Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın
okunmasıyla başlayan programa Rektör Prof. Dr. Namık Ak, Kıbrıs Gazileri,
üniversite personeli ve çok sayıda davetli katıldı.
"Kıbrıs, yüzyıllar boyunca Türk hâkimiyetinde kalmış
güzide bir vatan toprağıdır"
Programın açılış konuşmasını yapan Rektör Namık Ak,
"1571 yılında Sultan II. Selim’in emriyle Lala Mustafa Paşa tarafından
fethedilen Kıbrıs, yüzyıllar boyunca Türk hâkimiyetinde kalmış güzide bir vatan
toprağıdır. Kıbrıs, Venediklilerden alınınca Doğu Akdeniz ticaret yolları ile
birlikte Mısır, Suriye ve Anadolu kıyılarının güvenliği sağlanmıştır.
Anadolu’dan pek çok Türk ailesi de buraya yerleştirilmiştir." dedi.
Osmanlı Devleti’nin Kıbrıs’taki kesin hâkimiyetinin 1878’e
kadar devam ettiğini belirten Rektör Namık Ak, "Bu tarihlerde gerçekleşen
Osmanlı-Rus Harbindeki yenilgi nedeniyle Kıbrıs, İngilizlere kiralanmıştır.
1914’te Birinci Dünya Savaşı’nın çıktığı yıl ise İngiltere, Kıbrıs’ı ilhak
etmiştir. 1923’te Lozan Antlaşmasıyla Türkiye, Ada’nın İngiltere’ye ilhakını
kabul etmiştir. 1925’te ise İngiltere Kıbrıs’ı Kraliyet Kolonisi haline
getirmiştir. 1931 yılında Rumların ENOSİS yani Yunanistan ile birleşme
isyanları başlamış ve 1950’de Makarios, Kıbrıs Rumlarının lideri olmuştur.
1960’ta Kıbrıs’ta bir Cumhuriyet kurulmuş, Türkler ve Rumlar ortak bir devletin
çatısı altında toplanmıştır. Kıbrıs Anayasası hazırlanmış, Makarios
cumhurbaşkanı, Dr. Fazıl Küçük ise cumhurbaşkanı yardımcısı olmuştur. Bu
devletin varlığından rahatsız olan ve hâkimiyeti adadaki Türklerle paylaşmak
istemeyen Rumlar 1963’te tarihe Kanlı Noel olarak geçen katliamı
gerçekleştirmiştir. Ada’da Rum tahriklerinin devam etmesi üzerine Türkiye, 1964
ve 1967’de Kıbrıs’a müdahale için harekete geçmiş ancak Amerika’nın araya
girmesi, dış dünyadan destek bulunamaması ve şartların müsait olmaması gibi
çeşitli nedenlerle bu harekât yapılamamıştır." şeklinde konuştu.
Rektör Namık Ak konuşmasını şöyle sürdürdü: "15 Temmuz
1974’te Yunanistan’daki darbecilerin katkısıyla Makarios devrilerek Nikos
Sampson cumhurbaşkanı ilan edilmiştir. Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı yeniden
gündeme gelmiştir. Türk Ordusu bunu önlemek için 20 Temmuz ve 14 Ağustos 1974
tarihlerinde Birinci ve İkinci Kıbrıs Barış Harekâtlarını başlatmış ve
başarıyla sonuçlandırmıştır. Bülent Ecevit’in başbakanlığında Prof. Dr.
Necmettin Erbakan’ın başbakan yardımcısı ve devlet bakanlığı görevini yaptığı 37.
Hükümet ortaya koyduğu siyasi iradeyle Kıbrıs sorununun çözümünü sağlamış,
Ada’daki Türklerin hak ve menfaatlerini koruma altına almıştır. 13 Şubat
1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti, 15 Kasım 1983’te de Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti kurulmuştur. Günümüzde de Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kıbrıs
meselesini yakından takip etmekte ve Kıbrıs Türklerinin menfaatlerini korumada
taviz vermemektedir."
Program Rektör Namık Ak'ın açılış konuşmasının ardından
Kıbrıs Barış Harekatı konulu belgesel gösterimi ile devam etti. Ardından
Karaman Muharip Gaziler Derneği Başkanı Behiç Baş ile Kıbrıs Gazileri Mustafa
Kol, Mevlüt Sönmez, Ali Özcan ve Mehmet Dökmen sahneye gelerek seyircileri
selamladılar.
Programda gaziler adına söz alan Türkiye Muharip Gaziler
Derneği Karaman Şube Başkanı Behiç Baş, "Yunanistan tarafından desteklenen
Rumlar 15 Temmuz 1974'te Kıbrıs'ta kanlı bir darbe gerçekleştirerek idareyi ele
almışlar ve Kıbrıslı Türklerin de söz sahibi oldukları Kıbrıs Cumhuriyetini
sona erdirmişlerdir. Bu darbeyle Ada'nın Yunanistan'a bağlanmasının yolu
açılmıştır. Yunan ve Rum darbesinin bir amacı Kıbrıslı Türkleri tamamen yok
etmek, diğer bir amacı da Türkiye'yi Ege Denizi ile birlikte Akdeniz'den
kuşatarak tecrit etmekti. Türk Silahlı Kuvvetleri 20 Temmuz 1974 günü havadan,
karadan ve denizden başarılı bir harekat icra ederek Kıbrıs'taki darbeyi
bertaraf etmiş ve Kıbrıs Türklerini katliamdan kurtarmıştır. Bu harekatta
Kıbrıs Türk'ü ve onun kahraman mücahitleri canları pahasına savaşarak
Mehmetçiğe her türlü desteği vermiştir. Böylece Ada’da barış ve istikrar
yeniden sağlanmıştır." dedi.
Behiç Baş'ın konuşmasının ardından gazilere Rektör Namık Ak
tarafından onurluk takdimi yapıldı. Sonrasında '47. Yılında Kıbrıs Barış Harekatı'
konulu panele geçildi.
Oturum yönlendiriciliğini Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi
Bölüm Başkanı ve Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Alaattin Uca'nın
yaptığı panele Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Sosyal Bilimler Meslek
Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Erol Yüksel ile Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Çakır konuşmacı olarak katıldı.
Panelde ilk olarak söz alan Doç. Dr. Erol Yüksel, 'Kıbrıs
Barış Harekâtına Kadar Kıbrıs Sorununun Tarihi Gelişimi' konulu sunumu
kapsamında Kıbrıs’ın Fethi ve Ada’da Osmanlı Yönetimi, Ada'nın İngiliz
Yönetimine Devri ve Yönetimi, Kıbrıs’ta Sorunun Başlangıcı, II. Dünya
Savaşı’ndan Sonra Kurulan Örgütler, Kıbrıs Sorunu’nun Uluslararası Boyut
Kazanması, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kuruluşu gibi pek çok konu hakkında
açıklamalarda bulundu.
Doç. Dr. Yüksel, "Osmanlı Devleti öncesi Kıbrıs’ta
insanlık tarihi, Anadolu yarımadasıyla paralellik gösterir. Ada’da ilk insan
yerleşimi M.Ö. 7000-6500 yıllarında başlar. Neolitik çağa ait kazı buluntularda
Kıbrıs ile Anadolu keramikleri arasında çok yakın benzerlikler görülür. M.Ö
2300 yılına doğru Anadolu’dan Kıbrıs’a bir kavmin göç ederek yerleştiği
bilinmektedir. Kıbrıs'a M.Ö 1500
yılından M.S 1500 yılına kadar geçen 3 bin yıllık süreçte sırasıyla Mısırlılar,
Hititler, Akalar, Dorlar, Asurlar, Persler, Romalılar, Bizanslılar,
Memluklular, Venedikliler yerleşmiştir. 1517 yılında Mısır’ın fethinden sonra
Osmanlılar için Kıbrıs’ın fethi kaçınılmaz olmuştur." dedi.
Doç. Dr. Yüksel, Kıbrıs sorununun 1821 Mora isyanıyla
başladığını belirterek, "Diğer adalarda olduğu gibi Kıbrıs Rumları da
bağımsız bir Yunanistan devleti kurmak düşüncesine kapılmışlardır.
Metropolitlerinin teşvikleri ile Başpiskopos Kipriyanus’nun liderliğinde
Kıbrıs’ta bir ayaklanma planlanmıştır. Dimitri adlı bir Rum’un ihbarı üzerine
Muhassıl Küçük Mehmet kiliselere baskın düzenleterek bu ayaklanmayı önlemiş ve
liderlerini idam ettirerek ağır şekilde cezalandırmıştır. Bu sırada Muhassıl
Küçük Mehmet’in takibatından kurtulan Tremituşa papazı Spiridon, Arhimandrit
Teofios, Yoanikois Roma’da bir araya gelerek 6 Aralık 1821 tarihinde Nikola
Teoseus liderliğinde bir ENOSİS Manifestosu yayınlamışlardır." şeklinde
konuştu.
Konuşmasının devamında Kıbrıs Sorunu’nun uluslararası boyut
kazanması konusuna da vurgu yapan Doç. Dr. Yüksel, "Sorun uluslararası
meseleye dönüşmeden önce 15-22 Ocak 1950 tarihinde Kıbrıs Ortodoks Kilisesi
tarafından Ada’da ENOSİS referandumu yaptırılır. Türkler bunu protesto eder.
Rumlardan 224 bin kişi katılır ve 215 bin evet çıkar. İmza kampanyası şeklinde
gerçekleşen bu plebisiti İngiltere tanımaz. 16 Ağustos 1954 tarihinde
Yunanistan’ın Birleşmiş Milletlere müracaatla, Ada’da self-determination
istemesiyle birlikte Kıbrıs meselesi uluslararası bir boyut kazanır."
dedi.
Doç. Dr. Erol Yüksel'in ardından söz alan Doç. Dr. Mehmet
Çakır ise Kıbrıs Barış Harekatının başladığı gün TBMM'de gerçekleşen konuşmalar
hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
"Krizin Evreleri"
Doç. Dr. Çakır 1974 yılının temmuz ayında meydana gelen
krizin evrelerine değinerek şunları söyledi: "Süreç; 15 Temmuz 1974 Rum
Yönetimi Başkanı Makarios'a karşı darbe yapılması, 17 Temmuz Başbakan Bülent
Ecevit'in Londra ziyareti, 20 Temmuz Türkiye'nin Kıbrıs'a askeri müdahalesi, 22
Temmuz I. Ateşkesin sağlanması, 25-30 Temmuz I. Cenevre Konferansı'nın
toplanması ve deklarasyonun imzalanması, 8-14 Ağustos II. Cenevre Konferansının
toplanması ve sonuç alınmaması, 14-16 Ağustos I. Askeri Harekatın Devamı ve
Kıbrıs'ın üçte birlik kısmının kontrolü, 16 Ağustos 1974 Ateşkesin sağlanması
ve krizin sonuçlanması şeklindedir."
Doç. Dr. Çakır konuşmasının devamında TBMM'de o akşam
Başbakan Bülent Ecevit ve Meclis’te grubu bulunan partilerden bazı isimlerin
konuştuğunu belirterek, "Her konuşmacının coşkuyla alkışlandığı oturumda
verilen, söylenen, ikaz edilen ve ortaya konan ana fikir tüm konuşmacılarda
aynıdır; ENOSİS'e engel olmak için Kıbrıs'ta kurulacak bir Türk Devletinin
gerekliliği, bunun için ise Mehmetçiğin sınır ötesi operasyonudur. Görüldüğü
üzere TBMM ulusal bütünlüğü ve soydaşlarımızı tehdit eden kriz karşısında tek
vücut halinde durmayı bilmiş, milli meselelerin siyasi rantlara kurban
edilmeyeceğinin örneğini tüm dünyaya göstermiştir." dedi.
Panelde son olarak söz alan Doç. Dr. Alaattin Uca 'Kıbrıs'ın
Önemi ve Kıbrıs Barış Harekatının Sebebi' hakkında açıklamalarda bulundu.
"Kıbrıs Barış Harekatı ile Kıbrıs'taki Türk toplumu yok
olmaktan kurtuldu"
Doç. Dr. Uca, "Türkiye bir ay içerisinde Birinci ve
İkinci Barış Harekatlarıyla Magosa-Lefkoşa çizgisine ulaşarak Ada’nın yüzde
38'ini kontrol altına almış ve Türkler için güvenli bir bölge oluşturmuştur.
Türk ordusu iki aşamada gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekatında 35 subay, 41
astsubay, 421 erbaş ve er ile 1 sivil işçi olmak üzere 498 şehit vermiştir ve
550 askerin de yaralandığı bilinmektedir. Kıbrıs Türk toplumu da 70'i mücahit
olmak üzere 340 şehit ve bin 200 civarında yaralı vermiştir. Yunanistan ve Rum
kesiminin kaybı ise 4 bin can kaybı ve 12 bin yaralı olmuştur. Kıbrıs Barış
Harekatıyla Kıbrıs'taki Türk toplumu yok olmaktan ve haritadan silinmekten
kurtularak kendine ait olan vatan topraklarına kavuşmuştur. Ayrıca farklı
siyasi düşüncelere sahip iki partinin bir araya gelerek Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin yaptığı en kapsamlı sınır dışı harekatı gerçekleştiren hükümet
olması da takdire şayan bir durumdur."
"15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
kurulmuştur"
Doç. Dr. Uca, "Kıbrıs Barış Harekatı ile Ada iki toplumlu ve iki kesimli bir hal almıştır." diyerek sözlerini şöyle noktaladı: "1975'te kurulan Türk Federe Devleti'nin Başkanı Rauf Denktaş 1974'ten 1983'e kadar iki kesimli bu yapıyı kabul ettirmeye çalışmışsa da bu yolda ilerleme sağlanamamıştır. Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi hep Türkleri yok sayan bir planı savunmuştur. Karşı taraf bu düşüncede olduğu için yapılan görüşmeler sonuçsuz kalmıştır. 17 Haziran 1983'te Kıbrıs Türk Federe Meclisi, Kıbrıslı Türklerin kendi kendini yönetme hakkını ilan etmiştir. 15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur. 24 Nisan 2004'te Annan Planı çerçevesinde yapılan referandumda Kıbrıs Türk halkı iki kesimin birleşmesini kabul ederken Rum tarafı planı reddetmiştir. 1 Mayıs 2004'te Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıs Cumhuriyeti adına Avrupa Birliği üyesi olmuştur. Bundan sonra Türkiye, Kıbrıs ile daha çok ilgilenmeli, iletişim kanalları geliştirilmeli ve 20 Temmuz Milli Bayram ilan edilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Akdeniz'deki hak ve menfaatlerinden taviz verilmemelidir."