Mahallemin Güzel Ağbileri ve Dil Bayramlarını kutladığımız o koca avlu geldi aklıma…
Araştırmacı-Yazar merhum Talat Duru’nun yaşarken yazdıkları, çabası, bu hayat üzerindeki nezaketi, kimselere benzemeyen o güzel tavrı, kimseden bir beklentisi olmadan temiz ve hesapsız yaşaması hayatımda olağanüstü bir etki bıraktı her zaman…
Oğulları Ziya ve Rıza Duru, babalarından kendilerine miras kalan Talat Duru kültürünü tüm sevenleri ile paylaşarak geleceğe miras bırakma duygu ve düşünceleri her türlü takdirin üzerinde. Talat Duru’nun 45 yıllık bir yazı mazisini ve anılarını Karamanlılarla paylaşan sevgili Ziya ve Rıza Duru’ya huzurlarınızda teşekkür etmek istedim.
Geçtiğimiz günlerde sade ve sakin bir dost meclisi ile açılışı yapılan Talat Duru Sanat ve Anı Evini ziyaretim sonrasında mahallemin diğer ağbileri ve Dil Bayramlarını kutladığımız o koca avlu geldi aklıma…
Bizim mahallemizin çook güzel bir avlusu o avlunun kendiliğinden yetişen bir bahçesi vardı. Bin bir çiçekli su istemez, gübre istemez, bahçıvan istemez muhteşem bir bahçe... Kimseden bir çaba beklemeden, rengârenk çiçekleriyle bizi aydınlatmaya, düşünmeye, aklımıza güven kalbimize huzur vermekten başka bir derdi olmayan bir bahçe.
Dün akşam bu avlu ve bahçe geldi aklıma…
Sanki çiçeklerin bir kısmı azaldı, bir kısmı soldu, bir kısmı kurudu ya da kurutuldu!
Bilenler bilir de bilmeyenler için bir çoban ateşi yakmak, ustalarım için benim boynumun borcu oldu.
Çünkü gittikçe bahçedeki rengârenk çiçekleri kaybediyoruz.
Kaybediyoruz mahallemizin kıymetli ağbilerini…
Okuyan, yazan, dinleyen, elini taşın altına koyan, çabalayan insanları birer birer kaybediyoruz…
Akıllara sığmayan bahaneleriniz yüzünden kaybediyoruz…
Edebiyatın insanlığa katkılarını kaybediyoruz…
Hesapsız ve temiz yürekli insanları kaybediyoruz…
Dilimizi, kimliğimizi kaybediyoruz…
Ve nasıl bir tehlikenin içinde olduğumuzu anlamayacak kadar benliğimizi kaybediyoruz ki, bence en tehlikelisi de bu.
Ben yaptım oldu diyenler, size mi soracaktım diyenler, bıyığının altından üstünden gülenler, suçlayanlar, akla sığmayan bahaneleri ile kendilerini savunanlar ve kendilerini kandıranlar… Gün gelir hiç birinizin tozu kalmaz. Ancak mahalemin güzel ağbileri, o koca avluya ektikleri sanatları ve yazıları kalır. Her biri Talat Amca’nın mirası kadar şanslı olabilir mi? İşte bütün endişem bu…
Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre’yi Anma törenleri yapıldı mı? Bu yıl kutlama yok mu? sorularını bir tek ben duymadım sanırım.
Eskiden o koca avluda kutlanan Türk Dil Bayramlarını bir tek ben sorgulamıyorum sanırım.
Ya da sanılsın, benim için ziyanı yok.
Ama bahçeyi ziyan edenlerden şikâyetim var.
Bahçenin her bir karış toprağında emeği, dizeleri, türküleri, yazıları olan mahalemin ağbilerine bir selam bırakarak, Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre’nin taçlanacağı bir seçim olmasını diler, ustalarımın ellerinden öperim.
Üzgün kırgın ama yine de açıyor ya küstüm çiçekleri,
Bu bahçeye çırak gönlümle, ben daha ne diyebilirim ki…