TARİH YAZMAK

Yayınlanma: 19.11.2025 12:34 Güncelleme: 19.11.2025 12:34

Binlerce, on bin yıllık zaman diliminde tarihte derin izler bırakmış bir geçmişimiz var.  VAR derken varmış demek daha mı uygun bilemiyoruz?  Nedeni, toplum olarak tarihe altın harflerle yazılacak başarılarımız olsa bile tarih yazma özürlüyüz. Kendi tarihimizi tesadüflerle ya da gavurların tarihlerinde yazan yalan yanlış ve özellikle de yanlı bilgilerden ediniyoruz. Sonra da adı milli olan eğitim sisteminde onlardan aldığımız yalan yanlış ve yanlı bilgileri ders kitaplarına –belki de kasıtlı olarak- yerleştirip nesilleri mahvediyoruz.  Toplumların inşasında fertlerin yetişmesi çok önemli. Atalarımız çocuk terbiyesi ve eğitimi ile ilgili neler yapmışlar bunları bile bölük pörçük bilgilerden ediniyoruz. Ama günümüzde deneme tahtası olan eğitimde binde bir bile önem verilmeyen kendini ifade ve olayları anlatabilme kabiliyetini vermiyoruz çocuklarımıza.  Ortaya sessiz sinema anlatan komik sanatçılar çıkıveriyor. Hayatları boyunca da ne anlatabiliyorlar ne de anlayabiliyorlar.  Öncelikle bu yapı “benim bildiğimi sen nasıl bilmezsin” mantığı şırınga ediyor ve bir şeyi anlatırken ballandırmayı bir meziyet sayıyor.  Yazmış bir vatandaş: “Ali geldi” Soruyorsun “Ali ne zaman geldi?” “Dün geldi” “Hangi dün” “Öf ya 15 Aralık işte” “Hangi 15 Aralık. Binlerce yıl ve her yılda aralık ve o aralıklarda da 15 var” “Öf ya 15 Aralık 2024 işte” “Nereden geldi?” “Ya nereden olacak Ankara’dan” “Nasıl geldi?” “Uçarak değil herhalde. Hızlı trenle” “İyi de neden geldi” Bu sorular uzar uzar gider. Sonra o iki kelime yazan şahsa dersiniz ki: “Yahu be kardeşim şöyle deyiversen olmaz mı? –Amcaoğlum Ali dün, yani 15 Aralık 2024 Pazar günü hızlı trenin akşam seferi ile Ankara’dan geldi. Ailesini ziyaret edip birkaç gün sonra dönecek” Senin yazdığını 2040 yılında okuyan Alinin o tarihte geldiğini anlamaz mı? Tek tük tarihi yazdıklarını yazanlar da böyle yazmışlar. Özellikle sanal dünyanın âlimler, bilginler, ordinaryüsler, uzmanlar yetiştirdiği günümüzde ifade kabiliyeti faciaya dönüştü. Herkes tarihçi, herkes siyasetçi, herkes ekonomi uzmanı, herkes tıbbın her bilgisine sahip. Herkes her konuda canlı ansiklopedi. Yani Miguel de Cervantes bir tane Don Kişot karakteri işlemiş ama günümüzde Don Kişotlardan geçilmiyor. En masum sosyal medya paylaşımlarında ve ona yapılan yorumlarda bile yüzlerce saçmalık, yalan/yanlış bilgiler en galiz küfürler, hakaretler.  Zorunlu eğitim ve öğretim bu konuda bir şey vermeyince akademik eğitim de payını alıyor elbette. Bu çirkin tablo üzerine ahlak ve maneviyat çöküşünü, evrensel güzel prensiplerin çöpe atılışını da eklerseniz manzara tam bir felaket.  Kapitalizmi tüm kuralları ve değerlendirmeleri ile uygulayan bir toplum oluverdik. “Bırakın yapsınlar, bırakın geçsinler, bırakın kazansınlar” prensibini bizden daha iyi uygulayan bir başka toplum var ise bilen söylesin. Halkının tamamına yakını Müslüman olan İslam ülkelerinin hepsine bakın. Bir tanesinde huzur var mı? Üstelik hiçbir haçlı saldırısı olmadan beşikteki bebekler bile ölüyor ya da açlıktan, evet açlıktan ölüyor. Her ülkede bir hatta birkaç terör örgütü kurulmasını el altından sağlayıveriyorlar. Gerisini de kahvelerini yudumlarken seyrediyorlar. Bu ülkeler içinde bir parça sağlam biz kaldık. Ama bu tarih kepazeliğini bu günlerde birileri öyle kullanıyor ki… Padişahlara, devlet adamlarına küfrün bini bir para. İslam düşmanlığını başka türlü ifade edemeyenler bir sürü izm ile her türlü güzelliğe saldırmakla meşgul.  Ne olur, ne olur, ne olur… Öğretmeyi nasıl olsa yaparız. Eğitim ve öğretim kurumlarımızda körpe dimağlara şu unuttuğumuz eğitimi verelim. İyi insan olmayı, iyi vatandaş olmayı, aileye, vatana / millete faydalı olmayı öğretelim. Temel ahlaki değerlerin olmadığı toplumların başkalarının kölesi olacağının örneklerini verelim.  Hep kazan, ne olursa olsun başar. Kazanmak ve başarmak için hiçbir kuralı tanıma öğretisinden ne olur vaz geçelim.  Yoksa bu her türlü ahlaksızlığı yapanın binlerce savunucusunun olduğu ortamlar çığ gibi büyüyor. Ahlaklı, edepli, milli ve manevi değerlere sahip çıkmak büyük suçlar listesine yazılmaya başladı. Karanlık bir tarihi bile yazacak kadar bile gücümüz kalmayacak bu gidişle.  DUR demenin zamanıdır.  20251119

Devamını Okumak İçin Tıklayınız