CHP Genel Başkan Yardımcısı
Gülizar Biçer Karaca beraberindeki CHP Karaman Milletvekili İsmail Atakan
Ünver, Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere, Trabzon Milletvekili Ahmet
Kaya ve Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş ile birlikte Karalgazi köy
konağında vatandaşlarla bir araya geldi.
Karaman’a
bağlı Karalgazi, Kisecik, Demiryurt, Mecidiye, Mesudiye köylerine yapılacak
olan mermer ocaklarıyla ilgili CHP heyeti Karalgazi köyünde vatandaşların
sorunlarını dinledi.
KAÇ KİŞİNİN
GELECEĞİNİ ELİNDEN ALACAK?
Burada
konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Elbette ki Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bizler ülkemizde üretime katkı veren, bu ülkenin geleceği
için ekonomik anlamda üretim diyen herkese kapımız açık. Elbette ki biz üretime
karşıda değiliz. Birçok yerde işte 'siz her şeye mi karşısınız?'. Tabi ki karşı
değiliz. Ama biz diyoruz ki, üretilen ile kaybedilen arasında bir denge
kuralım. Üretilecek olan mermer, kaç kişinin karnını doyuracak, kaç kişiye
ekmek sağlayacak, üretilecek olan çıkarılacak olan mermer sonrasında burada
1555 kişinin yaşadığı bu bölgede kaç kişiyi ekmeğinden edecek, kaç kişinin
hastalığına neden olacak, kaç kişinin geleceğini elinden alacak? Buna bakmak
gerekir. Eğer gerçekten bu bölgede tarımsal anlamda halkın karnını doyuran ülke
ekonomisine katkı veren ve ülkemiz biliyorsunuz bir tarım ülkesiyiz aynı
zamanda. Ürettikleriyle hem kendinin hem ülkenin Karaman, Konya ve Türkiye'nin
ekmeğini sağlayan ve bu ürettikleriyle de ülkeye katma değer veren bir tarım
alanı var. Bu tarım alanı açılacak olan ve bir kaç kişinin ekonomisini
güçlendirecek olan bir mermer ocağı için feda mı ediliyor? Bize bu bölgeden çok
fazla vatandaşımız ulaştı. Değerli milletvekilimiz bu konuda sizlerin
taleplerini bizlere iletti. Bizlerde bugün hem sizleri dinlemek hem de bu
bölgede ne yaşanıyor, vatandaşlarımız neden karşı çıkıyor, şirket neden burada
hayır zarar gelmeyecek iddiasında, gerçekten bir sorun var mı? Sizleri
dinleyeceğiz, bunun arkasından da bir raporla hem bunu Türkiye'de dillendirmek
hem ulusal basında bu bölgenin sorununun dile getirilmesi ve aynı zamanda da
verilen hukuki mücadeleye de her anlamda destek vereceğimizi buradan
başlangıçta da ifade edeyim.
VATANDAŞ ÜRETİRSE,
KÖYLÜ ÜRETİRSE ÖZGÜR OLUR
Bu
bölge değerli milletvekilimizin de anlattığı gibi 2016 yılında Büyük Ova ilan
edilmiş. Yani Büyük Ova ne demektir? Bu bölge tarımsal üretim için çok verimli
bir bölgedir, bir alandır, bu bölgede tarımsal üretim dışında hiç bir faaliyete
izin verilmez. Yani ne mermer ocağına izin verilir, ne sanayi faaliyetine izin
verilir, ne inşaata izin verilir. Sadece ve sadece burada tarımsal üretim
yapılır. Bizde bu bölgede tarımsal üretim yapılmasını ve sürekliliğini sağlamak
için burayı tarımsal sit alanı ilan ediyoruz demektir bunun anlamı. Şimdi 2016
yılında bu bölgeyi tarımsal sit alanı ilan edip, sit alanının bittiği sınırın
hemen bitişiğinde şirketlere mermer ocağı işletmek için ruhsat vermeyi ben
hepinizin takdirine bırakıyorum. Bir tek aslında bu bölgede değil. Örneğin
Eskişehir Alp Ovası. Orası da birinci derece tarımsal sit alanı. Gerçekten
gittiğimizde vatandaşlarımız bize dediler ki 'buraya insan dikseniz insan olur,
büyür'. Bu bölgede aynı. Ve oraya termik santral yapmaya kalkıyorlar. Yine
Samsun Çarşamba Ovası. Orası da tarımsal sit alanı ve Karadeniz'in en büyük
ovası. Oraya da bir sanayi tesis yapmak
ve sanayi açmak isteniliyor. Aslında biz şunları sormamız lazım. Biz
üretmeyelim mi? Vatandaş üretirse, köylü üretirse özgür olur. Ekonomik anlamda
özgürlüğünü elinde tutan vatandaşlarımız başaklarının kendileri üzerinde
özgürlüklerini, düşüncelerini hakimiyet altına alacak bir anlayışa teslim
olmazlar. Biz buradan sormak istiyoruz. Bu kadar insan burada üretim yaparken
ve devlet de, iktidar da bu bölgede tarımsal üretimin önemli olduğunu, bu
toprakların verimli olduğuna karar verip Büyük Ova ilan etmiş iken neden bu
insanların elinden bu üretim değerlerini almak istiyor? Bu sorunun cevabı
aslında burada verilecek olan işletme ruhsatlarının da neden verildiğinin
açıkça göstergesi. Biz diyoruz ki bu bölgede 1555 kişi yaşıyor ve 1555 kişide
bu bölgedeki ektiğinden, diktiğinden, ürettiğinden, alın teriyle ıslattığı
suladığı topraktan kazancıyla hayatını geçindirebiliyorsa neden üç beş kişinin
cebini dolduracak, üç beş kişiyi zengin edecek böyle işletmelere izin
veriliyor.
NEDEN TOPRAKLARIMIZI
ZEHİRLİYORUZ?
Biz
burada üretilen ve devlete, bu millete bu ülkeye katkı veren değer ile mermer
ocağından çıkacak katkıyı da karşılaştırdık. Mermerden 4
liralık kazanç elde edilecekse tarımsal alandan onun en az 10 katı oranında biz
katma değer elde edeceğiz. O zaman neden topraklarımızı zehirliyoruz? Neden
insanlarımızı zehirliyoruz? Sadece topraklarımız zehirlenmekle kalmayacak. Bu
vatandaşlarımızın özellikle üst solunum yolu enfeksiyonu hastalıkları yada
akciğer hastalıklarında ciddi artışlara neden olduğu da bilimsel anlamda bir
gerçekliktir. Bizler bütün bu bölgede sizlerin taleplerini, sizlerin
beklentilerini ve bu bölgenin özelliklerini de göz önüne alarak sizlerin
vereceği bu mücadelede yanınızda olacağız. Hem hukuki mücadelede yanınızda
olacağız hem de eylemsel mücadelenizde yanınızda olacağız. Olumlu bir gelişme
yaşanmış, ÇED gereklidir raporu kararı verilmiş. Bundan sonraki süreçte sakın
direnciniz kırılmasın, asıl mücadele ÇED gereklidir dendikten sonra ÇED
sürecinde de yaşanacak. Arkasından burada, Valilik'ten artık Bakanlığa geçmiş
durumda yetki. Hem hukuki süreci hem eylemselliğin, toplumsal dinamiğin,
toplumsal direnişinde güçlenerek büyümesi gerekiyor. Biz bu bölgede eğer
gerçekten bu bölgenin değeri, bu bölgenin insanı bu anlayışa bu işletmeye hayır
diyorsa, o zaman Cumhuriyet Halk Partisi, halkın partisiyse halkın sesine kulak
verecek ve sizlerle birlikte olacaktır diyorum” dedi.
CHP
Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, beraberindeki milletvekilleriyle
birlikte mermer ocakları bölgelerinde incelemede bulundu.
Daha sonra CHP heyeti saat 14’te Parti binasında da bir Basın toplantısı düzenleyerek izlenimlerini anlattılar.