Üstat Ahmet Tek’in köşe yazısını okuyunca, gözümde canlandı
koskoca mazi.
Çok beğendim eline, emeğine, yüreğine sağlık.
Ve yine, Karaman’ın değerlerinden biri olan Mustafa Koçak,
diline sağlık yazıya anlatımları ile katkı vermiş.
Benimde yazıyı okurken gözümde mazi ve çocukluğum canlandı.
Bu kıymetli yazı bende hatıraları canlandırdı ve bildiğim
kadarı ile o dönemin ve de muhitin canlı şahitlerinden biri olarak katkı vermek
istedim.
Bu yazının kahramanları rahmetli Onbaşı ve onun hamisi olan
Pastacı Sait amcayı görme fırsatım oldu. Sait amca dönemin en iyi
pastanelerinden birine sahipti, örnek 10 numara adamdı.
Sanırım merhum pastacı Ömer abi, merhum pastacı Tahir abi ve
merhum pastacı Yahya abiler dükkanlarını; ustaları diyebileceğimiz merhum
dondurmacı Topçu dayı, Merhum Sait amca ve Allah sağlıklı Ömür versin sağ
olduğunu bildiğim (Ahmet Hıdır'ın babası ) Yahya Hıdır amcadan sonra açtılar.
Tabiki bu şahsiyetleri yazarken Karaman'ımızın unutulmaz ilk
gazozunu üreten merhum Kürt Ali amcayı anmadan geçemiyorum.
Çünkü dönemde Karaman'ımızda nadir bulunan buzdolabı bizim
dükkanımızda olduğu için gazozunu satardık ve keyifle içerdik.
Babam Durhasan'ın Kamil ve bizde o muhitin esnafı olduğumuz için
Onbaşıyı çok iyi tanırdık.
İyi insandı, kimseye zararı yoktu. Kızdırıldığı zaman ise
homurdanarak, açıkça anlayamayacağınız aklınca küfürler eder ve çomakla
gezerdi. Birileri tarafından kızdırıldığında, ifrit olduğu dırrrrrrrrr diye ses
çıkarıldığında çomağını fırlatırdı.
Bu arada merhum Mehmet Emin'de anlaşılmayan konuşmalar yapar
ve elinde bir çıta veya değnek ile motor ve bisikletlerin oturağına eşek eşek
diyerek vurur, eğer fırsatını bulursa kaçırıp bindikten sonra geri getirirdi.
Yine merhum İrebiş’e “İrebiş fırrr” dersen ve Merhum Elif
abaya Başına parmağını kornaya basar gibi “dütttt”diyerek basarsan, çok kızar
ağzına ne gelirse sayardı ve İrebiş ile Elif aba birbirleri ile kavga
çekişmeleri ile meşhurdu.
Deli Ali lakaplı Kazalpa mahallesinden Deli Ali, pazara
girdiğinde sebze yağmuruna tutulup kızdırılırsa sapanla taş atardı. Herkes
ondan çok korkmasına rağmen ona takılmadan duramazdı.
Karaman halkı sabahları serinde ve ikindin vakti mesai bitim
zamanı, memur dağılma saatinde, sebze pazarını gezip alışveriş yapmadan
çıkmazdı.
Tabiki bu meşhur ismini ve anılarını bahsettiğimiz merhumlarda
mutlaka pazara uğrardı.
Bizde babamız Durhasanın Kamil Özdağ’ın çocukları olarak
küçük yaşta Karaman'da o atmosferi yaşadık.
Merhum tellal Mustafa amca her sabah ve ikindin ilan okur ve
zeytinin iyisi Durhasanın Kamil'de, Peynirin iyisi Durhasanın Kamil'de,
Tereyağının, balın iyisi Durhasan'ın Kamil'de diye tellal ederdi.
Rahmetli babamın Sebze pazarında kuru bakliyat, tereyağ,
bal, peynir, zeytin, zeytinyağ ve ayçiçeği yağı sattığımız dükkanımız vardı.
Ve yine Doktor Zeynel beyin muayenehanesinin yanındaki
dükkanda; iğneden, ipliğe, kırtasiyeden, gıdaya ürünler olan toptancı
dükkanımız vardı.
Şehrin ve köylerin bakkallarına satış yapardık, bakkallar
isterlerse ihtiyaçlarını dükkanlarına kadar götürürdük.
Babam çekirdekten yetişmemiz için abilerimle beni
dükkanlarımıza götürürdü ve dükkanlarımızı çok erken açardık.
Sait amcayı ve diğer bahsettiğim merhumları bu yüzden iyi
tanırdık. Sait amcanın pastanesinden sabah erken saatlerde süt ve poğaçasını ve
açmasını yerdik.
Aynı dönemde o mıntıkada Pastacı Yahya Hıdır amcanın dükkanında
serinlemek için çok kavunlu bulutunu içtik.
Rasık Doğan abinin kahvesinde sabah erken simit çay yiyerek,
pazarın ana kapısının açılmasını beklerdik.
Tarihe şahitliğimiz var.
Ahmet Tek Üstat’ın yazısında dikkatimi çeken Yahya Kemal
üstadın anılarından alıntı yaptığı aşağıdaki cümleler çok hoşuma gitti.
Yahya Kemal’in nüfus tarifi ve anlayışını Türk kültürünü
anlatmak bakımından aşağıdaki tarifi çok ilginç buldum.
“Yahya Kemal’e, Paris’te bulunduğu yıllarda bir tarihçi
İstanbul’un nüfusunu sormuş. Türkiye nüfusunun 20 milyondan az olduğu dönemler.
Yahya Kemal, 50 milyon demiş. Soruyu soran tepki göstermiş, abartılı bulmuş.
Sessiz Gemi’nin şairi öyle bir cevap vermiş ki, kulaklara küpe olsun:
“Biz ölülerimizle birlikte yaşarız.”
Bu güzel alıntıdaki cümlelerde anlatılmaya çalışılan
derinliği unutmayacağım.
Benimde gözümde Karaman’ımızın Değerli insanları ve eski
günleri canlandı ve hala bizlerle yaşıyor gibiler.
Babamın, abilerim Adnan Özdağ ve Hasan Özdağ’la o muhitte
yaşadığımız hatıraları ve o günlerin diğer esnaflarını hatırladım, biran hepsi
canlandı zihnimde.
Onlar Karaman’ın değerleri kalbimizde, gönlümüzde,
zihnimizde yaşıyorlar ve ruhları bizimle İnşaAllah.
Hepsine yüce Allah’tan rahmet diliyorum.
30/04/2021.
Sami ÖZDAĞ.
Kitap haline getirilse çok güzel olurdu
Sami beyden Allah razı olsun bu yazıyı üç kez okudum Karaman'ın değerlerine sahip çıkarak güzel bir hatırayı kaleme almış iyiki varsınız Karaman sizlerle kalkınıp büyüyecek Allah'ım işinizi gücünüzü rast getirsin ömrünüz güzel olsun