YÜREĞİMLE HASBİHÂL
Bazı genç şâirler vardır; henüz tâze bir fidandır ve şuaranın "Ulu Çınarları"nın gölgesinde ılgıt ılgıt şiir solurlar. Eserken kafiye meltemi, rüzgâr kulağına fısıldar; "Aman ha! Şiirsiz kalma emi!..." İşte böyle bir zaman diliminde, gecenin en melankolik saatinde Eskişehir’in 87'lik Ulu Çınar'ı İbrahim Sağır gönül ummanımdaki yelkenleri şiirle doldurdu ağır ağır. Ufukta İbrahimî bir hava vardı; gönlümü şu mısralar sardı ve dedim ki kendime; "Haydi Faruk! Şöyle hasından bir hasbihâl hasıl olsun yüreğinle..." Geceye çekince ak perdeleri Göründü gözüme gönlümün eri Mâziye daldığım o günden beri Vay yüreğim vay yüreğim Hırçın akan çay yüreğim Haber gelse silinirdi sis duman Yıldız yıldız parıldardı âsuman Hep ben oldum hüzne karşı göz yuman Vay yüreğim vay yüreğim Yılı asır say yüreğim Geçersen gönlümün çok yakınından Saplarım hançeri çekip kınından Ne varsa elinde dök çıkınından Vay yüreğim vay yüreğim İnildeyen Nay yüreğim Dökülür bağrına hüznüm gecenin İki büklüm yürek sanki bir cenin Söyle aşktan gayrı neyin var senin Vay yüreğim vay yüreğim Hüzne gebe Ay yüreğim Yolumu kaybettim aşk çıkmazında Farkı kalmadı hiç çoğun azın da Tir tir titriyorum aşk ayazında Vay yüreğim vay yüreğim İki ayrı pay yüreğim Çöktü geceleri bitmez efkârım Gözlerin avcıydı bense şikârım Bütün hayâllerim kaldı hep yarım Vay yüreğim vay yüreğim Kirişsiz bir yay yüreğim Kimseleri değil kendimi üzdüm Hayat imbiğinden hep hüzün süzdüm Herkes yokuş oldu bense hep düzdüm Vay yüreğim vay yüreğim Ömrü ettin zay yüreğim Sıkıştım kaldım hep aşk kıskacında Yüreğim kavruldu keder sacında Kimse demez biter hüznün acın da Vay yüreğim vay yüreğim Gel bu dertten cay yüreğim 10 Şubat 2025 / Saat: 23.25 / Mersin