Baştuğ, "Tarihler
değişse de her yıl Şubat ve Mart aylarına denk gelen günlerde yıllardır “Vergi
Haftası” adı altında Maliye Bakanlığı tarafından değişik eylem ve etkinler
yapılıyor. Bu senede 22-28 Şubat tarihlerine denk gelen hafta Vergi Haftası olarak
kutlanacak. Sendikamız BES, Tüm Maliye
Sen sürecinden bu yana resmi kutlamalara karşı mesafeli olmuş, bu haftanın ülkemizdeki
vergi sisteminin sorunlarının tartışıldığı ve adil bir vergi sistemi için
tarafların bir araya geldiği demokratik bir platform olması gerektiğini
savunmuştur. Yine bu haftanın maliye emekçilerinin sorunları ve taleplerinin
yanı sıra Maliye Bakanlığının demokratikleşmesi için bir mücadele zemini olarak
görmüş, görmeye de devam etmektedir.
Pandemi de
siyasal iktidarın fırsat aracına dönüşmüş durumda. Yalnızca bir kişiden tüm
dünyaya yayılan, Covid-19 virüsünün tüm insanlığı tehdit ettiği bu süreç, Dünyanın
ne kadar küçük olduğunu gözler önüne sererken, kapitalist sistemin makyajı da
akmaya devam ediyor. Kapitalist sistemin
ve neoliberalizmin yarattığı tüm çelişkiler çok daha net görülüyor. Pandemiyi
yaratan aşırı kar uğruna doğayı bir bütün tüm yaşamı yok eden sömürü aracı
olarak kullanan bu sistemin kapitalizmin aşırı kar hırsı olduğu açıktır.
Dolayısıyla çözümü de bu sistemden beklememek gerekir.Sağlık ve sosyal güvenlik
sisteminin piyasalaşmasının ortaya çıkardığı eşitsizlikler tüm çarpıklığı ile ortaya
çıkmışken, pandemiye karşı mücadelede belki de tek araç olan aşının, üretim ve
dağıtım süreçlerinin eşitsizliğini insanlar canıyla ödemek zorunda kalıyor.
Yurttaş devlet
ilişkisi açısından bir turnusol görevi gören pandemi sürecinde dünyanın birçok ülkesinde
açlık, işsizlik, yoksulluk akıl almaz boyutta artarak devam ediyor. Özellikle
emekçiler ölüm ve açlık arasında tercihe zorlanıyor Her gün geçinemeyen yurttaşların intihar
haberlerine uyanıyoruz. Kadına yönelik şiddet, kadının ev içi ve bakım emeği,
kadın işsizliği ve yoksulluğu hiç olmadığı kadar artmış durumdadır. Kadınlar
ise sokaklardan vazgeçmemiz, mücadeleye devam etmiştir. Yine işçi direnişleri
her geçen gün çoğalmaktadır. Pandemiyi fırsata çeviren siyasal iktidar otoriter
uygulamaları baskıları da artırmaktadır. Mevcut gidişata itiraz eden kim varsa
baskıyla sindirilmeye çalışılmaktadır.
BES olarak bizler de büro emekçilerinin bu süreçte de artarak devam eden
sorunlarının ve çözüm yollarının takipçisi olduk olmaya devam ediyoruz. Biliyor
ve inanıyoruz ki, sağlığımızı, yaşamlarımızı hiçe sayan bu sisteme karşı ancak
bizler, yaşamlarımıza, emeğimize sahip çıkarsak mücadele edersek bir çıkış bulabiliriz.
Vergi haftasını
yalanlar haftasına dönüştürülmesini kabul etmiyoruz.Bu yıl vergi haftası bir
yıldır devam eden pandemi sürecinde kutlanacak, yıllardır ödedikleri verginin
karşılığını pandemi sürecinde dahi alamayan milyonlarca yurttaşımıza verginin,
kalkınmanın temeli olduğundan, vergi bilincinden bahsedilecek. Bir defaya mahsus 1000 TL pandemi sosyal
desteği alan milyonlarca aileye, kısmi çalışma ödeneğine mahkûm edilen
milyonlarca işçiye, iş bulamadığı için KYK ve GSS borcunu ödeyemeyen
milyonlarca gencimize, ödeyemediği borçları yüzünden icralık olan milyonlarca
yurttaşımıza, işsizlere, iş bulmaktan umudunu kestiği için işsiz bile
sayılmayan milyonlara, bir yıldır kepenk açamayan esnafa, ürünü tarlada kalan
çiftçiye, emeklilikte yaşa takılanlara, aybaşını getiremeyene, kamu
emekçilerine vergi bilinci anlatılacak.
Pandemi sürecinde,
anayasal hak olduğu halde vergisel yükümlülükler için mücbir sebep ilan
edemeyenler, esnafı çiftçiyi, emekçiyi borç batağına sokanlar, sermayedarlara
çıkarttıkları istisna ve muafiyetlere her gün bir yenisini ekleyenler vergi
haftasında vergi bilincinden bahsedecekler.
Toplanan
vergilerin lükse, şatafata, faize, savaş politikalarına, geçmediğimiz
köprülere, kullanmadığımız yollara harcandığı, eğitime ve sağlığa bile
cebimizden para harcadığımız ve neredeyse tüm kamusal hizmetlerin paralı hale
geldiği bir süreçte verginin tanımı tartışmalı hale gelmiştir. Maliye ve Gümrük
Bakanlığından, Maliye Bakanlığına, Gelir İdaresi Başkanlığının kurulması ile
birlikte gelir ve gider birimlerinin ayrıştırılmasına, Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi ile birlikte Hazine ve Maliye Bakanlığına geçiş ve ardından Milli Emlak
Genel Müdürlüğünün Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, TÜİK’in Hazine ve Maliye
Bakanlığı'na bağlanması, Milli Piyango İdaresinin özelleştirilmesi vb. artık Maliye Emekçilerinin bile takip etmekte
zorlandığı yapısal değişimlerin bir türlü sonu gelmemektedir. Yapısal olarak en
fazla değişim gösteren bakanlığın Maliye Bakanlığı olduğunu söylemek abartı
olmayacaktır. Bütçe hazırlama yetkisinin bile elinden alındığı bakanlığın her
geçen gün işlevi azalmaktadır.
Bu hengâme
arasında maliye emekçilerinin sorunlarına her geçen gün bir yenisi
eklenmektedir. Yaşanan tüm yapısal değişimlerin bakanlığı bir arpa boyu bile
ilerletmediği ortadadır. Maliye Bakanlığını yap-boz tahtasına çeviren bu
anlayışa biran önce son verilmeli bakanlık Maliye Emekçilerinin söz ve karar
sahibi olacağı bir anlayışla yeniden yapılandırılmalıdır. Maliye Emekçilerinin
ve maliye hizmetlerinin bütünleştirilmesine dönük adım atılmalıdır.
Taleplerimiz nettir ve zaman geçmeden karşılanmalıdır!
● Bakanlık’ta aidiyet ve üst kimlik oluşması
için maliye hizmetleri sınıfı oluşturulsun, ek gösterge adaletsizliğine son
verilsin!
● Kurum içi
özel sınavlar periyodik hale getirilsin, herkesin kadrosunda çalışması
sağlansın!
● Uzman
kadroların görev tanımı yapılsın, başta inceleme yetkisi bu tanım içerisinde
yer alsın!
● Bakanlıkta merkez/taşra ayrımına son verilsin!
● Bakanlık bünyesinde
yapılan sınavlarda mülakat uygulamasına son verilsin!
● Maliye
Emekçileri arasında ücret adaletsizliğine son verilsin!
● Anayasa'da yer alan vergilendirme ilkeleri,
başta eşitlik ve adalet olmak üzere hayata geçirilsin, herkesten ödeme gücüne
göre vergi alınsın!
● Emekçiler için nasıl gelir vergisi tarifesi
uygulanıyorsa 1 milyon TL üzerinde serveti olanlar için artan oranlı servet
vergisi tarifesi uygulansın!
● Her
yurttaşımız, zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir temel gelire
kavuşturulsun!
● Gelir
dağılımı adaletsizliğinin nedenlerinden biri olan dolaylı vergi uygulaması
sınırlandırılsın!
● Emekçilerin maaşlarında açlık sınırı rakamları
vergiden muaf tutulsun, yoksulluk sınırı rakamları en alt vergi diliminden
vergilendirilsin, alt dilim %10 oranına çekilsin!
● Gençlerimizin
KYK borçları silinsin, öğrencilere kredi değil burs verilsin!
● Eğitim ve
sağlık parasız olsun!
● Vergilerimiz
pandemi ile etkin mücadele için harcansın!
● Kadına yönelik şiddetle etkin mücadele
edilsin, sığınma evleri artırılsın!
● Zorda kalan küçük esnaf için pandemi mücbir
sebep ilan edilsin, kapatılan iş yerlerinde çalışırken mağdur olan emekçilerin
kayıpları karşılansın!
Toplanan
vergiler savaşa, sermayeye, ranta, güvenlikçi politikalara, lükse, şatafata değil
halk için kullanılmalıdır! Sermayedarlara cenneti emekçilere cehennemi yaşatan
vergi adaletsizliğine artık yeter diyor, VERGİDE ADALET İSTİYORUZ" dedi.