YÜKÜMÜZ AĞIR VE ÇOK DEĞERLİ

Yayınlanma: 12.07.2024 15:19 Güncelleme: 12.07.2024 15:19

“İman ettim” demek, ancak dille ikrardır. Asıl olan, kalbin imanla süslenmesi ve yediveren çiçeği gibi, 365/24 iman nurunun kandili olmaktır. Saçımızın en uzun telinden tırnağımıza kadar iliğimizden hücrelerimize kadar, imanın gezinen haline bürünmektir. Hazreti Ali’nin diliyle anlatılan Sevgili Peygamberimizin Hılye/şeklini, şemailini bir okuyuverin. Sevgili Peygamberimiz, Müslümanların en hayırlısını tarif ederken: “Size en hayırlı olanınızı haber vereyim mi?” dedi. “Evet, Ya rasülellah” dediler. “Görüldüğü zaman Allah’ı hatırlatandır. Allah’ın kullarının en şerlileri, laf taşıyanlar, dostlar arasını açanlar ve tertemiz insanları Anete/günaha, hataya, zinaya, faize, rüşvete, sıkıntıya, bunalıma sokmaya çalışanlardırlar” buyurdu. (İbni Mace, Sünen, K. Zühd, bab 4, Ahmed, Müsned, Esma binti Yezid el Ensarı hadisi, Metin, Ahmed’in rivayetidir. Buhari, Edebü’l Müfred, Hadis no 323) Daha önce bu sütunda Yusuf Aleyhisselam’ın neslinden, İsrail oğullarından, Beni Kaynuka Yahudilerinin hahamı olan Husayn isimli zatın Sevgili Peygamberimizi Medine’ye hicret günü karşılayanlar arasında olduğunu ve mübarek yüzüne bakınca, bu yüzün yalancı yüzü olmadığını söylemiştim. “Peygamber (Allah’ın selamı onun üzerine olsun) Medine’ye gelince insanlar koşarak onu görmeye gittiler. Koşarak gidenler arasında ben de vardım. Ben onun yüzünü araştırdım. Bildim ki, onun yüzü yalancı yüzü değildi. Ondan ilk duyduğum söz: Selamı yayınız, Yemek yediriniz, Akrabalık bağlarını kuvvetlendiriniz, İnsanlar uyurken gece namaz kılınız, Ve Cennete selam/selametle giriniz.” (Tirmizi Sünen, K. Sıfat’ül-Kıyamet ve’r-Rikak bab 42, İbni Mace, Sünen, K. İkamet’üs-Salat, bab 174, K Et’ıme, bab 1, Nesai, Hakim Müstedrek, Ahmed Müsned, Abdullah bin Selam hadisi) Haham Husayn hemen Müslüman olur ve Sevgili Peygamberimiz onun adını Abdullah bin Selam olarak değiştirir. İran’ın, Kudüs’ün fethinde bulunur ve Hicri 43, miladi 663 yılında Medine’de vefat eder. (Allah ondan razı olsun) Biz, dağların taşların yüklenmekten kaçındığı emaneti severek, iman ederek ve de itaat eden Müslümanlarız. Karabasan gibi şehrin havasını karartanların etkisiyle somurtkan yüzleri aydınlatmakla görevliyiz. Hayatın ağır yükü altında ezilenlerin, yükünü taşımayı yüksünmeden, onu günahlarımızın afvına sebep bilerek hafifleteceğiz. Kafasının içinde yalan, iftira, gıybet, karalama, çamur atma tezvirat taşıyıcısına ve de dilinden bu pislikleri insanların üzerine saçanlara da acıyınız. Siz bir anlığına dinlemekten korkarken o, 24 saat o pislikleri tepesinde taşıyor. Ona yardım ediniz. İyi insanların güzel hayatlarından bahsediniz. Sevgili Peygamberimiz, bizim gibi insan olması nedeniyle, onun tertemiz hayatını anlatınız. Gecenin karanlığını kovmaya çalışsanız sekiz milyarın gücü yetmez ama Güneşin şavkıyla beraber, karanlık çaktırmadan ve de iz bırakmadan çeker gider. Irgın bedenlerle, yorgun yüreklerle, kırgın kalplerle yaşayanlara, rahmet damlası gibi dokunun. Sevgili Peygamberimiz bizi arıya benzetmiş. “Mü’min, arıya benzer. Arı, temiz ve güzel şeyleri yer, temiz ve güzel yerlere konar, temiz ve güzel şeyler üretir ama konduğu yeri kırmaz ve oranın düzenini bozmaz...” buyurmuş. (Ahmet, Müsnet, 2/199 hadis no 6577, 6872, Abdürrazzak, Müsned, 11/404, hadis 20852, Abdullah bin mübarek, Zühd, hadis 1610, İbni asakir, Tarihu Dımışk, hadis no 4590, Abdullah bin Mübarek, Zühd, hadis no 1610, Hâkim, Müstedrek, hadis no 253, Elbani, hadisin Sahih/Sağlam olduğunu söyler) “Biz” liğin en güzel örneği arılardır. Arı, çalışkandır, verilen görevi yapar. Başkasının işini yapıp yapmadığı onu ilgilendirmez. O, kendi görevini yapar. Müslüman da aldığı görevi etrafına bakmadan yerine getirir. Arı, kutupların dışında her yerde yaşar ve üretim yapar. Diğer hayvanların ormanda yaşayanı, çölde yaşayanı, soğuk yerlerde yaşayanı, sıcak yerlerde yaşayanı vardır ama Arı her yere uyumludur. Müslüman insan da hapishaneden köşke kadar her yerde Allaha kulluk görevini yerine getirir ve ameli salih üretir. Arı, zehirli çiçeklerden bile panzehir üretir ve insanlığın dertlerine deva olacak bal, arı sütü, polen üretir. Müslüman da en zararlı işler yapan insanları bile yararlı hale getirir. Zalim Ömer’i, Adil Ömer (Allah ondan razı olsun) yapar. Ebu cehilden imanlı İkrime’ler çıkmasına sebep olur. Arı, insanlar için bal üretirken aynı zamanda bin bir çiçeğin ve meyvelerin aşılanmasını ve meyveye durmasını sağlar. Müslüman da kendisi, ailesi ve insanlık ailesi için Rabbin çizdiği yoldan ayrılmadan çalışırken aynı zamanda aileler, mahalleler, şehirler ve devletlerarasında sınırlara takılmayan seher yelleri gibi eser ve her iyi iş ve sözün bütün gönüllere aşılanmasını sağlar. Arı, bedeninin küçüklüğüne bakmadan dünyanın en değerli tatlısını üretir ve karşılıksız insanlığa ikramda bulunur. Müslüman da kendi gücü oranında hem dünyası hem ahreti için çalışırken insanlığın hayrına işler ve sözler sunmalı ki ikramı büyük olsun. Arı gibi olunuz.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız