Cumhurbaşkanı
“Biz bize yeteriz” kampanyası başlattı.
Âlâ!
Baktım,
televizyonlarda, devlet bankalarının hesap veya iban numaraları veriliyor.
Gönderelim
gücümüz oranında dedik elbette. İstanbul, Ankara Belediyelerinin hesaplarına
ulaşmaya çalışıyordum zaten. Malum onlar da bir kampanya başlattılar. Sanıyorum
İzmir’ de başlatıyor. Gönülden göndereceğiz belediyelere. Çünkü onların
arkasında merkezi hükümet desteği kalmadı. Bırakınız desteği, yıllarca belediye
geliri sayılan gelirlere bile el koydular.
Kafama
takılan soru, kampanyada sözü edilen “biz” kim acaba? Biz sözcüğü, doğası
gereği geniş bir kader birliğini ifade eder. Yani standartları aynı olanlara
biz diyebiliriz. O zaman;
Kısa
çalışma ödeneği önerilen emekçiler bu bize dâhil mi?
Ücretli
öğretmenler bu bize dâhil mi?
Kredi,
faiz yükü ve pahalı girdiler altında inleyen tarım üreticileri bu bize dâhil
mi?
Açlık
sınırında ücret alan milyonlarca asgari ücretli bu bize dâhil mi?
İller
Bankası ödeneklerine dahi sınırlama getirilen muhalif belediyeler bu bize dâhil
mi?
Dört
milyon dolaylarındaki işsizler bu bize dâhil mi?
EYT’liler
bu bize dâhil mi?
Yarım
ücret ile sözde izin verilen üniversite emekçileri bu bize dâhil mi?
Dükkânının
kapısı artık açılmayan esnafımız bu bize dâhil mi?
Doğalgaz,
elektrik, su parasını ödeyemeyen emekliler bu bize dâhil mi?
Listeyi
uzatırsam sayfa sorunu çıkar. Hulasa günlük çalışıp günlük tüketmek zorunda
olan ve nüfusumuzun yüzde seksenini bulan kitle bu bize dâhil mi?
Biz
derken kast edilen;
Eli
hazinenin içinden çıkmayan torpilli müteahhitler ise,
Alnını
terletmeden sistemin kaymağını yiyen kemirgenler ise,
Salgın
Hastalığı bile fırsata çeviren milletvekili çocukları ise…
Ziyade
olsun.
Böyle
düşünmeme neden olan o kadar çok örnek var ki.
Meselâ,
Kızılay- Başkent Gaz kepazeliği.
Meselâ,
Saraylar ve onlara asgari ücret ile para yetiştirmeye çalışan gariban milletin
hali.
Evine
ekmek götürmekte zorlanırken dört milyon yabancıya bakmak zorunda kalan
milletin hali.
Otoyol
ve köprü açıkları için sabahtan akşama koşuşturan emekçi yığınların durumu.
İşsizlik
Fonu’nun durumu.
Deprem
Fonu’nun vaziyeti.
Bunları
da saymaya sayfalar yetmez.
Toplumsal
anlamda en sevdiğim söz “Biz” sözüdür. Bu duyguyu diri tutabilmek için
özellikle bizim mahalleden yapılan her türlü eleştiriyi de göze aldım ve
alıyorum.
Ama siz
ile biz, “Biz” derken aynı şeyden mi bahsediyoruz?
Aynı
ise neden hep içimde bir aldatılmışlık duygusu var?
Yardıma
katkı vereceğiz.
Güvenilir
mi derseniz?
Keşke…
Sizin göndereceğiniz yardım şöyle dursun