Yasemin KÜÇÜKCİCİBIYIK
Karaman’ın kültürel dokusu benim bu dört çizgiyle sınırlı köşemde anlatamayacağım kadar geniş ve bir o kadar da ciddi bir konu…
Fakat hep merak etmişimdir Karaman olarak hangi kültürel dokuyu koruyacağız? Neyi korumaya karar verdik? Adını koyduk mu? Arasından seçim yaptık mı? Önceliğimiz nedir, ne olacak? Korumaya aldıktan sonra yaşatabilecek miyiz?
Geleneksel çarşımız, mahalle ölçeğinde yapabileceklerimiz, şehir ozanlarımız, geleneksel yemek kültürümüz, şenliklerimiz, geleneksel el sanatlarımız, kadınlarımız, folklorumuz ilk aklıma gelenler ve bütün bunlara karşı ilgi ve merak uyandıracak bilinci nasıl geliştirebiliriz!
Bu bilincin oluşmasına kim katkı sağlar dersek herkes “varım” der. Asıl meselemiz kim ön ayak olur! Bütün bunların yolu bilgiden geçiyor. Bilgi olmadan çıktığımız her yolun sonu hüsran oluyor.
Peki, biz bu bilgiyi en doğru nereden alabiliriz?
İlk sırada Üniversite geliyor. Sonra sırasıyla İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Halk Eğitim Merkezi ve eğitim ile ilgili sivil toplum kuruluşları…
Bilginin ışığı olmadan önümüzü göremiyoruz. Bilgi olmadan sosyal medya verileri ve ağzı ile konuştuğumuz sürece hep tepe takla geliyoruz.
Geçtiğimiz günlerde tren garı önünden geçerken kızım göç anıtını sordu. Kim bu adam anne? Neden göç etmişler, giderken üzülmüşler mi? Geri dönmüşler mi? Müzesi de var mı?
Kızımın sorularına gurbetçi bir babanın kızı olarak yaşadıklarımdan cevap verdim.
Peki, Karaman ve Göç Anıtı için Karamanlıya, kızıma, Karamanlı gençlere, anlatabileceğimiz başka bir bilgi var mı? Bu insanların anıları, eşyaları, mektupları bir kent müzesinde sergilenebilir mi?
Ve dahası…
Ama hepsi için bilgi üretmeli, bilgiyi topluma doğru kanalar ile ulaştırmalıyız. Aksi arapsaçı oluyor. Bilgi kirliliği, kent kültürünü korumaya çalışırken de yaşatmaya çalışırken de yaşadığımız kenti bir adım öteye maalesef taşıyamıyor.
Her türlü bilgiyi ve belgeyi saklama gücüne sahip olan kütüphaneler bu konuda önemli rol oynamaktadır. Demem o ki üniversitemize çok iş düşüyor.
Bütün bu çalışmalar belli bir disiplin içinde başlatılırsa, ziyanımızın neresinden dönersek karımızdır. Bu karı elde etmeden kültürel dokuyu ne geleceğe aktarabilir, ne koruyabilir ne de yaşatabiliriz.
Hep öyle olmadı mı?
Kime dokunsan şikâyeti var Karaman’dan…
Kime sorsan aklından çok güzel şeyler geçmekte… Tüm amaçlar tek noktada birleşiyor; o da Karaman’ın kent kültürünü gün yüzüne çıkarmak.
Karaman bilgisi, birikimi ve deneyimiyle ve herkesin sorumluluk almasıyla, katılmasıyla daha kadim, daha güzel bir şehir olabilir. Bilgilerimizi, ilgilerimizi ve içimizdeki yetenekleri bir araya getirmenin önemli olduğuna dair bu kaçıncı yazımdır bilmem ama…
İsteyenin bir yüzü kara, vermeyenin!
Bu memleketin çocuğu olarak “çok şey kattınız, çok şey yaptınız” diye alkışlamaktan ellerim acısın, kalbimiz yeterince acıdı. İçimizdeki güç bize yeter.
Biraz daha gayret!