TEVHİD TOHUMU AMEL ÇİÇEKLERİ

Yayınlanma: 15.09.2025 14:48 Güncelleme: 15.09.2025 14:52

“Çaresizlik” deyince aklıma hep 1939 depreminden sağ çıkan bir devlet memurunun anlattığı gelir. Depremde oğlumla gelinim duvarın öbür tarafında, ben ve hanımım beri tarafında. On gün geçti, bize ulaşan olmadı. Bizim tarafta yiyecek ve içeceğimiz var ama beton duvarı delecek bıçak dahi yok. Ayağa kalkamıyoruz. Oğlumla gelinimin iniltilerini duyuyoruz, yavaş yavaş öldüklerini de hissediyoruz ama yarım metre ötesine el uzatamıyoruz. Öldüklerini, iniltinin kesilmesinden anladık” diye anlatan babanın çaresizliği aklıma gelir. Ülke neredeyse o hale geldi. Bizim bu nesil, 7 Ekim 2023’ten beri Gazze’de süren katliam, açlık, susuzluk, evsizlik, sahipsizlik  nedeniyle yalnız bırakılan Gazzelilerin iniltilerini, acılı bakışlarını, yürek yakan gözyaşlarını televizyonlardan seyretmekten, duvar kesilen yüreklerin arkasından inilti dinlemekten başka bir şey yapamamanın çaresizliğinin acısı dolaşıyor bütün Müslüman yüreklerde. Sohbet için toplandığımız her yer ve evlerde aynı soru “Ne olacak Gazze’nin hali?” diye soruyorlar. İki senedir konuşuyoruz; çıkış yolu bulanınız var mı? Yok... Öyle ise yardım toplayan kurum ve kuruluşlara yardımınıza devam ediniz ama “Ne olacak…” demeyin. Yapabileceğinizi yapın. Akrabalarınızı gözden geçirin. Çocuklarınızın, yeğenlerinizin nerelerde ne yaptıklarına bakınız ve iyiliklerine destek, kötülüklerine köstek olunuz. Akrabalar ve komşular arasında maddi manevi sıkıntısı olanları ferahlatınız. Geceler uzuyor. Sohbetler tertip ediniz. Bir tefsir kitabı okuyunuz; ardından bir hadis kitabı okuyunuz ve ardından Ömer Nasuhi Bilmen’in İslam İlmihali’ni okuyunuz. Gazze konusunda çalışma yapan kardeşlerimize yardımla beraber siz ülkemizde cehaletin kara bulutlarını dağıtmaya çalışınız. Rabbimiz, bir savaş halinde ne yapmamız gerektiğini bize haber verir: “İman edenlerin hepsinin (savaş için) sefere çıkmaları doğru değildir. Dini iyi anlamaları ve kavimleri (harpten) geri döndüğünde onları uyarmaları için her topluluktan bir grup (ilim tahsili için) toplanması gerekmez mi? Umulur ki onlar sakınırlar.” (Tevbe süresi ayet 9/122) Bu günlerde, “Ne olacak bu memleketin hali” diye herkese sorarak milletin gözünü yıldırmak, korkudan sindirmek yerine yapabileceğimizi yapalım. İlkokul, ortaokul, lise, üniversite, askerden arkadaşlarımız, daire arkadaşlarımız, iş arkadaşlarımız, ortaklarımızla yaptığımız internet iletişimlerinde dinimizde olmayan hikâyeler yerine, ayet, sıhhatli hadisler ve sağlam ilmihalden kişilerin gündeminde olan konuları açıklamaya veya bu konuda uzman kabul ettiğiniz arkadaşların yazılarını yaygınlaştırmaya çalışalım ve yarın ne yapayım diye bugünden düşünmeye başlayın. Varlıklı bir ailenin erkekleri topluca atılan bir iftira ile hapse atılırlar. Bunu duyan mücahit bir öğretmen, tanımadığı bu insanların babasına üç sayfalık bir mektup yazar. Mektuba cevap gelir babadan. Özeti, “Sen, benim kara gün dostumsun”… Kahramanımız, beş sayfalık mektup gönderir; ezberlenmesi gereken yerlerin altını çizer ve o aileye oraları ezberletir. Babadan teşekkür mektubu gelir. Her on beş günde, on beş sayfalık mektuplar devam ederken bir buçuk sene sonra hepsi birer mücahit olarak tahliye olurlar ve şimdilerde o şehirde, her türlü İslami hizmetlerin öncülüğünü yapmaya devam ediyorlarmış. Dünyanın en verimli toprağı insanın gönlüdür. Yeter ki, siz onun yüreğine tevhid tohumu atınız. Oradan hayal edemeyeceğiniz renk ve kokuda amel çiçekleri açar.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız