Kısaca genel bir değerlendirme
yaparak özetlemeye çalıştığım taleplerimizin karşılanması, memurlarımızın
biriken sorunlarının çözülmesi için büyük bir adım olacaktır.
Taleplerimiz, gerçeklerden yola
çıkılarak geçerli temellere dayanan, son derece makul ve karşılanabilir bir
şekilde hazırlanmıştır.
Ekonomik tercihlerin çalışandan
yana kullanılması ve siyasetçilerin taktığı pembe gözlükleri çıkarması halinde
tüm taleplerimizin karşılanacağından eminiz.
Biz Türkiye Kamu-Sen olarak
kanunların bizlere tanıdığı yetkiler ölçüsünde, kamu görevlilerinin masa başı
oyunlarla haklarının gasp edilmesinin önüne geçmek için elimizden geleni
yapmaktan geri durmayacağız.
Kamu çalışanlarımızın haklarının
ilerletilmesi ve yaşanan ekonomik gelişmelerin en mağdur kesimi olmaktan kurtarılması
için bir yola çıktık.
Her ne kadar sendikacılık
anlayışımız ve yöntemlerimiz farklı olsa da belirlediğimiz ortak talepler
etrafında bir araya geldiğimiz Memur-Sen’le bu taleplerimizin gerçekleşmesi
için etkili bir toplu sözleşme süreci yürütmeye hazırız.
Türkiye Kamu-Sen, bütün birikimi,
tecrübesi ve gücüyle toplu sözleşme masasında yerini alacaktır.
Ekonomik tercihler,
vatandaşlarımızı mutlu etme ve geliri adil paylaşma yönünde kullanılırsa kamu
görevlilerinin yüzü bir nebze olsun gülecek ve kayıpları karşılanacaktır.
Taleplerimizin karşılanması
yalnızca kamu çalışanlarını değil, piyasaların canlanmasını sağlayarak
çarkların dönmesi sonucunda tüm vatandaşlarımızı ve ekonomimizi rahatlatacak
bir sonuç doğuracaktır.
Memurların ve emeklilerin
haklarının hilafına alınacak her türlü kararda, bu yöndeki her türlü girişimde
muhataplar karşılarında Türkiye Kamu-Sen’i bulacaktır.
Kamu çalışanlarının haklarının korunması
ve ilerletilmesi bizim asli görevimizdir.
Bu uğurda değil elimizi, gövdemizi de taşın altına koymaya hazır olduğumuzun bilinmesini istiyor; tüm kamu çalışanlarının beklentilerine cevap vermesi umuduyla, 6. Dönem Toplu Pazarlık sürecinin hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum"