Tema’dan Risk Raporu

Yayınlanma: 05.02.2014 15:55 Güncelleme: 23.05.2025 21:34

KARAMAN-EREĞLİ-KARAPINAR ARASININ..

“KARAMAN-EREĞLİ-KARAPINAR ARASININ BÜTÜN YER ALTI SULARI ÇEKİLEBİLİR” TEMA Vakfı, Karaman Karapınar Kapalı Havzası Termik Santral Etkileri Uzman Raporunu açıkladı. TEMA Yönetim Kurulu başkanı Deniz Ataç Karaman-Karapınar bölgesinde yapılması planlanan termik santralin etkileri ve doğaya zararlarını anlatmak için beraberindeki heyetle geçtiğimiz aylarda Karaman ve Karapınar ziyaretlerinde bulunmuştu. Yayınlanan Raporda; Karapınar'a yapılacak olası bir termik santral inşası sırasında çıkarılacak kömürün yeraltı su seviyesinin altında olduğu belirtildi. Bu durum; işletmenin hayata geçmesi halinde Karaman-Ereğli-Karapınar Bölgesi'ne ait tüm yeraltı suyunun çekilmesi ve bölgede tarımda istihdam edilen 60.000 kişinin tarımsal ve içme suyu ihtiyacının risk altına girmesi demek! Eğer proje hayata geçerse, 30 yıl sonunda termik santralden çıkan küller 10 metre yükseklikte yığılsa bile 5.220 futbol sahası kadar yer kaplayacak. Türkiye'nin Afşin Elbistan'dan sonraki en büyük linyit kömürü sahası olarak ifade edilen Konya'nın Karapınar ilçesindeki linyit rezervinin çıkarılması ve termik santral yapılması halinde meydana gelebilecek etkiler TEMA Vakfı önderliğinde bilimsel bir raporda bir araya getirildi. Dokuz bilim insanının katkısıyla altı aylık bir çalışma sonucunda hazırlanan raporun çıktılarının aktarıldığı toplantıda, bölgeye inşa edilecek termik santralin; tarım arazileri, yeraltı suları, ekosistem, insan sağlığı ve bölge ekonomisi üzerinde yaratacağı olumsuz etkiler açıklandı. TEMA Vakfı'nın liderliğinde Bilim Kurulu üyelerinin hazırladığı raporda, Türkiye'nin artan enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılması plananan Karapınar linyit madeni ve linyit yakıtlı termik santrali projeleri, bölgenin kırılgan ekosistemi değerlendirilerek incelendi. Bölgenin mevcut tarımsal üretim, hayvancılık, flora fauna, su varlığı, sağlık istatistikleri, klimatoloji özellikleri derlendi. Olası bir linyit kömürü madeni ve linyit yakıtlı termik santral inşası sonucunda bölgenin nasıl değişeceğine dair öngörüler paylaşıldı. Raporda öne çıkan veriler şu şekilde sıralanıyor: • Bölgede, 1.832.000.000 tonluk toplam linyit rezervi MTA tarafından tespit edilmiştir. • EÜAŞ, 1,832 milyar ton linyit rezervinden, kurulacak termik santraller vasıtasıyla, 30 yıl boyunca 5.870 MW'lık elektrik enerjisi üretilmesini öngörmektedir. • Bölgede 1 m3 kömür çıkartmak için, yaklaşık olarak 9,4 m3'lük bir kazı yapılması, kömür çıktıktan sonra kalan 8,4 m3'lük toprağın ise başka bir yere nakledilmesi gerekmektedir. • Havzada tespit edilen 1,832 milyar tonluk linyit rezervinin tamamının çıkartılması için gerekli toprak kazısı ve hafriyat miktarı yaklaşık 11,5 milyar m3 gibi bir hacme ve 22 milyar ton gibi bir ağırlığa denk gelecektir. • İşletmenin yapılacağı yörede tarıma elverişli araziler kazılıp kömürlü, kükürtlü, asidik, ağır metalli bir halde kazı alanlarına ve dekapaj yığma sahalarına yeniden doldurulduğunda, rüzgarlar ile diğer verimli tarım alanlarına doğru dağıldığında; bölgenin tarım arazileri büyük zarar görecektir. • Kazılan, ocaktan çıkarılan, depolanan ve büyük bölümü yeniden ocak çukuruna doldurulacak olan hafriyatın binde birinin bile tozlaşarak havaya kalkması, 30 yılda 22 milyon ton, yılda 700 bin ton tozun uçması anlamına gelecektir. • Bölgede çıkaralacak kömür ortalama 138 m derinlikte bulunmaktadır. Kömürlü sahanın verimli olduğu bölgede ise yeraltı su düzeyi en çok 20 m derindedir. Bu demek oluyor ki, kömürün verimli bir şekilde çıkartılması için 300 m'yi aşan derinliklere erişecek kazı yapılması durumunda, kazının bütününe yakını yeraltı suyu düzeyinin altında sürdürülmek zorundadır. Bunun engellenmesi için de yeraltı suyunun pompalarla boşaltılması gerekmektedir. Böyle bir uygulama yapılması durumunda hâlihazırda yaşanan yeraltı suyundaki düşüş hızlanacak, bölgedeki obrukların sayı ve büyüklüğü artabilecektir. • Kömürün çıkartılması esnasında çıkan hafriyatın verimli tarım alanlarına yığılması, kül uçması sonucu verimin düşüşü ve madenin yer altı suları üzerinde yaratacağı baskı yüzünden tarımda istihdam edilen 60.000 kişinin tarımsal geliri risk altına girecek; su varlığı hızla azalan bu bölge önemli ölçüde göç vererek, sosyoekonomik yeni sorunlara yol açacaktır. • Alansal olarak bakılırsa; bu kuyular 200'er metre ara ile yerleştirildiğinde km2'ye ancak 25 kuyu sığmakta ve yaklaşık 350 km2'lik bir alandan 30 yıl boyunca sürekli yer altı suyu çekilmesi gerekmektedir. Bu da Karaman-Ereğli-Karapınar arasının bütün yer altı suyunun çekilmesi anlamına gelecektir. TEMA Vakfı olarak ne öneriyoruz? Bölgedeki ekosistemin kırılganlığı sebebiyle bu bölgeye yapılacak kömür madeni ve termik santral projesinden vazgeçilmelidir. Bölgenin kalkınması için termik santral yerine, bölgedeki tarım uygulamalarının sürdürülebilirliği konusunda projeler ve yatırım planları geliştirilmelidir. Bu çerçevede sulu tarım teşvikleri gözden geçirilmeli; bölgenin ekosistemi ile uyumlu tarım uygulamaları için çiftçiler teşvik edilmelidir. Bölgedeki mera bitkileri kuraklığa dayanıklı türlerdir ve gelecekte iklim değişikliği sonrasında oluşabilecek kuraklıkta hayvan besiciliği için genetik kaynak olarak kullanılabilecek özellikler taşımaktadırlar. Kuraklığa dayanıklı bitkilerin gen havuzu olan bu bölge geliştirilmeli ve korunmalıdır. İklim değişikliği ve küresel ısınma ile beraber kuraklaşmanın artacağı ve sulu tarım alanlarının da risk altına gireceği bilim insanları tarafından öngörülmektedir. Bu durumda, tarımın ve hayvancılığın devamlılığı ile gıda güvenliğini sağlayacak tek şey, kuraklığa dayanıklı bu bitkilerin oluşturduğu gen havuzunun korunmasıdır.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız