Vah! Karaman
Osman Nuri KOÇAKEsnaflık yapan bir genç arkadaşıma uğradım. Yanında bir başka arkadaşı daha vardı. Biraz sohbet etmek için oturdum.Her ikisini de ne zaman görsem çok canlı insanlar oldukları için yanlarından enerji dolu olarak ayrılırım. Fakat o gün her ikisinde de bir tuhaflık vardı. Durgun ve isteksizdiler. Her zamanki gibi, “işler nasıl?” diye başlayan sohbet karamsar bir hale dönüştü. İşlerin bir süredir yarıdan fazla azaldığını söyledi esnaf olan. Bunun sebeplerini tartışmaya başladık. Bu arkadaşlarımızın her ikisi de politika ile üst düzeyde ilgileniyorlar. Politik alanda prestijli görevler de üstlenmişlerdi. Yani, topluma bakarken yeni yetme çaylaklar gözü ile bakmayan ve gerçekçi tespitlerde bulunma becerileri olan insanlardı. Esnaf olan dedi ki, “başkanım, Karaman bildiğin gibi değil. Özellikle geceleri sokaklarında dolaşma imkânı kalmadı. Akşam çıkabilen gençlerin önemli bir bölümü uyuşturucu kullanıyorlar ve ortalıkta serseri mayın gibi dolaşıyorlar. Ben, “Hadi canım sen de abartmıyor musun? Muazzam bir polis gücümüz var. Sokakları sergerdeye bırakırlar mı?” dedim. Öyle şeyler anlattılar ki kanım dondu sanki.“Geçen gün iri ve sporcu yapılı bir gurbetçi kardeşimiz yanında eşi ile işyerime geldi. Sinirinden eline aldığı peçeteliği öyle bir sıkıyordu ki, peçetelik çatur çutur sesler çıkarmaya başladı. Sinirli olmasının nedenini sordum. Bana dedi ki, Özür dilerim kardeşim ama yeminler olsun ki bir daha uzaktan çok sevdiğim ve özlediğim bu Karaman’ a adımımı dahi atmayacağım. Yahu! Yanımda eşime laf attılar hatta benim tepkimi göre göre sırnaştılar. Hapsini ellerimle parçalarım ama sabrettim. Ben böyle bir şeyi rüyamda görsem hayra yormazdım, dedi.” Gerçekten de birkaç kişiye pabuç bırakacak birisi değildi adam ama iyi sabretmiş, dedi.“Münferittir. Abartmayın,” dedim.Diğeri dedi ki, “Başkanım, ortaokul ve lise öğrencileri arasında uyuşturucu hap ve esrar kullanımı çok ileri boyutlarda. Üniversiteyi hiç sorma. Bu uyuşturucuyu onlara taşıyan kanalları devlet bilmez mi? Bence bilir, Ama ne hikmetse bu kanallar bir türlü kesilememekte.” Dedi.Ağzım açık kalakaldım.Yahu! Bu Karaman ne kadarcık bir yer ki, öğrencilerimizi bile uyuşturucudan koruyamıyoruz? Bir de fuhuş ve ahlaki değerler konusunda kısa bir diyalogda bulunduk. Midemin kaldıracağı şeyler duymadım. Kız çocukların sevgili paylaşımı yüzünden bir birlerini bıçakladıklarını duydum. Bu duyduklarım uğruna şiirler yazdığımız büyük milletimizin medeniyet merdivenlerinin en değerlilerinden olan Karaman değil miydi? Ne tür bir intizar almıştık ki onu fuhuş, uyuşturucu ve kan ile arkadaş yapıvermiştik? Devlet bu kadar mı havlu atmıştı. Gazetecileri, düşünce adamlarını, sendikacıları, iş adamlarını, yazarları ve çizerleri iki satır sözleri ve yazıları nedeniyle dışarıda gezdirmeyen devlet bu haydutlara neden müsamaha gösteriyordu ki? Gençliğimizin elimizden çalınmasına nasıl etkili bir çare bulamıyordu ki? Hele hele canımız ve geleceğimiz olan öğrencilerimizi bu işret dünyasına nasıl feda ediyoruz ki? Öğretmeninden, babasından, annesinden bir tokat yemesini dahi kanunla yasakladığımız bu nesle nasıl kıyabiliyoruz ki? Genç arkadaşlarımdan ayrılmak için ayağa kalkmak istediğim zaman hayli zorlandığımı hissettim. Moralim tamamen bozulmuş ve darmaduman olmuştum. Ellerimle etraftan destek alarak kalktım. Esnaf olan dedi ki, “Başkanım burayı satacağım ve en kısa sürede Karaman’ dan gideceğim. Artık ben burada nefes bile alamıyorum” dedi. Bunu diyen arkadaşımız da hayli bıçkın birisi. Öyle sokaktan ayrı ve gördüğü birkaç olumsuzluktan tırsacak bir tip falan değil. Savaşacak gücü olan birisi. Ama savaşmanın da çare olamayacağını görmüş ki, gitmekten söz ediyor. O gitti hadi. Kalanlar ne olacak?Zaman zaman buna benzer laflar duymuyor değildim. Ama abartı diye düşünüyordum. İki gündür önüme gelene soruyorum. Bu alanda çok cahil kaldığımı gördüm. Anlatılan tablo gerçekten hep aynı…Belki tüm ülke bu halde… Ama ben Karamalı’yım ve onu çok seviyorum. Lâkin böyle bir Karaman’ da değil dostlar. Vah! Karaman’ ım…