Yeni; Bir Yaprak Mı?
Yeni bir yıl daha geldi. Eskisi de dağların arkasına ağmak üzere. Sabah sabah bir düşünce sardı beni. Gelene yeni, gidene de eski dememizin bir gerekçesi var mı diye? Öyle ya; Yeni dememizi hak edecek nelere imza atmış? Yeni, bir takvim yaprağından ibaret ise amenna. Ama uğurlanana ve yeni gelene gösterilen özen sanki o yapraktan daha anlamlı bir şeymiş gibi durmuyor mu sizce de? Çarşı pazar bir coşkulu bir coşkulu. İnsanlar birbirlerine yeni yıl hediyesi alma yarışı içindeler. Tüm giyim mağazaları indirimli satış yapıyorlar. Bize pek öyle gibi gelmiyor ama vitrinlerdeki ilanlar öyle diyor. Kuyumcu dükkânına dönmüş kuru yemişçiler başlarını kaldıramıyorlar. Feda olsun birkaç maaş yeni yıla. Gram gram alsak da yeni yıl soframız onlarsız olur mu? En güzel yemekleri yapmak için anneler mutfağa kitlenmiş durumdalar. Et yeterince olmasa da, analarımız yemeklere et lezzeti katmanın yollarını bilirler. Biraz parası olanlar özel kutlama rezervasyonlarını çoktan yaptılar. Söyleyenlerin yalancısıyız. Kişi başı on- yirmi binlerden söz ediliyor. Karamanlı iseniz Arabaşı çoktan hazırlandı. Olsun. Feda olsun yeni yıla. Otobüsler, trenler, arabalar yeni yıl dürtüsü ile kan ter içinde yolcu taşıyorlar. Daha sayılabilecek çok şey var ama galiba maksat hasıl oldu. Yahu bu gelene biz bunca ikramda bulunuyoruz da gelen bize bir şeyler getiriyor mu? En azından bir umut. Meselâ; Soframız giden yıldan daha zengin olacak mı? Üniversitede okuyan çocuğum var. Bir de lisede. Onların masraflarına yetişebilecek miyim? Yeni yıl bana bir ev alma olanağı sağlayacak mı? Veya ikinci el bir araba… Gönül neler de istiyor. Tövbe tövbe. Ev araba hayalimi söylememiş sayın siz. Et, peynir, zeytin, elma, marul. Hatta ekmek. Bunlar bile hayal iken ev araba da nereden çıktı? Analarımız yılbaşı yemekleri için mutfaklara kitlendi de gelin bir de onlara sorun? Tencerede et mi var dert mi? Hadi geçtik aştan ekmekten de bu yılın bizim cici demokrasimize bir katkısı olacak mı? Et, süt kıt anladık da “et süt kıt” diyebilecek miyiz? Gazeteciler gazetecilik yapabilecek mi? Belediye başkanları başkanlık yapabilecekler mi? Hukuk prangalarından kurtulabilecek mi? Meselâ; Anayasa Mahkemesi kararları Anayasamızdaki tarifi ile uyumlu bir şekilde uygulanacak mı? Sendikalar sendika olabilecekler mi? Partiler parti olabilecekler mi? Odalar, sendikalar, federasyonlar ağalık sisteminden kurtulup asli işlerine dönebilecekler mi? Eğitimde giderek öğrenim birliğinin bozulması ve bazı güç odaklarının laik eğitimi paralama çabalarının önüne geçilebilecek mi? Kürt sorunu ülkenin demokrasi meselesi sayılarak kendi aramızda biz çözüme mi evrilecek, yoksa Emperyalizmin bölgedeki çıkarlarına mı eklemlenecek? Sayalım mı daha. Bence yeter. Yeni yılın böyle bir hedefi yok ise yeni olmasının ne anlamı var. Benim aklım erdi ereli yeni yıllar eskini kopyasından başka bir şey olmadılar. Yeni gelenin de ne olacağı eskisinin ense tıraşından belli. Gene de bir umut var. Enseyi daha fazla karatmayalım. Bütün umutsuzluğum ile diyorum ki; “Hoş geldin 2026. Aileme, ülkeme ve tüm insanlığa hayır getirmeni diliyorum.